Davacı kadının çalıştığı düzenli ve sürekli gelirinin bulunduğu ve tarafların gelirlerinin de eşit olduğu anlaşıldığından Türk Medeni Kanununun 175. maddesi koşullarının oluşmadığı-
Zorunlu askerlik görevini yaparken hiçbir geliri, paraya çevrilecek malı ve serveti bulunmayan koca, nafaka ile yükümlü olmayıp (12.12.1966 gün ve 5/11 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı); yargılama sırasında davalı kocanın askerlik hizmetine başladığı anlaşılmakla, davalının askerliğe başladığı ve terhis edildiği tarihler belirlenerek, bu döneme ilişkin olarak nafakayla yükümlü tutulmaması gerekeceği-
Davalı-davacı kadın memur olarak çalışmakta olup; düzenli bir işi ve yeterli geliri bulunmakla yoksulluğa düşmeyeceği ve Türk Medeni Kanununun 175.madde koşullarının oluşmadığı-
Mahkemece zabıta araştırmasıyla davacı kadına babasından kaldığı beyan edilen gelir ile taşınmazların değerleri, ayrıca var ise bu taşınmazların gelirinden davacı kadının hissesine düşen miktarın boşanma halinde davacı kadını yoksulluktan kurtarıp kurtarmayacağı tespit edilerek çelişkili durum giderilmeden eksik araştırma ile yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin de doğru olmadığı-
Davacı-davalının (koca) eşine basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde fiziki şiddet uyguladığı ve hakaret ettiği, davalı-davacı (kadın) da, kocasına sürekli olarak " bunak" "tipim değilsin, sen yaşlısın " gibi sözler söylediği, bu suretle devamlı aşağıladığı, gerçekleşen bu duruma göre evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında taraflar aynı oranda kusurlu olup, birini diğerinden baskın kusurlu kabul etmek mümkün olmadığından davalı-davacının (kadın) daha fazla, kocanın ise hafif kusurlu kabul edilmesi, doğru olmamış, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği gerçekleşen kadın yararına kocanın mali gücü ile orantılı, uygun miktarda yoksulluk nafakası takdir edilmesi gerekeceği-
Davacı, düzenli ve yeterli bir geliri bulunan işte çalışmaktayken, boşanma davasının açılmasından sonra kendi isteğiyle işten ayrıldığından davacının yoksulluğa düşmesine boşanma kararı verilmesi etkili olmamış; Türk Medeni Kanununun 175. maddesindeki yoksulluk nafakasına hükmedebilme koşulları oluşmadığından davacının yoksulluk nafakası isteminin reddi gerekeceği-
Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda davalı-davacı kadının diğer tarafa göre daha ağır kusurlu olduğunun anlaşıldığı, hal böyle iken mahkemece taraflar eşit kusurlu kabul edilip, davalı-davacı kadın lehine yoksulluk nafakası takdirinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Davacının dava açtığı sırada asgari ücret düzeyinde düzenli gelirinin olduğu, daha sonra işten ayrılmasının sonuca etkili olmadığı kabul edilerek; davacının bu gelirinin onu yoksulluktan kurtarıp kurtarmayacağı tartışılarak; yoksulluktan kurtarmayacağı kabul edildiği takdirde; uygun miktarda yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesinin doğru olmayıp; bozmayı gerektirdiği-
Toplanan delillerden davacı kadının çalıştığı, sürekli ve düzenli gelirinin ve evinin bulunduğu anlaşıldığından Türk Medeni Kanununun 175. maddesi koşullarının oluşmadığı-
Mahkemenin kabulünün aksine, davalı-davacı kocanın eşine fiziksel şiddet kullanması olayından sonra tarafların barışıp bir süre evliliği devam ettirdiklerinden bu olayın affedilmiş sayılacağı ve boşanma nedeni olarak kabul edilemeyeceği, gerçekleşen bu durum karşısında, boşanmaya neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulünün gerekeceği, mahkemece gerekçedeki her iki tarafında ağır kusurlu olduğu ifadesi de gerçekte eşit kusur kabulü niteliğinde olmasına rağmen, davacı kadının da koca gibi ağır kusurlu olduğundan söz edilerek davacı-davalı kadının bu gerekçeye bağlı olarak yoksulluk nafakası isteminin reddine karar verilmesinin isabetsiz olup; bozmayı gerektirdiği-