Taraflar arasında gerçekleşen şiddet olayının dava tarihinden sonra gerçekleşmiş olup, hükme esas alınması doğru değil ise de, birlik görevlerini yerine getirmeyen ve etrafa borçlanan koca ile eşine hakaret edip, ev eşyalarına zarar veren kadının eşit kusurlu oldukları-Davalı kadının yoksulluk nafakasının gelecek yıllardaki artış oranının belirlenmesi yönündeki istemi hakkında olumlu ya da olumsuz karar verilmemesinin isabetsiz olduğu-
Davacı-karşı davalı kocanın, eşinin hastalığı ve tedavisiyle ilgilenmeyip, onu istemediğine dair sözlerinin, davalı-karşı davacı kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu-
Y.li ve düzenli geliri bulunan davacı kadının boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği anlaşıldığından, davacı yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
Davalı kadın “akıl hastalığı” sebebiyle ayırt etme gücüne sahip olmadığından fiillerinden hukuken sorumlu tutulamayacağı-
Kişilik haklarını ihlal eden fiille, tazminat miktarı arasında makul bir oranın bulunması gerektiğinden, davacı yararına takdir edilen manevi tazminat miktarının çok olduğu-
Kadının gizli olarak bir başka erkekle telefonla sık sık görüşmek ve iletiler göndermek suretiyle güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, evlilik birliğine ilişkin görevlerini ihmal ettiği; buna karşılık kocanın da eşine fiziki şiddet uyguladığı, bu nedenle boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu anlaşıldığından, koca yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilmesinin isabetsiz olduğu- Kadının daha ağır kusurlu olmadığı, her hangi bir geliri ve malvarlığının bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği anlaşıldığından, kadın yararına geçimi için uygun miktarda yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiği-
Kocanın eşinin tedavisiyle ilgilenmediği ve onu götürüp baba evine bıraktığı, boşanma davasının reddine ilişkin kararın kesinleşmesinden başlayarak geçen üç yılı aşkın süre zarfında da, ortak hayatın yeniden kurulamadığından, boşanmaya yol açan olaylarda kocanın kusurlu olduğu, bu nedenle kadının tazminat ve yoksulluk nafakası taleplerinin kabul edilmesi gerektiği- Dava tarihinden geçerli olmak üzere kadın yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerektiği-
Davalı-davacı kadının, kendisi ve çocukları için hükmedilecek yoksulluk ve iştirak nafakalarının gelecek yıllarda ne miktar ödeneceğinin karara bağlanması ve tazminatlar için yasal faize hükmedilmesi talepleri hakkında hüküm kurulmamasının isabetsiz olduğu-
Davacı tarafından istenmediği açıkça ifade edilmiş olmasına rağmen davacı yararına tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Davalı kadının malvarlığı ve bu malvarlığının geliri kadını yoksulluktan kurtaracak nitelikte olmayıp, TMK. mad. 175 koşullarının oluştuğu-