Boşanma dosyası içeriğindeki protokol ve beyanlarla, tarafların aralarındaki mal rejimini tasfiye edemeyecekleri-
4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun 175. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “…süresiz olarak…” ibaresinin Anayasa’nın 2., 10. ve 41. maddelerine aykırı olmadığı-
Yoksulluk nafakasına hükmedebilmek için, nafaka yükümlüsünün kusurunun aranmayacağı-
Yoksulluk nafakası şartları gerçekleştiğine göre, davacı lehine nafakaya hükmedilmesinin gerekeceği; bu noktada davalının mali gücünün zayıflığı sonucu değiştirmeyeceği-
Boşanmayla yoksulluğa düşecek olan tarafın kusuru daha ağır olmamak şartıyla diğer taraftan yoksulluk nafakası isteyebileceği- Ciddi ve ikna edici deliller olmadan, ananın bakım ve şefkatine muhtaç olan küçük çocuğun velayetinin babaya verilmesinin doğru olmayacağı-
Boşanmaya sebep olan fiili ayrılığın tek başına manevi tazminat sorumluluğunu gerektirmeyeceği-
Tedbir nafakasına hükmün kesinleşmesine kadar yoksulluk nafakasına da hükmün kesinleşmesi tarihinden itibaren karar verilmesinin gerekeceği-
Bir kimsenin taşınmazlarının bulunmasının yüksek miktarda nafaka ödeyebilecek gücü olduğunu göstermeyeceği; ödeme gücü araştırılarak sonucuna göre karar verilmesinin gerekeceği-
Davalı-davacı kadının gerçekleşen eylemlerinin, kocanın kişilik değerlerine saldırı niteliğinde olup, manevi tazminatı gerektireceği, boşanmada kusuru bulunmayan davacı-davalı koca yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken reddinin aykırı olacağı, boşanmaya neden olan olaylarda tam kusurlu olan davalı-davacı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesi gerekeceği, davalı-davacı kadının müşterek konutu kendiliğinden terk etmesi ve ayrı yaşamakta haklılığını ispatlayamaması halinde tedbir nafakasına hükmedilemeyeceği-