Hilenin her türlü delille ispat edilebileceği ve iptal hakkının kullanılmasının hiç bir şekle bağlı olmadığı- Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabileceği-
Ayırt etme gücünün nispi bir kavram olması, kişiye eylem ve işleme göre değişmesi nedeniyle, bu yönde en yetkili sağlık kurulundan, özellikle Adli Tıp Kurumu Dördüncü İhtisas Kurulundan rapor alınması gerektiği- Hukuki ehliyetsizliğin kamu düzeni ile ilgili olduğu- Temlike konu akit tarihinde davacının hukuki ehliyete sahip olup olmadığının raporla saptanması, ehliyetsizliğin saptanması halinde davanın kabul edilmesi, aksi halde hile hukuksal nedenine ilişkin soruşturma tamamlanarak hüküm kurulması gerektiği-
Davacının, kendilerini dede torun gösterip hileye düşürek ölünceye kadar bakma sözleşmesi yaptığı ve ayrıca davalının bakım borcunu yerine getirmediği gibi kendisini öldürmeye teşebbüs ettiğini de öne sürerek sözleşmenin feshi ile tapu kaydının iptali ve adına tesciline karar verilmesini istediği; davalı ise taşınmazı bedeli karşılığında satın aldığını, bir müddet sonra davacının davranışlarının değiştiğini, "nasıl olsa herkes bizi evli biliyor ona göre davranalım" şeklindeki baskılar üzerine davacıya bakmayı bıraktığını belirtmiş olup, davacının iddiası sabit görülerek davanın kabulü üzerine, davalının temyiz talebinin yerinde olmadığı-
Ödenmeyen araç satış bedeli nedeniyle sözleşmenin iptali istemine ilişkin davada, davacı, davalının satış bedelini ödemediğini fakat aracın devrini davalıya verdiğini ileri sürdüğü, davalı, davacı ile 105.000,00 TL bedel üzerinden anlaştıklarını, bunun 5.000,00 TL'sini peşinen ödediğini daha sonra tutuklanarak cezaevine girdiğini fakat dava dışı M.'e ait iki aracın davacıya 87.000,00 TL'ye mahsuben verildiğini, bakiye borcunun sadece 13.000,00 TL kaldığını savunduğu, bu durumda mahkemece  her ne kadar aldatma söz konusu olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de davalının savunmasına göre ispat yükü davalıda olup buna göre araştırılma yapılarak karar verilmesi gerekitği-
Adli Tıp Genel Kurulu'nun, Adli Tıp İhtisas Kurulları ile Adli Tıp Kurumu dışındaki sağlık kurullarının verdikleri rapor ve görüşleri arasında da ortaya çıkan çelişkileri, konuyla ilgili uzman üyelerin katılımıyla inceleyip kesin olarak karara bağlayacağı-
Murisin akıl sağlığı durumuna ilişkin çelişkili raporların dosyayla birlikte Adli Tıp Kurumu Genel Kuruluna gönderilerek, ayrıntılı incelenmesi ve tanık beyanları ve dosyadaki tüm deliller değerlendirilmek suretiyle karar verilmesi gerektiği-
Davanın bağıştan rücu hukuksal nedenine dayalı olduğu gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş olmasının doğru olmadığı ve TBK. mad. 36 ve 35 hükümleri doğrultusunda inceleme ve değerlendirme yapılması gerektiği-
Davacının delil listesinde bildirdiği gazete sayısında davalı şirkete ait rezidans-ofis-otel gibi sosyal tesisleri kapsayan proje ilanının yer aldığı görülmekte olup davacı, hileli işlemi bu tarihte öğrendiğini ileri sürmüş olup davalı taraf ise bunun aksini kanıtlayamadığından ve Hukuk Genel Kurulu ’nun 20.04.1983 gün ve 1980/1-1846-397 sayılı kararında da işaret edildiği gibi iddiasını ispat zorunluluğunda olduğunda kuşku bulunmadığından davanın süresinde açıldığı gözetilerek işin esasının incelenmesi ve varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığı gibi, kabule göre de; hile hukuksal nedenine dayalı tazminat isteği bakımından İdari Yargının görevli olduğu şeklinde değerlendirme yapılmış olmasının da isabetsiz olduğu-
Tanık olarak dinlenilen davacının eşi, davalının babası, davacının çocukları, davalının kardeşlerinin olaylara dayalı, müşahhas bildirimleri, davacının yaşı, sosyo-kültürel durumu, davalı ile olan yakınlığı gibi olguların, davacının hileye düşürülmesi iddiasında değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Öncelikle davanın hak düşürücü süre içinde açılıp açılmadığının belirlenmesi, anılan sürede açılmış ise hile hukuksal nedeni bakımından araştırma ve inceleme yapılması, tarafların bildirdikleri ve bildirecekleri delillerin eksiksiz toplanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-