Öncelikle davanın hak düşürücü süre içinde açılıp açılmadığının belirlenmesi, anılan sürede açılmış ise hile hukuksal nedeni bakımından araştırma ve inceleme yapılması, tarafların bildirdikleri ve bildirecekleri delillerin eksiksiz toplanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Mahallinde keşif yapılarak çekişme konusu taşınmazlarda davacıya ait payların temlik tarihi itibariyle değerinin saptanması, tarafların tüm delillerinin eksiksiz toplanması ve değerlendirme yapılarak varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerektiği-
Davacıların hileye düşürüldüklerini 2012 yılının aralık ayında öğrendikleri iddiasına davalılar karşı çıkmadığından davanın süresinde açıldığının kabul edilmesi gerektiği- Hile iddiası bakımdan hükme yeterli bir araştırma yapılmadığından parsellerin tapu kayıtlarının tüm tedavülleriyle birlikte getirtilmesi, ilgili şahıstan davalılar tarafından vekil tayin edildiğine ilişkin vekâletnamenin istenmesi gerektiği ve tarafların bildirecekleri tüm deliller toplandıktan sonra iddianın incelenip değerlendirilmesi gerektiği-
Hükme elverişli olacak şekilde bozma doğrultusunda araştırma, inceleme ve soruşturma yapıldığı söylenemeyeceğinden, Dairenin bozma ilamında işaret edilen soruşturmanın eksiksiz olarak yerine getirilmesi, her ne kadar akit tanıkları hayatta değil ise de sahtecilik iddiası bakımından davacının ne tür imza kullandığının seçim kurulu, bankalar ve diğer kurumlardan araştırılması, kaşe-mühür kullanıp kullanmadığının açıklığa kavuşturulması ve sahtecilik iddiasının kanıtlanamadığı durumda ise hile iddiası bakımından gerekirse taraf tanıklarının yeniden dinlenilmesi gerektiği-
Hak düşürücü sürenin, kamu düzeni ile ilgili bulunduğundan davanın her aşamasında tarafların ileri sürmesine gerek kalmadan resen gözetilmesi gerekirken hile iddiasının hak düşürücü süre içerisinde ileri sürülüp sürülmediği hususu üzerinde durulmaksızın işin esası bakımından hüküm kurulmasının doğru olmadığı- Davanın süresinde açıldığının kabulü halinde, ceza dava dosyalarının incelenmesi, gerekirse taşınmazların temlik tarihlerindeki gerçek değerlerinin saptanması için keşif yapılması ve tarafların tüm delillerinin birlikte değerlendirilmesi gerektiği-
Hile hukuksal nedeni yönünden bir inceleme ve araştırma yapılmayarak, uyuşmazlık taraf muvazaası olarak kabul edilmek suretiyle sonuca gidilmesinin yanlış olduğu-
Davacının satış iradesinin mevcut olduğu, başka bir deyişle satış iradesinin davalının veya üçüncü kişinin hilesi sonucu temin edilmediği kuşkusuz olduğundan ve dava konusu taşınmazın satış bedelinin ödenmediği de sabit olduğundan, davalı her ne kadar satış bedelinin sonradan ödeneceğini savunmuşsa da, bu yöndeki savunmasının dosya kapsamı ile ispat edildiğini söyleyebilme imkanı olmayıp, bedel isteğinin kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Davacı her ne kadar hileye düşürülmek suretiyle taşınmazlarını devrettiğini iddia etmiş ise de, davacının, davalıların da aralarında bulunduğu şahıslar hakkında Mersin Cumhuriyet Başsavcılığına vermiş olduğu şikayet dilekçesinde özetle; borçlarının olması sebebi ile taşınmazlarını formaliteden, hiçbir bedel almadan, çocuklarının gösterdiği şahsa devrettiğini beyan ettiğinden davacının iradesinin fesada uğratıldığının kabulüne olanak olmadığı-
Ehliyetsizlik ve hile hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine-
Taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile, aldatılan taraf için sözleşmenin bağlayıcı sayılamayacağı, değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabileceği ve verdiği şeyi geri isteyebileceği, öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılmasının hiç bir şekle bağlı olduğu- Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabileceği-