Hilenin her türlü delille ispat edilebileceği ve iptal hakkının kullanılmasının hiç bir şekle bağlı olmadığı- Semen ödeneceği düşüncesi uyandırılarak taşınmazın mülkiyetinin naklinin sağlanması ve ondan sonra semenin ödenmemiş olması halinde, iradeyi fesada uğratan sebeplerin gerçekleştiğinin kabulü gerektiği-Davacıların hileye maruz bırakılmadıklarını söylenemeyeceğinden ve yargılama sırasında dinlenen davacı tanıkları anlatımlarından, son kayıt malikinin iyiniyetli olmadığı sonucuna varıldığından, "ehliyetsizlik ve hile hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptal ve tescil isteği"ne ilişkin davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Vekâlet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil yada tazminat isteğine-
Davacıların kardeşi olan davalının hileli davranışları nedeniyle dava konusu yerlerin temlikinin sağlandığı sonucuna varıldığından ve davacılar, hileyi aynı senenin yaz aylarında öğrendiklerini tanık beyanları ile kanıtladıklarından, bunun aksi davalı tarafça kanıtlanamadığından davanın süresinde açıldığı ve hile olgusunun da ispatlandığı gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Davaya konu taşınmazın resmi akitte çıplak mülkiyet değerinin çok düşük gösterildiği, ne var ki; alınan bilirkişi raporlarında ise çekişmeli taşınmazın değerinin çok daha yüksek olduğu saptanmış olup, çok düşük, sembolik bedelle yapılan satışta malikin zararlandırıldığı kabul edildiğinden temlikin doğru ve sağlıklı olduğunun kabul edilebilmesi için, vekâletnamenin geçerli olması yanında taşınmazın gerçek ya da gerçeğe yakın bir bedelle temlik edilmesi gerektiğinden vekâlet görevinin kötüye kullanılarak davacının zarar gördüğü- 
Resmi akdin yapıldığı tarihte yaşlı ve çocuğu olmaması sebebi ile bakıma muhtaç olan davacı, temlikten sonra kendisine ve eşine bakılmaması üzerine hileye düşürüldüğünü anlamış olup, davacının resmi akit esnasında aldatıldığını bilmesine olanak olmadığından ve bu durumu bilmesi hayatın olağan akışına da ters olduğundan, kendisine ve eşine bakılmayacağını bilse idi zaten temlik işlemini yapmayacağının kuşkusuz olduğu gözetilerek, kendisine bakılacağına inandırılarak temlik yapılmasını sağlama hâlinin hile olarak kabul edilmesi gerektiği-
Davacının iddiasına göre dava konusu taşınmazdaki pay devrinin hile ile olduğunu ne zaman öğrendiğinin tespit edilmesi, ondan sonra eldeki davayı hak düşürücü süre içinde açıp açmadığının değerlendirilmesi, davanın süresinde açıldığının anlaşılması halinde hile olgusu üzerinde inceleme ve araştırma yapılması, taraf delillerinin toplanması hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Hilenin her türlü delille ispat edilebileceği ve iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı olmadığı-  Ehliyetsizlik ve hile hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin davada ileri sürülen hile iddiası yönünden tarafların bildirdikleri ve bildirecekleri tüm delillerinin toplanması ve yapılacak araştırma ve inceleme sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik soruşturma ile yetinilerek hüküm kurulmasının hatalı olduğu- doğru değildir.
Taşınmazın son maliki bakımından iddianın incelenebilmesi için davacı ile ilk el durumundaki dava dışı şahıs arasındaki hukuki ilişkinin inançlı işleme dayalı olup olmadığının açıklığa kavuşturulması gerektiğinde kuşku yokken davacının çekişme konusu taşınmazı devrettiği ilk el durumundaki şahıs davada yer almadığından davacıdan sonra ilk el durumundaki dava dışı şahsın davada yer alması gerektiği-
Taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse hata esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşmenin bağlayıcı sayılmaması gerekeceği-
Hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin davanın aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığının denetlenmesi gerektiği-