Takip dosyasının incelenmesinde, alacaklı vekilinin borçlu yönünden takipten vazgeçtiklerini beyan ettiği, icra müdürlüğünce talep gibi işlem yapılmasına karar verildiği, alacaklı vekilinin vekaletnamesinde feragat yetkisinin bulunduğu görüldüğünden, borçlunun, şikayet tarihi itibariyle ilama aykırılık iddiasıyla şikayette bulunmasında, hakkında devam eden bir icra takibi olmadığından hukuki yararının bulunmadığı-
Aynı ilama dayanılarak aynı taraflar arasında başlatılan ilk takibin iptaline dair kararın bozulması üzerine verilen şikayetin reddi kararının kesinleşmesi ile şikayete konu diğer takibin derdest takip haline geldiği ve bu durumda aynı ilama dayanılarak yapılan bu takibinin usul ekonomisi ilkesi gereğince iptali gerektiği-
Boşanma hükmü kesinleşmiş ise eklentilerin (Yoksulluk nafakası, iştirak nafakası, maddi ve manevi tazminat vs.) infaz edilmesi için eklentiler yönünden kararın kesinleşmesinin gerekmeyeceği-
1983 yılından sonraki el koymaya ilişkin kamulaştırmasız el atma bedellerine ilişkin dava ve takiplerde mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekalet ücretlerinin maktu hesaplanması söz konusu olmayıp nispi olarak belirlenmesi gerekeceği-
Takip konusu ilama konu anlaşmalı boşanma davasında tarafların sundukları boşanma protokolünün 8. bendinde müşterek çocuk için aylık 1400 TL iştirak nafakasına hükmedildiğinin, 9. bendinde ise iştirak nafakasının her yıl % 10 arttırılacağının kararlaştırıldığının, maddi manevi tazminat, yoksulluk nafakası taleplerinin olmadığının, müşterek çocuğun velayetinin anneye verilerek baba ile şahsi ilişki günlerinin belirlendiği görülmekte ise de; protokolde belirtilen nafakanın artış hükmü dışındaki tüm hususların hükme bağlandığının, nafaka artış hükmünün ise ilamın hüküm bölümüne yazılmadığının anlaşıldığı, bu durumda ilamların aynen infaz edileceği, İcra Mahkemesi'nin ilamın hüküm fıkrasını yorum yoluyla değiştiremeyeceği,ilamın hüküm kısmında müşterek çocuk için aylık 1400,00 TL nafakaya hükmedildiği, protokoldeki artış hükmünün ilama bağlanmadığı, protokolün hüküm fıkrasına göre sınırlandırıldığı, hüküm bölümüyle sınırlı olarak infaz yapılacağından %10 artış oranı uygulanarak bulunan aylık nafaka miktarının talep edilemeyeceğinin kabulü gerekeceği-
İcra müdürlüğünün dosyasına dayanak yapılan ilamda, şikayetçi borçlu şirket hakkında esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmekle birlikte harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretinden müteselsil sorumlu olduğuna ilişkin hüküm tesis edildiği görülmekle, icra emrinde yer alan yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden şikayetçi borçlu hakkında takip yapılmasında bir usulsüzlük bulunmadığı anlaşıldığından, mahkemece, yargılama gideri vekalet ücreti ve bu alacaklara işletilen faiz dışında kalan alacak kalemleri yönünden icra emrinin kısmen iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Borçlunun, tarafların boşandıktan sonra birlikte yaşadıklarını, bu nedenle tüm masraflarının kendisi tarafından karşılandığını tanık deliline de dayanarak şikayet yoluyla ileri sürmesi halinde, mahkemece genel hükümler dairesinde yapılacak araştırma ve inceleme sonucunda borçlunun tanıkları da dinlenerek anlaşmazlığın çözümlenmesi, borçlunun iddiasını kanıtlaması halinde, nafaka borcundan kurtulması gerektiği-
Birden fazla borçlunun takip edildiği hallerde, tahsil harcı oranın belirlenmesinde, her bir borçlu açısından ayrı değerlendirme yapılmasının esas olduğu-
İcra hukuk mahkemesince icra emrinin iptal edilmesi halinde, takip dosyası derdest kalmaya devam ettiğinden, alacaklı tarafından ilk takipten feragat edilmeksizin aynı alacak için yeni bir takip yapılması halinde, ikinci takibin mükerrer olacağı, o halde, mahkemece istemin kabulü ile mükerrer takip nedeni ile ....... İcra Müdürlüğü'nün ....... Esas sayılı dosyasına konu takibin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Her ne kadar tensip zaptı ile takip alacaklısına, uygulanacak faiz oranlarına ilişkin banka isimlerini bildirmesi için iki hafta süre verilmiş ise de, verilen süre kesin nitelikte olmadığından, sırf bir kısım borçlular vekilince bildirilen bankalardan gelen faiz oranlarına göre bilirkişiye hesaplama yaptırılarak sonuca gidilmesinin doğru olmadığı-