Uzlaşma tutanağının şikayete konu takibe ilişkin olduğunun anlaşılması nedeniyle, mahkemece, anılan uzlaşma tutanağının değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Takibin dayanağı olan ilamda, bazı alacak kalemlerinin en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte tahsiline hükmedilmiş olup, buna göre tarafların bildirdikleri bankalardan hakkın doğum tarihi itibariyle fiilen uygulanan en yüksek mevduat faizi oranları sorulup tesbit edildikten sonra, bilirkişi aracılığı ile alacak kalemlerinin net miktarları belirlenip, buna göre işlemiş faiz miktarlarının hesaplanması gerekeceği, o halde mahkemece, bilirkişi incelemesi yaptırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, Merkez Bankası'nın bildirdiği faiz oranlarına göre hesaplama yapan bilirkişi raporuna itibar edilerek yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Mahkemece takip ile kesinleşen faiz oranı esas alınarak bakiye borç hesabının yapıldığı tarihe kadar olan işlemiş faizin ve diğer alacak kalemlerinin de şikayet konusu içinde kalması nedeniyle değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Takibe dayanak yerel mahkemenin ilamında tüm alacaklara brüt miktarlar üzerinden hükmedildiği ve yine bu brüt miktarlar üzerinden takip başlatıldığı anlaşılmış olup, mahkemece, alacaklının bu yöndeki şikayeti incelenerek oluşacak sonuca göre icra emrinin düzeltilmesine karar verilmesi gerekeceği-
İlamda faiz ve faizin başlangıcı konusunda bir hüküm bulunmaması halinde karar tarihinden itibaren yasal faiz istenebileceği-
Borçlunun şikayetinde takip konusu ilamda hükmedilen alacakların nete çevrilerek takip yapılabileceği yönünden şikayette bulunduğu, kaldı ki, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, kıdem tazminatı ile fazla mesai alacağı brütten nete çevrilerek hesaplama yapıldığı, o halde mahkemece, bu yöndeki istemin kabulü ile hesaplanan net miktarlar üzerinden icra emrinin düzeltilmesi gerekeceği-
İlama istinaden yapılan takipte velayeti anneye verilen müşterek çocuk alacaklı sıfatı ile ilam gereği birikmiş iştirak nafakası talebinde bulunmuş olup iştirak nafakası alacaklısı velayet hakkı kendisine verilen eş olup reşit olan müşterek çocuğun birikmiş iştirak nafakası alacağını takibe koyma hakkı ve sıfatının bulunmadığı anlaşıldığından, mahkemece taleple bağlı kalınarak takibin durdurulmasına karar verilmesi gerektiği-
2577 sayılı Yasa'nın 1. maddesi uyarınca; “Danıştay, Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin görevine giren uyuşmazlıkların çözümü, bu Kanun'da gösterilen usullere tabi ...” olup, bu nedenle İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 28/2. maddesindeki değişikliğin adli yargı mahkemeleri tarafından verilen ilamların infazında uygulanma olanağının olmadığı-
Takibe dayanak ilamda takip alacaklısının çalışmayan sistemi borçluya iadesinin belirtildiği, alacaklının anılan sistemi borçluya iade etmeden veya iadesini teklif etmeden ilamlı icra takibi başlattığı görüldüğünden, icra emrinin tamamının iptali gerekmekte ise de borçlunun icra emrinde belirtilen miktarın 9.830,77 TL'lik kısmı yönünden takibin devamını talep ettiğinden, talepten fazlaya hükmedileyemeceğinden icra emrinin bu miktarı aşan kısmı yönünden iptali gerekeceği-
Vekille takip edilen işlerde vekile tebligatın zorunlu olduğu- İcra-iflas suçlarında borçlunun cezalandırılabilmesi için, cezaların şahsiliği kuralı gereğince, icra emrinin borçlunun vekiline değil, kendisine tebliğ edilmesi gerektiği- İcra emrinin asile tebliğ işlemi usulsüz olmayıp, takibin kesinleştirilmesi için takip talebine ve ilama uygun icra emrinin borçlunun ilamda yazılı olan vekiline tebliği gerektiği, mahkemece, icra emrinin iptaline karar verilmesinin hatalı olduğu-
1983 yılından sonraki el koymaya ilişkin kamulaştırmasız el atma bedellerine ilişkin dava ve takiplerde mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekalet ücretlerinin maktu hesaplanması söz konusu olmayıp nispi olarak belirlenmesi gerekeceği-