Aynı sebep ve aynı ilamdan kaynaklı alacakların aynı takip dosyası üzerinden harcı yatırılarak alacağın tahsili mümkünken, makul ve kabul edilebilir bir gerekçe olmaksızın kendilerini aynı vekil ile temsil ettiren ilam alacaklılarının ayrı takip başlatmasının usul ekonomisine aykırılık teşkil ettiği, ayrı takip yapılmaması gerektiği- Mahkemece, "alacakların aynı ilamdan kaynaklanmasına rağmen her iki takip dosyasının alacaklılarının farklı kişiler olduğu" gerekçesi "şikayetin reddine" karar verilmesinin hatalı olduğu-
Davalı alacaklıya banka isimlerini bildirmesi için tebliğ edilen ön inceleme ve tahkikat tutanağı usulüne uygun kesin süre ve ihtaratı içermediğinden, alacaklı vekilinin, 29.04.2015 tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde bildirdiği üç bankadan, faiz oranları sorulup bilirkişiden ek rapor alınarak sonuca gidilmesi gerektiği düşünülmeden yalnızca borçlu vekilinin bildirdiği banka faiz oranlarına göre hesaplama yapan bilirkişi raporu doğrultusunda karar verildiği, mahkemece, alacaklının bildirdiği bankaların genel müdürlüklerine yazı yazılarak, faiz oranları getirtilerek bilirkişiden ek rapor alınmak suretiyle sonuca gidilmesi için hükmün bozulması gerekeceği-
Takip dayanağı olan iş mahkemesi ilamının hüküm fıkrasının incelenmesinde; yargılama gideri ve avukatlık ücreti dışındaki kısımların eda hükmünü içermediği, dayanak ilamın 1 nolu bendinde yer alan işe iadeye ilişkin hususlar yönünden, alacaklının borçlunun yanında tekrar işe başlamak için süresinde başvurup başvurmadığının belirlenmesi ile süresi içerisinde başvurusu halinde tazminatların söz konusu olabileceği- Bu tespit hükmü ile ilamsız icraya başvurulmasında herhangi bir engel bulunmadığı, ancak ilamın vekalet ücreti ve yargılama giderleri yönünden ilamsız icraya konulan kısmı bakımından ancak ilamlı icra yoluna başvurulabileceği-
İlamda hakkında hüküm kurulmayan kişiye karşı ilamlı takip yapılamayacağı-
Şikayete konu, icra emri incelendiğinde toplam 283.119,82 TL alacak belirlendikten sonra, icra emrinin sol kısmında "hemen ödendiği takdirde borcunuz" başlığı ile yeni bir hesaplama ve farklı takip toplamı gösterilerek, neticeten 319.089,72 TL toplam borç hesabının yapıldığı, yapılan bu hesaplamanın İcra İflas Kanunu'nda yerinin olmadığı, ancak bu durumun icra emrinin iptalini gerektirmeyeceği-
(E. hükmü içeren ve kesinleşen) Sayıştay kararı ile ilamların icrası yolu ile takip yapılabileceği-
Takibe konu ilamının incelenmesinde; mahkemece davanın tazminat yönünden kabulüne karar verilerek tazminata hükmedildiği, ilamda sicilde değişikliğe yol açan taşınmazın aynına ilişkin tescil hükmü bulunmadığı anlaşıldığından, dayanak ilam taşınmazın aynına ilişkin olmayıp, infazı için kesinleşmesi koşulu bulunmadığından bu yöndeki şikayetin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Borçlunun takipte ilama aykırı olarak fazla alacak talep edildiği yönündeki iddiasının, ilama aykırılık şikayeti olup kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle, süresiz olarak icra mahkemesi önüne getirilebileceği-
Borçlu vekilinin, müvekkili aleyhine yapılan takipte talep edilen faiz oranı ve miktarlarının fahiş olduğunu, alacak kalemlerinin nete çevrilmeden icra takibine konu edildiğini belirterek takibin iptalini talep ettiği, mahkemece hükme dayanak yapılan bilirkişi raporu doğrultusunda istemin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, 3095 sayılı Yasa'nın 2. maddesi doğrultusunda; avans faiz oranının, 30 Haziran günü önceki yılın 31 Aralık günü uygulanan avans faiz oranından beş puan veya daha çok farklı olması halinde; yılın ikinci yarısında bu oranın geçerli olduğu kuralı çerçevesinde faizin hesaplanması gerektiğinden raporun ikinci alternatif hesabına göre sonuca gidilmesi gerekirken, TCMB tarafından belirlenen ve yayımlanan avans faiz oranlarına göre yapılan hesaplama ile sonuca gidilip yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-