Kredi kartı hesap özetlerindeki adres şirketin adresi değil, şirketin yetkilisine ait olup, şirketi bağlamayacağı-
Ödeme emri, borçlu tüzel kişiyi temsile yetkili olanların o sırada orada bulunup bulunmadıkları belirlenmeden doğrudan daimi işçi imzasına tebliğ edilmiş olduğundan 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 12 ve 13.maddelerine aykırı olduğundan usulsüz olduğu-
Borçluların nüfus müdürlüğünden getirtilen nüfus kayıt tablosunda belirtilen adreslerine, 7201 Sayılı Kanun'un 35. maddesine göre tebligat yapıldığı görüldüğünden mahkemece, aile fertlerinin birbirleri yerine adres beyanında bulunabilmelerine olanak tanıyan yasa ve yönetmelik hükümleri çerçevesinde, tebligatın çıkarıldığı adresin bizzat şikayetçi borçlular tarafından nüfus müdürlüğüne bildirilip bildirilmediği araştırılarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Muhatapla birlikte oturduğu saptanmadan muhatabın babasına 16.madde gereğince tebligat yapılamayacağı-
Ödeme emrinin borçlu şirkete 7201 Sayılı kanunun 21. maddesine göre tebliğ edildiği, tebliğ evrakında muhtarın imzasının bulunduğu görüldüğünden tebliğ işleminin 7201 Sayılı kanunun 21. maddesine uygun olduğu-
Tebligat zarfında adresin borçlunun adres kayıt sistemindeki adresi olduğuna dair şerh mevcut ise de tebliğ evrakında muhatabın veya onun adına tebligat yapılabilecek kimselerin adreste bulunup bulunmadığının diğer bir deyişle adresin kapalı olup olmadığının tespit edilmediği gibi ihbarnamenin de kapıya yapıştırıldığının yazılı olmadığı anlaşıldığından tebliğ işleminin Tebligat Kanunu'nun 21/2 ve Yönetmeliğin 31. maddesi hükmüne aykırı olup usulsüz olduğu-
Tebliğ işleminin, 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 21.maddesine göre yapıldığı tebliğ evrakında yazılı olmasına rağmen, Tüzüğün 28.maddesine göre borçlunun adreste bulunmama nedeni komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar kurulu veya meclis üyeleri, zabıta amir ve memurlarından tahkik edilerek beyanları tebliğ tutanağına işlenmediği gibi, ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığına dair bir kayıtta olmadığından yapılan tebliğ işleminin usulsüz olduğu-
İcra emrinin borçlu asıla tebliğ edilmesinden sonra, borçlu vekilinin yasal süresi içerisinde icra mahkemesine başvurarak, tebligatın asile gönderilmediğinden bahisle, icra emrinin iptali istemi yanında ilamın kesinleşmeden infaz olunamayacağı gerekçesiyle takibin iptaline ilişkin şikayetlerini de ileri sürdüğünün görüldüğü, bu durumda, adı geçenin tebligatın usulsüzlüğü nedeniyle icra emrinin iptalini talep etmesinde hukuki yararının kalmadığı-
Borçluya satış ilanı 19.04.2011 tarihinde T.K.'nun 35. maddesine göre tebliğ edilmiş olup, tebliğ tarihi itibarıyla T.K.'nun 35. maddesindeki değişiklik yürürlüktedir ve yine İcra İflas Kanunu genel bir kanun olup Tebligat Kanunu ise özel bir kanun olduğundan olayda öncelikle İİK.'nun 21 ve 127. maddeleri değil T.K.'nun 35. maddesi uygulanacağı; buna göre de borçlunun adres kayıt sisteminde kayıtlı yerleşim yeri adresi olmadığı tespit edilmeden T.K.'nun 35. maddesine göre tebliğ yapılmasının hukuken geçersiz olacağı-
Borçlu vekilince şikayet dilekçesinde Tebligat Kanunun 11. maddesi gereğince tebligatların vekil olarak kendisine yapılmadığı yönünde ve satış ilanının satış kararına aykırı olarak mahalli gazetede ilan edildiğine ilişkin bir şikayeti bulunmadığına göre mahkemece resen gözetilemeyecek bu hususlara dayalı olarak ihalenin feshine karar verilemeyeceği-