Cebri icra yoluyla ve açık arttırma suretiyle yapılan satışlar sonucu bir taşınmazın satın alınması halinde dahi TMK'nun 932. maddesinde dayanılan tescilin yolsuzluğuna ilişkin dava açılabileceği - Alıcının satışa konu taşınmaz mala ait tapu kaydının yolsuzluğunu bile bile ve kötüniyetle arttırmaya girerek satın aldığı ispatlandığı taktirde davanın kabulüne karar verildiği- Bu nedenle davalının bildirdiği tanığın dinlenmesi, davalıların iyiniyetli olarak hareket edip etmediklerinin temlik tarihleri, savunma ve taşınmazın temlik tarihinde keşfen saptanan değeri de gözetilerek duraksamaya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması ile hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Üçüncü kişilerin taşınmazları üzerine borçlunun borcu için konulan haczin kaldırılması işlemi-
İhale sonrası mülkiyetin ihale alıcısına geçmesi için, ihalenin kesinleşmiş olması ve ihale bedelinin ödenmiş olması gerektiği- İhalenin kesinleşmesi üzerine icra müdürü, taşınmazın alıcı adına tescili için tapuya yazı yazacağı- İcra müdürlüğünün yasanın amir hükmüne aykırı davranışının bir hakkın yerine getirilmemesi nedeniyle süresiz şikayete tabi olduğu- Şikayetçinin taşınmazın adına tescilini talep ettiği tarihte süresinde açılmış ihalenin feshi davası olduğundan ve kesinleşmiş bir ihale bulunmadığından icra müdürlüğünün taşınmazın tescil işleminin tedbiren durdurulması yönündeki kararının yerinde olduğu-
Tapu kaydının iptali ile taşınmazın şikayetçi adına tesciline dair verilen kararın kesinleşmesinden sonra ancak taşınmazın şikayetçi adına tescili yapılmadan önce taşınmaza haciz konulması durumunda, haczin kaldırılması isteminin ancak genel mahkemede açılacak davada tartışılabileceği- "Taşınmaz tapuda borçlu adına kayıtlı olsa da kesinleşen mahkeme ilamına dikkate alınarak icra mahkemesince haczin kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği" şeklindeki karşı oyun kabul görmediği-
TMK'nun 705'inci maddesi gereğince, taşınmazın mülkiyetinin kazanılmasının tescille olacağı- Ancak" miras", "mahkeme kararı", "cebri icra" ve "kamulaştırma" halleri ile kanunda öngörülen diğer hallerde mülkiyetin, tescilden önce kazanılacağı-
Hile ve yolsuz tescil hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin davada davacı aldatıldığını 08.09.2017 tarihli bilirkişi raporu ile öğrendiğini ileri sürdüğü- Davalının da buna ilişkin bir itirazı olmadığı anlaşılmakla öğrenmeden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılan davanın süresinde olduğunun kabulü ile mahkemece işin esasına girerek incelenmesi hile iddiasının sübut bulmaması halinde ise ıslahla ileri sürülen yolsuz tescil iddiası yönünden bir karar verilmesi gerekeceği-
Devletin cebri icra gücü vasıtasıyla, devlet güvencesinde yapılan ihalede mahcuzu satın alan üçüncü kişinin, takibin iptali, icranın geri bırakılması, ihaleden sonra borcun ödenmesi veya ihaleden sonra takibin durdurulması kararıyla doğrudan hiçbir ilişkisi olamayacağı- Somut olayda, ihalenin 23.02.2021 tarihinde yapıldığı ve taşınmazın şikayetçi ihale alıcısı tarafından alındığı, açılan ihalenin feshi davasının reddedilerek 24.05.2022 tarihinde kesinleştiği, takibin tedbiren durdurulmasına ilişkin ara kararın ise 16.09.2021 tarihinde verildiği, ihale tarihi itibari ile herhangi bir durdurma kararının olmadığı, bu nedenle ihalenin yapılmasında herhangi bir usulsüzlüğün bulunmadığı, taşınmaz mülkiyetinin ihale tarihi itibari ile kazanılacağı hususu da dikkate alındığında, ilk derece mahkemesince şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Taşınmazın borçlunun borcu nedeniyle haczedilebilmesi için haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı olmasının zorunlu ve yeterli olduğu- Takibin tarafı olmayan (ve kesinleşen mahkeme kararı ile hacze konu taşınmaz hissesinin adına tescil edildiğini, İİK 106  ve 110 uyarınca haczin kalındırılmasını talep eden) üçüncü kişi şikayetçinin haczin kaldırılmasını isteyemeyeceği- Şikayetçinin haczin kaldırılması isteminin ancak genel mahkemede açılacak davada tartışılabileceği-
Tasarruf konusu olan taşınmaza ilişkin pay, (dava dışı kişi tarafından açılan tapu iptal ve tescil davasının kesinleşmesiyle), üçüncü kişinin mülkiyetinden Kanun gereği çıktığından, tasarrufun iptali davasının İİK 283/2. uyarınca otomatik olarak bedele dönüşeceği, bu düşünülmeden, infaz kabiliyeti olmayacak şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-  "Dava konusu taşınmazın ihtiyati hacizle yükümlü olarak devredildiği, taşınmazın tapuda hâlen hakkındaki iptal koşullarının oluştuğu hususu kesinleşen davalı üçüncü kişi adına kayıtlı olduğu, hakkındaki dava taraf sıfatı yokluğu yönünden reddedilen ve bu yönde verilen karar kesinleşen kimsenin malik olduğu taşınmaz üzerindeki ihtiyati haczin davalı hakkındaki davanın kabulü ile kesin hacze dönüştüğü, davacı alacaklının alacağını, tasarrufun iptali kararıyla ihtiyati haczin kesin hacze dönüşmesi üzerine taşınmazın cebri icra yoluyla satışı ile tahsil edebileceği" şeklindeki görüşün ise HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Şikayetçi 3. kişinin, haczin kaldırılması talebinin dayanağını oluşturan yerel asliye hukuk mahkemesinin ilamı ile borçlu adına tapuda kayıtlı olduğunun görüldüğü, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.04.2004 tarih ve 2004/210 E.-2004/208 K. sayılı kararında da kabul edildiği gibi, taşınmazın borçlunun borcu nedeniyle haczedilebilmesi için haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı olması zorunlu olup, Dairenin yerleşik içtihatlarına göre şikayetçinin ileri sürdüğü nedene dayalı olarak haczin kaldırılması isteminin ancak genel mahkemede açılacak davada tartışılabileceği, o halde, İlk Derece Mahkemesince, şikayete konu taşınmazın haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı olması nedeniyle şikayetin reddine karar verilmesi gerekeceği-