Dosya kapsamında dinlenen davacı tanıklarının davacının hile iddiasını destekler nitelikte beyanda bulunmadıkları,davacının iradesinin hile ile fesada uğratılarak, taşınmazını satış yolu ile devrettiği hususunun kanıtlanamadığı anlaşıldığından, davayı kabul eden davalı bakımından davanın kabulüne, diğer davalılar bakımından davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, yargılama sırasında devredilen taşınmaz yönünden tazminat isteği-
Yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil, olmadığı takdirde alacak isteklerine ilişkin eldeki davadaki isteğin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) mülkiyet hakkıyla ilgili hükümlerine dayandırıldığı; her ne kadar taraflar tacir olsalar dahi, uyuşmazlığın tarafların ticari işletmesiyle ilgisinin bulunmadığı, esasen dava dilekçesinde de bu yönde bir iddiaya yer verilmediği, davanın bu özelliği itibariyle mutlak ve nispi ticari dava olarak nitelendirilemeyeceği ve TTK hükümlerinin veya özel kanun hükümlerinin uygulanmasını gerektirir ticari bir uyuşmazlıktan söz edilemeyeceği, uyuşmazlığın çözümünün genel mahkemelerin görev kapsamında kaldığı-
Ketmi verese iddiasına dayalı davalarda taraflar arasındaki uyuşmazlığın, alınacak hasımlı veraset ilamıyla çözümlenebileceği, hal böyle olunca, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 165/1. maddesi gözetilerek, eldeki davayı esastan etkileyecek nitelikte bulunan veraset ilamının iptali için açılan davanın sonucunun beklenmesi ve ondan sonra bir karar verilmesi gerekeceği-
Gaiplik ile tapu iptali ve tescil istemi-
Tapu iptal ve tescil davasının tapu müdürlüğü aleyhine açıldığı, ancak davalı tapu müdürlüğünün kayıt maliki sıfatı taşımadığı gözetilerek davanın pasif husumet yokluğu gerekçesiyle reddedilmesi gerekeceği-
8. HD. 11.06.2018 T. E: 11212, K: 13969-
Bir hukukî işlemin 4077 sayılı Kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için kanunun amacı içerisinde tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukukî işlemin olması gerekeceği, dosya kapsamından davacıların arsa maliki olup, davalıların ise dava dışı yükleniciden bağımsız bölüm satın aldığı iddia edilen kişiler olduklarının, esasen eldeki davada dava dışı yükleniciye karşı yöneltilen herhangi bir istek de olmadığının, tarafların tüketici tanımına uymadıklarının ve taraflar arasında anılan yasa kapsamında bir tüketici işlemi bulunmadığının anlaşıldığı, o halde, iddianın içeriği, ileri sürülüş biçimi ve özellikle niteliği gözetildiğinde, taraflar arasındaki çekişmenin çözümünün genel mahkemelere ait olduğu, 4077 sayılı Tüketiciyi Koruma Kanunu gereğince tüketici mahkemesinin görevinde bulunmadığı-
İ.lı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin davada, sözleşmenin inançlı işlemin yazılı delili olması nedeniyle resmi şekilde yapılması şart olmadığı gibi, devirden önce ya da sonra yapılmasının ve davacının imzasını içermesinin de bir öneminin bulunmadığı-
Korkutma iddiası her türlü delille ispat edilebileceği gibi, iptal hakkının kullanılmasının da hiçbir şekle bağlı olmayıp korkunun kalktığı tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde sözleşme karşı tarafa yöneltilecek tek taraflı sarih veya zımni bir irade açıklaması ile feshedilebileceği gibi def'i veya dava yoluyla da kullanılabileceği-