Genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsiline ve gayri nakti krediler için ek teminat olarak depo talebine yönelik icra takibine itirazın iptali istemi-
Duruşma günü ile tebligatın yapıldığı tarih arasında makul bir süre olmaması halinde, tarafların hukuksal haklarının kısıtlanmış olacağı- Davanın ilk olarak Sulh Hukuk Mahkemesinde açıldığı, görevsizlikle Asliye Hukuk Mahkemesine geldiği, akabinde tekrar görevsizlikle Tüketici Mahkemesinde görüldüğü ve karara bağlandığı, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevsizlik kararı ile duruşma gün ve saatini bildiren tebligatın davalı şirketin vekilinin adresine tebliğe çıkarıldığı ancak tebligatın "muhatabın adresten taşındığı, muhtardan sorulduğu ve kaydına rastlanmadığı" şerhi ile iade edildiği anlaşıldığından ve davalı yan duruşmalara katılmamış olup gerekçeli karar aynı adreste davalı vekiline tebliğ edilmiş olduğundan mahkemece HMK. mad. 27 gereği taraflara savunma hakkı tanınarak davaya devam edilmesi gerekirken, kamu düzenine ilişkin bu yön gözardı edilerek hüküm kurulmasının usul ve kanuna aykırı olduğu-
Dosya içindeki belgelerden takipten önce davacının davalıya fatura konusu alacağın ödenmesi için ihtar çektiği anlaşıldığından; davacının davalıya çektiği bu ihtarname ve tebliğ belgesi getirtilerek, temerrüt tarihi buna göre belirlenip, davacının hak kazandığı temerrüt faizi miktarı hesaplattırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Islah tarihi itibariyle, ıslah edilen miktar yönünden itirazın iptali davasına ilişkin 1 yıllık hak düşürücü süre geçmiş olduğundan, mahkemece bu husus re'sen gözetilerek, ıslah edilen kısım yönünden davanın hak düşürücü süreden reddi gerektiği-
Taraflar arasındaki bila tarihli sözleşmenin 2. maddesinde davacıya ait dairelerin ince işçiliklerinin davacı tarafından yapılacağının kararlaştırıldığı, 13. maddesinde davalı kooperatifçe 2001 Nisan ayı içerisinde tüm müşterek alanların ruhsat için mani hal bırakmayacak şekilde getirilmesi, getirilmediği taktirde kat maliklerine günün şartlarına uygun her ay kira bedeli ödeyeceğinin kararlaştırıldığı, sözleşmede ödenecek kira miktarının belirlenmediği, davacının yapacağı ince işlerin süresi de belli olmadığından alacağın likit olmadığı, bu nedenle mahkemece inkar tazminatına hükmedilmesinin hatalı olduğu-
Açılan itirazın iptali davası sonucunda verilen gerekçeli karar başlığında, asıl ve birleşen davaların ayrı ayrı gösterilmemesinin de önemli bir usul hatası olduğu-