Belirsiz alacak davası olduğu dava dilekçesinde belirtilerek açılan tapu sicilinin tutulmasından doğan zararın tazminine ilişkin davada; bilirkişi raporu ile alacağın miktarının belirlenmesi üzerine verilen artırım dilekçesinin ıslah olmadığı gibi bu artırım sebebiyle zamanaşımının gerçekleştiğinden söz edilemeyeceği-
Mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davalarda on yıllık zamanaşımı süresinin tarafların boşanmasına ilişkin kararın kesinleştiği tarihte işlemeye başlayacağı- Tarafların boşanmasına ilişkin hükmün 28.06.2002 tarihinde kesinleştiği, davacının ise eldeki davayı 11.02.2008 tarihinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla evlilik birliğinden doğan katkı payına ilişkin 10.000TL bedelin dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ettiği, yargılama sırasında 01.12.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini yükselttiği uyuşmazlıkta, ıslah tarihi olan 01.12.2015 tarihi itibari ile ıslahla artırılan miktar için davalının usulüne uygun şekilde ileri sürdüğü zamanaşımı def'î karşısında on yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunun kabulü gerektiği-
Davacı vekilinin lehe olan bozma sebebine ilişkin olarak Bölge Adliye Mahkemesince bu hususta hatırlatma yapılmasına rağmen önceki hükümde direnilmesini talep ettiği, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından da direnme kararı verildiğine göre, davacı vekilinin artık direnme kararını temyiz etmekte hukukî yararının bulunmadığı-
Davalı işveren şirketin olay günü şoförlerin izinli ve raporlu olmaları nedeniyle asıl işi şoförlük olmayan işçilere araç kullanma görevini vermesi ve aracın görevlendirilmiş şoför haricinde kullanılmaması konusunda işçilere kurallar koyarak bu kurallara uyulması konusunda gerekli eğitim ve denetim görevini yerine getirmemesi nedeniyle kusuru bulunduğu, meydana gelen iş kazası olayı ile zarar arasındaki illiyet bağının sigortalının ağır kusuru nedeniyle kesilmediği-
Belirsiz alacak davasının "dava şartı" yokluğundan reddedilmesi nedeniyle açılan davada mahkemeye erişim hakkının ihlal edilmesi-
Kıdem ve ihbar tazminatları hesabına esas olan giydirilmiş ücrete işçinin asıl ücretine ek olarak sağlanan para veya para ile ölçülebilen menfaatler de dâhil edilmekte olup davacıya ayni olarak sağlanan yemek ve servis yardımlarının parasal değerinin tazminat hesabında göz önünde tutulacağı- İşçiye varsa ücret eklerini gösteren yazılı bir belge vermekle yükümlü tutulan işveren tarafından gerekli belgeleri işçiye teslim ettiğine dair dosyaya bir delil sunulmaması halinde, işçinin alacağını belirleyecek verilerin elinde bulunduğundan söz edilemeyeceği- Uyuşmazlık konusu istemlerin belirlenebilmesi için davalıda bulunan bilgi ve belgelere ihtiyaç duyulduğu anlaşıldığından, anılan alacakların belirlenebilir olmadığı ve belirsiz alacak davasına konu edilebilecekleri-
Davacıya ait uçağın uçamamasından kaynaklı zarar, davacı tarafından verilen belgelere göre bilirkişiler tarafından hesaplanarak rapor verilmiş olduğundan ve uçaktan alındığı belirlenen parçaların bedellerinin tespiti de davalı tarafından verilecek belgelere bağlı olmadığı gibi kolayca tespit edilebilecek nitelikte olduğundan, davacının davasının "belirsiz alacak davası" olarak değil, "kısmi dava" olarak nitelendirilmesi gerektiği- Davacının davası kısmi dava olarak kabul edilip, davasını haksız fiil sebebine dayandırdığı olgusundan hareket edilerek, davalı eyleminin haksız fiil olmakla birlikte suç teşkil edip etmediğinin belirlenmesi ve ıslah tarihi itibariyle, ıslah edilen miktara uygulanacak zamanaşımı süresi gözönünde bulundurularak karar verilmesi gerektiği-
Kıdem ve ihbar tazminatları hesabına esas olan ücret giydirilmiş ücret olup giydirilmiş ücrete işçinin asıl ücretine ek olarak sağlanan para veya para ile ölçülebilen menfaatlerin de dâhil edileceği, davacıya ayni olarak sağlanan yemek ve servis yardımlarının parasal değerinin bu tazminatların hesabında göz önünde tutulacağı- İşverenin işçiye varsa ücret eklerini gösteren yazılı bir belge teslim etmemesi halinde, işçinin alacağını belirleyecek verilerin elinde bulunduğundan söz edilemeyeceği ve bu durumda kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ücreti alacağının belirlenebilir olmadığı ve belirsiz alacak davasına konu edilebilecekleri- "Yıllık izin ücretinin para ile ölçülebilen menfaatler eklenmeksizin son ücret üzerinden ve hizmet süresine göre hesaplandığı, yıllık izinlerin kullandırıldığının ispatının işverene ait olmasının başlı başına yıllık izin ücreti alacağının belirsiz olduğu sonucunu doğurmayacağı, davacının yıllık izinlerinin tamamını kullanmadığına dair iddiasına ve ihtilâflı olmayan son ücreti ile hizmet süresine göre yıllık izin ücreti alacağını belirleyebileceği, davaların yığılması hâlinde her bir talep bakımından belirsiz alacak davası kriterlerinin ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği, kıdem ve ihbar tazminatlarının hesabında ayni olarak sağlanan yemek ve servis yardımlarının parasal değeri göz önünde tutulacağından belirtilen alacakların belirsiz alacak davasına konu edilebilecekleri, yıllık izin ücreti alacağının belirsiz alacak davasına konu edilemeyeceği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Haksız azledilen davacı avukatın Avukatlık Kanunu m. 164/4 çerçevesinde vekâlet ücreti alacağının tahsilini istediği eldeki davanın belirsiz alacak davası niteliğinde olduğu ve bu nedenle dava değerini arttıran talep dilekçesindeki alacak miktarı yönünden zamanaşımının işlemeyeceği- "Vekâlet ücreti talebine konu tapu iptal ve tescil davasının değerinin belli olduğu, bu değer üzerinden önce 164/4 uyarınca %20 oranında vekâlet ücreti hesaplayarak davalıya iki ayrı ihtar gönderen davacının sonra fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttuğunu belirterek yüzde onu üzerinden hesapladığı tutar üzerinden icra takibi başlattığı gözetildiğinde, artık söz konusu ücret iddiasını HMK. m. 107. maddesi çerçevesinde talep edilemeyeceği, aksini kabulü halinde, mahkemenin takdir hakkını kullandığı her davanın belirsiz alacak davası olarak sayılabileceği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Taraflar arasında vekalet ücretine ilişkin bir kararlaştırma olmaması nedeniyle ücret ancak mahkemece yapılacak tahkikat sonucunda belirleneceğinden davacının dava açarken vekâlet alacağının ne olduğunu bildiğinden yahut net olarak belirleyebildiğinden bahsetmenin mümkün olmayacağı- Alacak belirsiz olduğundan, davacının yargılama sırasında HMK. m.107/2 çerçevesinde talep sonucunu arttırabileceği, bu halde davanın ıslahı kurumundan bahsedilemeyeceği ve arttırılan talep yönünden davalının zamanaşımı def'inin de dinlenmeyeceği, talep arttırımında bulunulmaz ise mahkemenin, alacağın miktarını tespit edeceği ve taleple bağlı kalarak dava dilekçesinde gösterilen değer üzerinden alacağa hükmetmek durumunda olacağı-