Daha önce saldırı oluşturmayacağı ve hukuki sınırlar içinde olduğu kabul edilen ifade ve iddiaların tekrarlanmasının davacının kişilik haklarına saldırı oluşturduğunu kabul etmenin yerinde olmayacağı-
Küçüğün yaralanma derecesi ve tedavi süresi gözetildiğinde, davacı anne ve babanın da çocukları ile ilgili endişe duymaları doğal olduğundan, bu durumun sosyal kişilik değerlerine saldırı oluşturduğunun kabulü gerekeceği-
Davacının korunması gereken kişilik haklan ile davalının şikayet hakkı arasında çatışan yararlar dengesi, davacı yönünden bozulmuş ve davalı yönünden ise hukuka uygunluk nedeni gerçekleşmemiş olup; davanın ret gerekçesi olarak kabul edilen olguların, tazminat tutarının belirlenmesinde etkili olabilirse de istemin tümden reddini gerektirmeyeceği-
Manevi tazminatın şartlarını düzenleyen BK'nun 49. maddesine göre eşya zararı kişinin sosyal, fiziki ve kişilik değerlerine saldırı oluşturacak nitelikte bir eylem olarak benimsenemeyeceğinden bina hasarının davacıların iç huzurunu bozacak nitelikte bir durum olmadığı-
Kişilik hakları saldırıya uğrayan zarar görenin davayı kendisinin veya davalının oturduğu yer mahkemesinde ya da haksız eylemin gerçekleştiği yerde açabileceği-
Dava konusu yayın olay tarihinde beliren görünür duruma uygun olup genel anlamda eleştiri sınırları içerisinde kaldığından davacının kişilik haklarına saldırı oluşturmayacağı-
Davalı, davacının eşi ile evli olduğunu bilerek duygusal ve cinsel ilişkiye girdiğine göre Borçlar Kanunu'nun 49. maddesi gereğince manevi tazminatla sorumlu tutulmasının gerekeceği-
Davalının eylemi ile kamyonun satışı arasında illiyet bağı bulunmadığından ve de davalı, haksız haczi sonucu açılan menfi tespit davasında verilen kararla davacıya %40 icra inkar tazminatı ödemek suretiyle davacının zararını da karşılamış olduğundan davacının tazminat isteminin tümden reddi gerekeceği-
Davalının sicil notuna yazdığı bilgilerin sicil amiri olarak davalı hakkındaki kanaatini ve verdiği notların gerekçesini açıklama amacıyla kullandığı anlaşıldığından ve kullanılan ifadeler bu amaca uygun düşmeyen ve doğrudan davacının kişiliğine yönelen bir anlam içermediğinden davalının eyleminde hukuka aykırı bir yön bulunmadığı-
Delil ve emarelerin mahkûmiyet için yeterli sayılmaması davalıların şikâyetinin haksız olduğu sonucunu doğurmayacağından ve şikayet dilekçesinde olayın oluş şekline uygun düşmeyen veya davacının kişiliğine yönelen aşağılayıcı bir ifade şeklinde de kullanılmamış olduğundan davacının kişilik haklarının zarar görmediği-