Baz istasyonun davacının evine yakınlığı, ölçülen değerlerin ortalama değerlerin üzerinde olması ve istasyonun uzun süreden beri kurulu bulunması gibi etkenler kişinin psikolojisini olumsuz etkilemiştir; ancak zarar ispatlanamadığından manevi tazminat talebinin reddinin gerekeceği-.
Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına almasının düşünülemeyeceği, bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğunun kabul edileceği, bunun için temel ölçütün kamu yararı olacağı-
Olayın gelişimi ve dilekçelerin tamamı incelendiğinde; davalının, davacının kişilik haklarına saldırıda bulunma amacı taşımadığı sonucuna varılarak, davacının manevi tazminat isteminin tümden reddedilmesi gerekeceği-
Dikkat çekmek amacıyla kullanılan diğer açıklamaların kullanılması, yayıncılık işinin gereği olarak kabul edilecek olgular olup; hukuka uygunluk sınırları içinde kalan haberin davacıların kişilik haklarına saldırı oluşturduğundan söz edilemeyeceği-
Gerçekliği kanıtlanmamış bir olayın daha önce başka yayınlarda anlatılmış olması haklılığını göstermeyeceğinden, davacıların kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu-
Yayın, görünür gerçeğe uygun olup basının haber verme hakkı kapsamında kaldığı ve dava sonucunda verilecek kararın da, görünürdeki gerçekliği ortadan kaldırmayacağı ve davalının da haber nedeniyle sorumlu tutulmasını gerektirmeyeceği-
Şikâyetin az da olsa hukuken korunması gereken emarelere dayandığı ve davalının şikâyet hakkını yasal sınırlar içinde kalarak kullandığı sonucuna varılarak manevi tazminat isteminin tümden reddedilmesi gerekeceği-
Gelişen olayların haberin verildiği gündeki görünen gerçekliğe uygun olduğu, eleştiri sınırının aşılmadığı ve böylece davacının kişilik haklarına saldırıda bulunulmadığı-
Şikâyet için yeterli emare bulunduğunda, davalının şikâyet hakkını kullandığı benimsenerek istemin tümden reddedilmesi gerekeceği-
Tarafların bekar oldukları gözetildiğinde, davacının, davalı tarafından evlenme vaadi ile kandırıldığı ve bunun etkisi altında gerek fiziksel gerek ruhsal anlamda zarara uğratıldığı ve bundan elem ve üzüntü duyduğunun kabulü gerekeceği-