Yayının yetkili mercilerin dikkati çekilmek amacıyla yapılmış olması, haberin veriliş şekli, resmin gerçek olması ve davacının kimlik bilgilerinin verilmemiş olması dikkate alındığında hukuki sınırlar içinde olan haberden dolayı açılan davanın reddi gerekeceği-
Haberin yayının yapıldığı gündeki görünen gerçekliğe uygun olduğu, yayın gününden sonra sanığın ifadesini değiştirerek olayı başka biçimde anlatmış olmasının yayın günündeki görünen gerçekliğini etkilemeyeceği-
Meclis üyesinin, sırf kişisel kinini tatmin için bir başkasının kişilik değerlerine saldırı teşkil edecek eylemlerde bulunmuş ise dokunulmazlıktan yararlandırılamayacağı-
Yayın ile davacının çevresinde ve öğrenim gördüğü okulda yoksul ve fakir muhtaç biri olarak teşhir edilmesine neden olunmuştur; hukuka aykırı bu eylem nedeniyle küçük ile anne ve babasının kişilik haklarının zarar göreceği; ayrıca kural olarak bir kimsenin resminin izinsiz yayınlanması da hukuka aykırı olup kişilik haklarına saldırı teşkil edeceği-
Hakimin, kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kişi lehine manevi tazminatın miktarını tayin ederken, eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı, sosyal ve ekonomik durumlarını dikkate almasının gerekeceği-
Taraf avukatının ağır sözlerle ifade ettiği eleştiriye karşı " hukuk ve nezaket kurallarını aşmıştır... saldırgan beyanlarda bulunmaktadır... büyük çirkinlik göstermektedir" şeklinde açıklamalar içeren ek bilirkişi raporunda kişilik haklarının ihlal edildiğinin kabul edilemeyeceği-
Topluma mal olan kişilerle siyasal ve idari yaşam içinde yer alan kişilerin geçmişleri, davranışları, alışkanlıkları, yaşam tarzları, kişilikleri toplumu ilgilendirdiği, okuyucunun ilgisini çekebilmek amacıyla haberi uygun sözlerle süslemek, ilginç biçime getirmek ve kamuoyunu aydınlatmanın basının hakkı ve görevi olduğu - Haber verme ve eleştiri hakkının kötüye kullanılıp kullanılmadığının saptanması için, yazıda yer alan birkaç sözcüğün tek başına ele alınmaması gerektiği, yazının bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiği-
Davacı, böyle bir konuşmanın ve kabulün söz konusu olmadığını bildirmiş, davalı taraf da aksini kanıtlayamadığından haberin bu bölümünün gerçeklik unsurunu taşımadığı dolayısıyla; bir miktar manevi tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
Davacının tutukluluk hali salt davalıların teşhisine bağlı olmadığından manevi tazminat davasının tümden reddi gerekeceği-
Davalının açıkladığı basın bildirisi ile eleştiri sınırı aşılmadığı gibi, davacının kişilik haklarına saldırıda da bulunulmadığı-