Dava birden fazla alacaklı tarafından açılır ve kabul edilirse; davacı alacaklılar sıra cetveline göre davalı alacaklıya isabet eden paydan alacaklarını temin edecekleri, bu tutarın davacı alacaklıların sıra cetveline göre istifade edebilecekleri alacak tutarı ile yargılama giderlerinden ibaret olduğu- Kanun sıra gözetmeksizin bütün alacaklıların sıra cetveline itiraz davası açabileceğini öngördüğüne göre, burada davalının alacak ve miktarına karşı koymanın, yanı itiraz eden davacı alacaklı olmanın, dava hasılatından pay almak için gerekli ve yeterli olacağı, kanun davacıların sırası konusunda bir ayırım ve yollama yapmadığına göre, davacıların eşit haklara sahip olduğunun kabul edilmesi ve bu eşitliğin "aynı sırada" oldukları şeklinde anlaşılması gerektiği- Aynı sıra cetveli için muhtelif alacaklılar tarafından farklı tarihlerde, aynı alacaklılara husumet yöneltilerek davalar açılmış olması halinde, açılan tüm davaların birlikte incelenerek varılacak uygun sonuç çerçevesinde tek bir kararla sonuçlandırılması, davaların birleştirilerek yargılama yapılması gerektiği- Bir yargı çevresinde aynı düzeyde bulunan birden fazla mahkemenin, davaların birleştirilmesi açısından aynı mahkeme sayılacağı, bu durumda mahkemece, aynı sıra cetvellerine karşı, aynı yer sayılan mahkemelerde açılmış başka davalar da olup olmadığı araştırılıp, varsa HMK'nın 166/4. maddesi uyarınca birbiriyle bağlantılı olduğunun kabulü ile önce esas kaydı yapılan dosya üzerinde 166/1. maddesi uyarınca işbu davanın birleştirilmesi, önce açılan davanın bu dava olduğunun tespiti halinde diğer davaların bu dava ile birleşmesinin beklenmesi, mahkemelerince birleştirme kararı verilmemesi halinde davaların sonuçlarının beklenmesi, aynı yer sayılmayan mahkemelerde açılmış başka davalar olması halinde ise, yine o davaların da sonuçlarının beklenmesi gerektiği-
Kayıt kabul davası-
Alacağın zamanaşımına uğradığı iddiası ile iflas sıra cetveline kayıtlı bazı alacakların sıra cetvelinden silinmesi talep edilmesi halinde, bu husus alacağın esasına ilişkin bulunmakla İİK'nın 235. maddesi uyarınca, mahkemece görevsizlik nedeniyle dava şartı yokluğundan red kararı verilmesi gerekeceği-
Davacı tarafça fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak dava kayıt kabul davasına dönüşmüş olup, davacı tarafça saklı tutulan kısım ile ilgili ilanlardan itibaren İİK'nın 235. maddesindeki hak düşürücü süre içerisinde davaya ıslah dilekçesi sunulmadığından, saklı tutulan kısım yönünden de davanın kayıt kabul davasına dönüştüğünün kabulünün isabetli olmadığı- Hükme esas alınan bilirkişi kurulunca, davacı tarafça talep edilen gecikme cezasının BK'nın 158/2 maddesine dayalı ifaya ekli cezai şart niteliğinde olduğu ve davacının gecikme cezası istemekte haklı olmadığı bildirilmiş olup, mahkemece hükmün gerekçe bölümünde bu görüşe uygun olarak davacının sadece ÜFE farkı ve erteleme faizi isteyebileceği kabul edilmesine rağmen, gecikme cezasını da içeren ıslah edilmiş miktarın kayıt ve kabulüne karar verilmesi, hüküm fıkrasında da davanın kabul edildiği belirtilmesine rağmen çelişkili olarak fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu; mahkemece, gecikme cezası yönünden davanın reddine ve davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-  Davacı yüklenici tarafından yapılan imalatlarla ilgili hak ediş tutanakları ve ekleri istendikten sonra, gerekirse mahallinde keşif ve inceleme yapılarak davacının sözleşme kapsamı dışındaki bölgede yapmış olduğu imalatların bedelini isteyebileceği de gözetilerek, imalat bedelleri ile ilgili rapor alınması ve sonucuna göre, talep miktarı da gözetilerek, bir hüküm kurulması gerektiği-
Haciz yolu ile takiplerde düzenlenen sıra cetveline itiraz davalarında, davanın kabulü halinde kıyasen uygulanması gereken İİK'nın 235/3. maddesi uyarınca davalıya ayrılan payın, yargılama giderleri ve vekalet ücreti de dahil olmak üzere öncelikle davacıya ödenmesine, artan kısım bulunması halinde, davalıya bırakılmasına karar verilmesi, sıranın değiştirilmesine ya da iptaline ya da sıra cetvelinin iptaline karar verilmemesi gerekeceği, sıra cetveline itiraz davaları sonunda verilen hükmün, sadece davanın tarafları bakımından sonuç doğuracağı ve verilen kabul kararı ile durumun tespiti ile yetinilmeyip, eda hükmü kurulması gerekeceği-
Uyap kayıtlarından, kayıt kabul davasında verilen kararın temyizin ilişkin dilekçenin İİK. mad. 164'de öngörülen 10 günlük yasal sürede sunduğu anlaşılmış olmakla temyiz isteminin süreden reddine ilişkin kararın kaldırılması gerektiği-
Şikayetçiler vekilinin iş mahkemesinde açmış olduğu davalar nedeniyle belirlenen işçi alacağının sıra cetveline yeni rakamlar ile kaydını talep ettiği görülmüş olup, bu talebin esas itibariyle 'kayıt kabul davası' niteliğinde olduğu; bu tür davaların İİK 235/1 maddesi gereğince iflas kararı veren ticaret mahkemesinde açılması gerekeceği-
Mahkemece kayıt kabul talebi hakkında verilen hükmün, temyiz eden davacı vekiline 30.01.2014 günü tebliğ edildiği, davacı vekiline tebliğ edilen gerekçeli kararda temyiz süresinin 15 gün olarak belirtildiği ve davacı vekilince, temyiz dilekçesinin İİK'nın 164. maddesinde öngörülen 10 günlük yasal süre geçirildikten sonra, fakat mahkemenin temyiz süresi olarak belirttiği 15 günlük süre içerisinde 13.02.2014 tarihinde verildiği görüldüğünden, Dairece, kayıt kabul davalarında temyiz süresinin İİK'nın 164. maddesi uyarınca 10 gün olduğu hususu çoğunluk görüşü olarak benimsenmiş olmakla birlikte, bu davalara yönelik temyiz süresi ile ilgili İİK'da özel bir düzenleme olmadığı, genel hükümlere uygun olarak temyiz süresinin 15 gün olduğu hususunda farklı görüşlerin de bulunduğu, bu durumda, anılan Anayasa Mahkemesi kararları gözetilerek, kayıt kabul davalarının tâbi olduğu temyiz süresinde hukuki belirsizlik ve tereddüt bulunması ve somut olayda da, mahkemece gerekçeli kararda temyiz süresinin 15 gün olarak belirtilmesi karşısında davacı vekilinin temyiz isteminin süresinde olduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüne karar verilmesi gerekeceği- Uyuşmazlığın, taraflar arasındaki iş sözleşmesine ilişkin işçi alacağından kaynaklanması ve davanın kayıt kabul davası olarak Ticaret Mahkemesi'nde açılması halinde; Yargıtay 19. HD'nin 28.04.2013 tarih ve 2828 E., 5162 K; Dairemizin 12.09.2012 tarih ve 3822 E., 5024 K; 16.10.2014 tarih ve 8467 E., 6360 K. sayılı ilamlarında açıklandığı üzere; iflasın açılmasından sonra Ticaret Mahkemesi'ne açılan kayıt kabul davası sırasında iflasın kaldırılması ya da iflas kararının bozulup bozma kararının kesinleşmesi halinde, alacağın esasıyla görevli olan mahkeme, Asliye ya da Sulh Hukuk Mahkemesi veya İş Mahkemesi ise bu mahkemenin görevli hale geleceği ve Ticaret Mahkemesi'nce davanın görev bakımından usulden reddi gerekeceği-
Kayıt kabul davalarında, 'tahsil kararı' verilemeyeceği ve hüküm altına alınan alacağa iflas tarihine kadar faiz yürütülebileceği ; (yani hüküm altına alınan alacağa iflas kararının kesinleştiği tarihten itibaren faiz yürütülemeyeceği)-
İİK.'nun 235. maddesi uyarınca kayıt kabul davalarına asliye ticaret mahkemesinde bakılacağı-