İnançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemi-uyuşmazlığın çözümünde etkili olan delillerin toplandığı ve değerlendirildiği gözetilerek ikinci adım mahiyetindeki TBK’nin 97. maddesinin uygulanması değerlendirilerek bir sonuca gidilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile HMK’nin 353/1.a.6 maddesine aykırılık gerekçe gösterilerek hükmün ortadan kaldırılamayacağı-
İki tarafa borç yükleyen ilam hükmünün infazını isteyen tarafın, kendi edimini yerine getirmiş olması koşulu ile karşı taraftan edimini yerine getirmesini isteyebileceği (TBK. 97)- Temlik ile birlikte üçüncü kişinin, alacağı tamamen veya kısmen, alacaklı ile borçlu arasındaki borç ilişkisinin koşullarıyla iktisap ettiği-
İnançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteği- inanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muamele olduğu- Bu sözleşmenin, taraflarının hak ve borçlarını kapsayan bağımsız bir akit olup, alacak ve mülkiyetin naklinin hukuki sebebini teşkil ettiği- Tarafların böyle bir sözleşme ve buna bağlı işlemle genellikle, teminat teşkil etmek ve iade edilmek üzere, mal varlığına dahil bir şey veya hakkı, aynı amacı güden olağan hukuki muamelelerden daha güçlü bir hukuki durum yaratarak, inanılana inançlı olarak kazandırmak için başvurdukları-
İnançlı işlem iddialarının ancak yazılı delille, yazılı delil yok ise yemin delili ile kanıtlanabileceği- Delil başlangıcı bulunmayan hallerde tanık delili ile inançlı işlemin ispatının mümkün olmadığı- Somut olaya gelince; her ne kadar mahkemece, vekaletname ile davalının savcılıkta verdiği ifade delil başlangıcı olarak nitelendirilip, davanın kabulüne karar verilmiş ise de; davacı tarafından yazılı bir belge sunulmadığı gibi, mahkemece delil başlangıcı olarak sayılan vekaletname ile davalının savcılık ifadesinin de dava konusu taşınmazın inançlı işlemle devredildiğine ilişkin bir delil olmadığı-
Somut olaya gelince; davacı ile davalı V. arasında düzenlenen ve varlığı inkar edilmeyen 21.05.2012 tarihli "BELGEDİR" başlıklı sözleşmenin 05.02.1947 tarih 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca inançlı işlemin belgesi niteliğinde olduğu açık olup, inançlı işlem iddiasının kanıtlandığı belirlenmek suretiyle tazminat isteğinin kabulüne karar verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik bulunmadığı- 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 97. maddesi hükmü gözetilmek suretiyle, davacının davalı V.’ye olan gerçek borç miktarı yöntemince saptanarak, bu miktarın dava konusu taşınmazın dava tarihindeki değerinden mahsup edilmesi ile davacı yararına tazminata hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile çekişmeli taşınmazın davacının kullanımında olmadığı gözetilmeksizin, doğru olmayan yöntemle yazılı şekilde hesaplama yapılarak karar verilmesinin doğru olmadığı-
İnançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteği-
Kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca yapımı davalı tarafından üstlenilen binanın inşa edilmesi için kurulan adi ortaklığın, amacın gerçekleşmesiyle (binanın tamamlanmasıyla) sona ermesi üzerine tasfiyesi istemi- Davalı ortağın, yüklenici sıfatıyla dava dışı arsa sahibi ile noterce düzenlenen kat karşılığı inşaat sözleşmesini imzaladığı, sonra yine aynı şekilde tadil edildiği, davalı ortağın dava dışı arsa sahibine karşı yapımını yüklendiği binaların inşaat maliyetinin karşılanması, karşılığında ise sözleşme uyarınca edineceği bağımsız bölümlerin kararlaştırılan paylar hususunda paylaşımı hususlarında davacı ve dahili davalı ile anlaşarak adi ortaklık sözleşmesini imzaladığı, bu sözleşme ile kurulan ortaklığı yönetme (ve kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan işlemleri yapma) yetkisinin davalı ortağa verildiği, sonrasında ortaklığa ilişkin tüm işlemlerin davalı ortak tarafından yerine getirildiği, ortaklığın amacını teşkil eden binanın tamamlanarak yapı kullanma izninin alındığı, davalı ortağın kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca edindiği 12 adet bağımsız bölümden, (% 25 oranında pay sahibi olması nedeniyle) 3 adedini dahili davalının gösterdiği kişilere, (gerek kendisinin gerekse davacının payına düşen) diğer bağımsız bölümleri ise üçüncü kişilere satış suretiyle devretmiş olduğu uyuşmazlıkta, taraflar arasındaki adi ortaklıkta; ortakların dışa karşı bir ortaklık ilişkisinin tarafı sıfatıyla ortaya çıkmadıkları, ortaklığa konu inşaat ile ilgili olarak imzalanmış olan kat karşılığı inşaat sözleşmesinin, yüklenici (ve sonradan kurulan ortaklığın yöneticisi) sıfatıyla davalı ortak tarafından kendi adına ve iç ilişkide tüm ortaklar hesabına sonuç doğuracak biçimde gerçekleştirildiği, dolayısıyla adi ortaklığın, davacı ve dahili davalının gizli ortak, davalının ise aktif ortak olarak yer aldığı bir gizli adi ortaklık şeklinde kurulmuş olduğu- Gizli adi ortaklık kurulmuş olması nedeniyle ortakların elbirliğiyle hak sahibi oldukları bir ortaklık mal varlığının olmadığı, yönetici (ve aktif) ortak olan davalının; dava dışı arsa sahibi ile imzaladığı kat karşılığı inşaat sözleşmesini ifa etmesi nedeniyle elde ettiği (gerek davacının payına gerekse kendi payına düşen) bağımsız bölümleri sattığı, bu suretle elde ettiği bedelleri de mal varlığına aktardığı, eş söyleyişle davanın açıldığı tarih itibariyle davacının payına düşen bağımsız bölümlerin satılmış olması nedeniyle elde edilen gelirin yönetici ortak olan davalının mal varlığına dahil edildiği, dolayısıyla gizli ortak olan davacının hesap görülmesi ve payına düşen kazanç tutarının ödenmesi konusundaki kişisel hakkına dayanarak açtığı davada, sorumluluğun yönetici ortak olan davalıya ait olduğu- Salt ortaklığın tasfiyesinin yapılması için davaya dahil edilen (ve davacı tarafça verilen dahili dava dilekçesinde de kendisinden herhangi bir talepte bulunulmayan) diğer gizli ortak olan yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, dahili davalının, davacının talep ettiği kazanç tutarından, yönetici (ve aktif) ortak olan davalı ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmasının hatalı olduğu-
İnanç sözleşmesi inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muamele olduğu- Bu sözleşmenin, taraflarının hak ve borçlarını kapsayan bağımsız bir akit olup, alacak ve mülkiyetin naklinin hukuki sebebini teşkil ettiği-
Bir kimsenin emniyetteki ifadesindeki beyanların, inançlı işlemin ispatı için yazılı delil olarak kabul edileceği-
İnançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteği-