Borçlunun talebi, ödeme emrinin takip talebinde seçilen takip yoluna aykırı düzenlendiğinden bahisle ödeme emrinin iptaline ilişkin olup, konu ve sonuçları itibariyle ihalenin feshi davasından farklı olduğundan, mahkemece, öncelikle anılan husus incelenerek olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerektiği-
Borca itirazın yasal 5 günlük süre içerisinde icra mahkemesine yapılmasının zorunlu olduğu- İtirazın süreden reddi gerekirken; işin esasının incelenerek ret kararı verilmesinin ve borçlunun inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasının isabetsiz olduğu-
İcra takibinde kredi sözleşmesine dayanılmış olup takip tarihinden sonra işleyecek temerrüt faizinin takipte talep edilen %40 oranını aşmamak üzere kredi sözleşmesinin temerrüt faizine ilişkin hükümleri esas alınarak belirlenmesi ve buna göre işleyecek faizin hesaplanması gerekeceği-
Borçlu adına çıkarılan ödeme emri tebliğ evrakında; ''bu zarfta ödeme emri vardır'' şerhinin bulunduğu ve takip dayanağı belge suretlerinin ödeme emri ekinde gönderildiğine ilişkin bir açıklamanın tebligat mazbatası üzerinde yer almadığı, takip dosyasının incelenmesinde, dayanak belge örneklerinin dosyada bulunmadığı anlaşıldığından, mahkemece, takibe dayanak belgelerin, takip talebi ile birlikte icra dairesine ibraz edilmediği ve borçluya sadece ödeme emri gönderilip, takip dayanağı belgelerin eklenmediği göz önünde bulundurularak ödeme emri tebliğ işleminin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
İcra emrinde yabancı paranın harca esas değer olarak Türk Lirası karşılığı gösterilmediğinden icra emrinin iptaline karar verilmesi gerektiği-
Ödeme emrinde, icra müdürlüğünün hesap numarasının bulunmadığından şikayetin kabulü ile ödeme emrinin iptaline karar vermesi gerekirken şikayetin reddi yönünde hüküm tesis edilmesinin isabetsiz olduğu-
Tüketici işlemlerinde, tüketicinin edimlerine karşılık olarak alınan şahsi teminatların, her ne isim altında olursa olsun adi kefalet sayılacağı (6502 s. Tük. K. mad. 4)- Borçlu murisin mirasçılarından ikisinin mirası reddettiği görülmüşse de, bir diğer mirasçının mirası reddettiğine dair her hangi bir belge bulunmadığından, borçlu yönünden alacaklının takibe devam imkanının bulunduğu ve borçlu aleyhine Türkiye’de takibatın imkânsız hâle geldiğinden veya önemli ölçüde güçleştiğinden bahisle kefil hakkında takip yapılamayacağı, mahkemece TBK. mad. 585'de öngörülen doğrudan kefile başvurma koşulları değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Alacaklının genel haciz yoluyla ilamsız icra takibi başlatabilmesi için herhangi bir belgeye dayanmasının gerekmeyeceği- Elektrik faturalarında kayıp kaçak bedeline dayalı icra takibi bir belgeye dayanmadığından, buna ilişkin bir belgenin sunulması ve ödeme emrine eklenmesinin de söz konusu olmayacağı-
Takip dayanağı çek, yasal süresinde muhatap bankaya ibraz edilmediği için TTK'nun 708 ve 720. maddeleri gereğince alacaklı müracaat hakkını kaybettiğinden, borçlu hakkında kambiyo senetlerine mahsus özel yol ile takip yapılamayacağı gibi, dayanak belge bu hali ile adi havale vasfını taşımakta olup borç ikrarını içeren nitelikte sayılamayacağından İİK'nun 68/1. maddesinde belirtilen belge mahiyetinde de olmadığından alacaklının sözü edilen belgeye dayalı olarak genel haciz yoluyla takip yapmasının da mümkün olmadığı- Senette vade yok ise alacaklı tarafından borçlunun takip tarihinden daha evvel temerrüde düşürüldüğünün İİK'nun 68. maddesinde yazılı nitelikte bir belge ile ispatının gerekli olduğu-
Takip tarihinden sonraki dönemde değişen oranlarda faiz uygulanabilmesi için, talep edilen faiz oranının takip tarihi itibariyle ticari veya yasal faiz oranına denk olması gerekeceği, böyle bir durumda alacaklının ticari ya da yasal faiz istediği kabul edileceğinden faizin anılan faiz türlerine göre değişen oranlarda hesaplanması gerekeceği, bu hususun borçlu tarafından her zaman ileri sürülebileceği-