Takip talebi ve ödeme emrinde asıl alacak miktarının "1.543.591,00 TL" olarak gösterildiği, ancak takip konusu alacağın sebebi olarak gösterilen kredi sözleşmesi hesabının kat edilmesine ilişkin olarak alacaklı tarafından borçlulara gönderilen ihtarnamede bahsi geçen kredi sözleşmesi nedeniyle kullandırılan kredi tutarının "15.435,91 TL" olduğunun bildirildiği anlaşıldığından, alacaklının alacağın "15.435,91 TL olduğu"na ilişkin kabul beyanı da nazara alınarak, takip konusu kredi sözleşmesinden kaynaklanan borç aslının 15.435,91 TL olduğunun, takip talebi ve ödeme emrinde asıl alacak olarak 1.543.591,00 TL'nin yazılmasının ise rakamlar arasına konulan nokta işaretinin yanlış konulması nedeniyle maddi hatadan kaynaklandığının ve bu durumun düzeltilmesinin her zaman mümkün olduğunun, alacaklının şikayete konu talebinin alacağın bir kısmından feragat niteliğinde olmadığının kabulü gerektiği-
Tebliğ şerhinde yazılı olan "muhatabın çarşıya gittiği" beyanını veren ve haber verilen komşunun açık kimliğinin ne olduğunun tebliğ mazbatasında açıklanmadığı görüldüğünden, bu haliyle tebliğ işleminin, usulüne uygun yapılmadığı- Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabın tebliğ işleminden haberdar olması halinde, geçerli sayılacağı ve şikayetçinin bildirdiği öğrenme tarihi esas olup, bu tarihin aksi karşı tarafça ancak yazılı belge ile ispatlanabileceği- Takibe dayanak belgenin takip talebi ile birlikte icra dairesine ibraz edilmediği ve borçluya sadece ödeme emri gönderilip, takip dayanağı belgenin eklenmediği anlaşıldığından, ödeme emri tebliğ işleminin iptaline karar verilmesi gerektiği-
Ödeme emri tebligat parçasının incelenmesinde üzerinde sadece "Örnek 7 ödeme emri vardır" ibaresinin yazılı olduğu ve borcun sebebi olarak gösterilen dayanak faturaların, ödeme emri ile birlikte borçluya tebliğ edilmediği anlaşıldığından, mahkemece, ödeme emri tebliğ işleminin iptaline karar verilmesi gerektiği-
Borçluya sadece ödeme emri gönderilip, takip dayanağı belgelerin eklenmediği görüldüğünden ödeme emri tebliğ işleminin iptaline karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece; borçlunun dayanak belgenin ödeme emri ekinde tebliğ edilmediğine ilişkin şikayeti bulunduğu halde bu yönde inceleme yapılmadan çek aslının icra müdürlüğü kasasına alınmadığı gerekçesi ile şikayetin kabulü yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Borcun dayanağı olan belgenin icra dosyasına ibraz edilmediği ve dolayısıyla ödeme emri ile birlikte gönderilmediği ileri sürülerek ödeme emrinin iptaline yönelik yapılan şikayetin ödeme emrinin tebliğinden itibaren yedi gün içinde yapılması gerektiği-
İki adet bonoya dayalı kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takipte, alacaklının takip talebinde, asıl alacağı ve asıl alacağa işlemiş faizi yabancı para olarak (USD) istediği, İİK mad. 58/3'ün emredici nitelikteki hükmü gereğince yabancı para üzerinden istenen toplam alacağın TL karşılığını gösterdiği, bu haliyle, seçimlik hakkını fiili ödeme günündeki kur üzerinden ödeme yapılması yönünde kullandığı anlaşıldığından, alacaklı, yabancı para alacağı olan asıl alacak için 3095 Sayılı Kanun'un 4/a maddesi gereğince takip tarihinden fiili ödeme tarihine kadar devlet bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı üzerinden işleyecek faiz talep edebileceği, bu ilke ve kurallar doğrultusunda dosya hesabına yönelik şikayetin sonuçlandırılması gerekirken, hüküm kurmaya elverişli olmayan bilirkişi raporuna dayalı olarak yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olduğu-
İki veya daha fazla işletmenin belli bir amaca ulaşmak için katkılarını birleştirdikleri ortaklığın, tüzel kişiliği bulunmadığından taraf ehliyetinin de olmadığı, bu nedenle; takibin bütün ortaklar hakkında başlatılmasının zorunlu olduğu, taraf ehliyetinin kamu düzeninden olup, mahkemece kendiliğinden göz önüne alınması gerektiği- Dosya içerisinde bulunan takip talebi ve örnek no:7 ödeme emrinin incelenmesinde; adi ortaklığı oluşturan ve tüzel kişiliği bulunan ortakların ayrı ayrı borçlu taraf olarak yer aldığı görülmekte olup; tüzel kişiliği, dolayısıyla taraf ehliyeti bulunmayan adi ortaklığın düzenlenen takip talebi ve ödeme emrinde taraf olarak gösterilmemesi yerinde olmakla beraber borçlusu iş ortaklığı olan faturaya dayalı olarak adi ortaklığı oluşturan şirketler hakkında yapılan takipte, talep edilen alacağın adi ortaklığın borcundan kaynaklandığının belirtilmediğinin görüldüğü, bu durumda; takibin iptaline karar verilmesi gerekirken ödeme emrinin iptaline karar vermekle yetinilmesinin isabetsiz olduğu-