Davacının, harici satın alma, eklemeli zilyetlik ve zilyetlik hukuki sebeplerine dayanarak iptal ve tescil isteğinde bulunduğu, Toprak Tevzi Komisyonu’nca 20.10.1961 tarihinde dava konusu yer Hazine adına tarla niteliğiyle tapuya bağlandığına göre tapulu taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetlik ve eklemeli zilyetliğin hukuken bir değer taşımayacağı, zilyede herhangi bir hak da bahşetmeyeceği, bu tür olaylarda Hazine adına tapunun oluştuğu 20.10.1961 tarihinden geriye doğru 20 yıllık kazanmayı sağlayan zilyetlik süresinin aranacağı, bu zilyetliğinde TMK.nun 713/1. fıkrasında açıklandığı gibi aralıksız, çekişmesiz ve malik sıfatıyla ekonomik amaca uygun zilyetlik olmasının gerekeceği-
Her şeyden önce keşif için verilecek ara kararının hak ve borçları doğuracak biçimde tek tek bentler halinde tüm isteklerin ara kararında belirtilmesinin lazım olduğu, kesin süre içeren ara kararlarının doğuracağı sonuçların taraflara hatırlatılmasının ve bu konuda uyarı yapılmasının gerekeceği, mahalli bilirkişi ve tanıklarla ilgili ara kararında davetiye adedine ve lazım olan gidere yer verilmediği, herhangi bir kesin sürenin de söz konusu olmadığı, bu nedenle verilen bu ara kararının HUMK.nun 163 ( HMK.nun m.94) maddesine uygun olduğunun söylenemeyeceği-
Tescil konusu taşınmazların, 23.09.2003 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında paftasında yol olarak gösterilen bir yer olduğu, böyle bir yerin kazanılabilmesi için kamunun yararlanmasına terk ve tahsis edilen yerlerden bulunmaması, kadim yol olmamasının yanında, paftasında yol olarak tespit edildiği tarihten dava tarihine kadar makul süre içerisinde açılan davalar için tespit öncesi koşulların dikkate alınacağının, makul süreden sonra açılacak davalar için ise 20 yıllık sürenin TMK.nun 713/1. maddesindeki koşullarının gerçekleşmesinin gerekeceği-
Mahkemece, davacı tarafa M. Fahrettin Bölükbaşı’nın veraset ilamı ibraz için süre ve imkan tanınmasının, davacı vekilinin alacaklı vekili sıfatıyla icra dairesinden aldığı yetki belgesine istinaden eldeki davayı açtığı gözetilerek veraset ilamını sunmalarının mümkün bulunmaması halinde bu hususta dava açmak üzere davacı vekiline yetki verilmesinin, açılan davanın sonuçlanmasının beklenmesinin gerekeceği-
Taşınmazın haritasında yol olarak gösterilmesi bir kadastro işlemi olup kadastro tutanağı düzenlenmediği için böyle bir işlemin tespit dışı bırakma işlemi niteliğinde olduğu, böyle bir yerin TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. ve 17. maddesi hükümlerine göre tapuya tesciline karar verilebilmesi için Yargıtay'ın yerleşmiş kararlarına göre haritasında yol olarak gösterildiği tarihten itibaren 20 yıldan fazla süre ile koşullarına uygun olarak tasarruf edilmiş olmasının gerekeceği-
Dava konusu taşınmaza uygulanan vergi kaydının doğusu mera okumakta ise de taşınmazın çevresinde eylemli olarak mera parselinin bulunmadığı, dava konusu taşınmaza komşu olan 223 ada 121, 122, 124, 125, 128, 126 ve 227 parsellere ait kadastro tutanak ve ekleriyle kadastro çalışmaları sırasında bu parsellere revizyon gören tapu ve vergi kayıtları ile varsa hükmen tescil dosyalarının bulundukları yerlerden getirtilerek dosya arasına konulmasının, yerel bilirkişi, teknik bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla mahallinde uygulanması taşınmaz yönünden ne olarak gösterdikleri üzerinde durularak teknik bilirkişinin raporu üzerine işaretlenmesinin sağlanmasının, taşınmazın bitişiğinde eylemli olarak mera bulunmadığından zilyetlikle edinme koşullarının davacı taraf yararına oluşup oluşmadığı üzerinde durularak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesinin gerekeceği-
İmar-ihyaya muhtaç olan bir yer imar planları kapsamına alınmış ise, imar ve ihyayla edinilmesinin mümkün bulunmadığı, Yüksek Yargıtay ve Daire uygulaması uyarınca imar ve ihyanın tamamlandığı tarihten dava konusunun yöntemine uygun bir biçimde uygulanan imar planları kapsamına alındığı tarihe kadar 20 yıllık kazanma süresi dolmuş ise bu tür yerlerin edinilmesinin olanaklı olabileceği-
HMK. nun 290. maddesi gereğince, taşınmaz ve çevresini gösterir yakın plan ve panoramik fotoğrafların birlikte keşfe götürülecek bilirkişi fotoğrafçı aracılığıyla çektirilerek keşfi yapan Hakim tarafından onaylandıktan sonra dosyaya eklenmesinin gerekeceği-