Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça yapılan yetki sözleşmesinin “münhasır yetki sözleşmesi” olacağı,tarafların yetkili kıldıkları mahkemenin ve icra dairesinin yanında kanunen yetkili kılınan genel veya özel yetkili mahkeme ve icra dairelerinin de yetkisinin devam etmesini istiyorlarsa, diğer bir anlatımla münhasır olmayan yetki sözleşmesi yapmak istiyorlarsa, bu durumun yetki sözleşmesinde ayrıca belirtilmesi gerekeceği-
Çeke dayalı takibin; borçlunun ikametgahının bulunduğu yerdeki genel yetkili icra dairesinde, muhatap bankanın bulunduğu yerdeki icra dairesinde ve ayrıca “akdin yapıldığı yer” olması nedeniyle çekin keşide edildiği yer icra dairesinde yapılabileceği- Yetki sözleşmesini düzenleyebilecek kişilerin sadece tacirler veya kamu tüzel kişileri olduğu-
HMK.'nda yetki sözleşmesi düzenleyebilecek şahısların, sadece tacirler veya kamu tüzel kişileri olarak belirlendiği, öte yandan, tacirden anlaşılması gerekenin, işin ticari nitelikte olması değil, tarafların kanunlarda tacir olarak tanımlanan kişiler olması olduğu, kooperatifin, ticaret şirketi olduğu ve tacir sayılması gerektiği-
Taraflar arasındaki sözleşmedeki yetki kaydının geçerli olduğu- İhtiyati haciz kararı ile tahsil edilen çek bedelleri bulunduğundan, davacı vekilinin talebinin istirdat davasına dönüştüğü-
Tacir veya kamu tüzel kişisi olan taraflarca, aksi kararlaştırılmadıkça, davanın sadece sözleşmeyle belirlenen mahkemede açılabileceği- İhtiyati haciz kararına itiraz eden gerçek kişilerin tacir olduğuna dair beyan ya da belge olmadığı halde, yetki sözleşmesinin kabulü ile itirazın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Davacı vekilinin, davalı şirketin müvekkili bankadan ticari kredi kullandığını, davalılardan müşterek borçlu müteselsil kefil olarak kredi sözleşmesini imzaladığını, diğer davalının ise taşınmaz ipotek gösterdiğini, kredinin vadesinde ödenmemesi nedeniyle başlattığı icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasında, yetki hususu davalı tarafın itirazına bağlı olduğundan dava dilekçesi davalılara tebliğ edilmeden ve dilekçeler teatisi safhası tamamlanmadan dosya üzerinde bu ilkelere uygun düşmeyen yerel mahkeme gerekçesinde isabet görülmediği; mahkemece HMK'nın 17. maddesindeki yetki kuralının re'sen incelenemeyeceği-
Davacı banka ile dava dışı şirket arasında akdedilen ve davalıların müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaları bulunan genel kredi sözleşmeleri uyarınca kullandırılan kredilere ilişkin alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali istemi-
Mahkemece, bonoda avalist konumunda olan borçlunun yetki itirazının kabulüne karar verilmesi gerekirken, borçlunun senet keşidecisi şirketin yetkilisi olmadığının kabul edildiği ve buna göre senedin tek borçlusunun borçlu olduğundan bahisle yetki anlaşmasının geçersiz kaldığı gerekçesi ile yetki itirazının kabulüne karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
HMK'nın 17. maddesi uyarınca, sadece tacir veya kamu tüzel kişilerinin kendi aralarındaki uyuşmazlıkta yetki sözleşmesi yapabilecekleri-
Takibe dayanak bonoda “İzmir” Mahkemeleri yetkili kılınmış olmakla, yetki sözleşmesinin gerçekleştirildiği, bu durumda takip tarihine göre uygulanması gereken HUMK.nun 22. maddesine göre gerçek kişiler arasında yetki sözleşmesi ile belirlenen özel yetkili yerde de takip yapılabileceğine göre, İzmir İcra Dairesinin yetkili olduğunun kabulü gerekeceği-