Davalı borçlunun davacı banka ile yapılan sözleşmede kefil olduğu, tacir sıfatını taşımadığı, bu nedenle sözleşmedeki yetki kuralının borçlu hakkında geçersiz olduğu, borçlu tacir sıfatını taşısa idi dahi borçlu ile yapılan yetki sözleşmesinin sözleşmenin tarafı olmayan diğer iki davalı hakkında hüküm doğurmasının düşünülemeyeceği, birden fazla davalının yer aldığı davalarda davanın davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkemede bakılması gerektiği-
HMK. hükümlerinin tamamlanmış işleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanacağı (HMK. mad. 448)- Takip tarihi itibariyle yürürlükte olan HMK. mad. 17 gereğince, takip dayanağı bonoda tarafların tacir olduklarına dair bir ibare bulunmadığı gibi, alacaklı tarafından da tarafların tacir olduğuna ilişkin bir belge sunulmadığından anılan bonoların tacirler arasında düzenlenen bir bono olarak kabulünün mümkün olmadığı ve takip dayanağı bonolardaki yetki sözleşmesinin geçersiz olduğu-
Kooperatif ile ortakları arasında açılacak davalarda kooperatif merkezinin bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olduğu, anılan yetki kuralı kamu düzenine ilişkin ve kesin nitelikte olduğundan, davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece re'sen dikkate alınmasının da gerekeceği-
Yetki itirazında bulunmayan davalı üçüncü kişi ile borçlu arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan, yalnız bir davalının ileri sürdüğü yetki itirazının hukuki sonuç doğurmayacağı- Davacı alacaklı bankanın icra takibine konu ettiği ve borçlu tarafından imzalanan alacağın dayanağı kredi sözleşmesinde sözleşmeyi imzalayan banka şubesinin bulunduğu yer mahkemelerinin yetkisi kabul edilmiş olduğundan, bu durumda davacının davasını yetkili mahkemede açmış olduğunun kabulü gerektiği; arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan borçlu davalı tarafında yapılan yetki sözleşmesi diğer davalıyı da bağlayacağı-  HUMK. mad. 22 uyarınca, tarafların tacir veya tüzel kişi olmasına bakılmaksızın, HMK'nın yürürlük tarihinden önce açılan davalar bakımından alacaklı ile borçlu arasında yazılı yetki sözleşmesinde yetkili gösterilen yer mahkemesinin de yetkili olacağı-
Kambiyo senedine bağlı alacakların, genel haciz yolu ile de takip edilebileceği- HUMK. mad. 22 gereğince, kamu düzeni ile ilgili bulunmayan hallerde tarafların, yetkili mahkemeyi (icra dairesini) sözleşmeyle belirleyebileceği-
Ödememe protestosunda, bonodaki yetki şartının belirtilmemesinin dayanak bonodaki yetki şartını bertaraf etmeyeceğinden, borçlunun yetki itirazının reddi gerekeceği- (Not: 6100 s. HMK.'nun 17. maddesindeki yeni düzenlemeyle tacirler veya kamu tüzel kişileri dışındaki kimselerin kendi aralarında yetki sözleşmesi yapmalarının kabul edilmemiş olduğu)-
Tasarrufun iptali davalarında, davalılar arasında "zorunlu dava akadaşlığı" bulunduğu; bonolardaki "yetki koşulu"nun -HUMK.da öngörülen koşullar çerçevesinde- geçerli olduğu–
Tasarrufun iptali davalarında, davalılar arasında "zorunlu dava akadaşlığı" bulunduğu; bonolardaki "yetki koşulu"nun HUMK'da öngörülen koşullar çerçevesinde- geçerli olduğu-
Kamu düzeni ile ilgili olmayan hususlarda tarafların -dava ve icra takipleri için- özel yetki yeri belirleyebilecekleri (yetki sözleşmesi yapabilecekleri) (HUMK. mad. 22)-
İflas yolu ile takipte yetkili mercinin, borçlunun (tacirin) muamele merkezinin bulunduğu yerdeki icra dairesi olduğu, muamele merkezinden maksadın, borçlunun ticarethanesinin bulunduğu yer değil, bilakis borçlunun dışarıya (yani üçüncü kişilere) karşı işlerini idare ettiği merkez olduğu, ancak, borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yer icra dairesinin yetkisinin, kamu düzenine ilişkin olmadığı, bu nedenle, burada bir yetki sözleşmesinin yapılabileceği, buna göre borçlu ile alacaklı bir yetki sözleşmesi (veya yetki şartı) ile başka bir yer icra dairesini yetkili kılmışlarsa, o yerin icra dairesinin de iflas takibi için yetkili sayılacağı, şu haliyle alacaklının, bu iki yer icra dairesinden birine başvurmakta serbest olacağı, yetki sözleşmesinde icra dairesinin yetkili kılındığının açıkça gösterilmesi gerekeceği-