Müracaata bırakılan istihkak davası hakkında mahkemece “davanın açılmamış sayılmasına” karar verilmiş olmakla, ortada açılmış bir istihkak davası bulunmadığından, “mukabil dava olarak İİK’nun 97/XVII uyarınca açılmış olan tasarrufun iptali davasının görev yönünden reddine, karar kesinleştiğinde ve talep halinde tasarrufun iptali davası yönünden dosyanın görevli ve yetkili asliye hukuk mahkemesine gönderilmesine” karar verilmesinin gerekeceği-
Tasarrufun iptali davasında (istihkak davasında olduğu gibi) dava değerini, davacının belirlediği değerin değil, “takip konusu alacak miktarı ile hacizli malın değerinden hangisi az ise onun oluşturduğu” kabulü gerekeceği-
Açıldığı bildirilen dava konusu aracın satışına ilişkin tasarrufun iptali davasının sonucunun, görülmekte olan istihkak davasında “bekletici mesele” yapılması gerekeceği-
İİK’nun 82/12. maddesi uyarınca mesken üzerindeki haczin kaldırılmasına yönelik başvurunun “şikayet” niteliğinde olduğu; bu şikayet, kamu düzeni ile ilgili bulunmadığından, aynı Kanun’un 16/I maddesi gereğince; “bu işlemin öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün içinde” icra mahkemesine bildirilmesi gerekeceği- Meskeniyet şikayetine konu taşınmaz hakkında verilen tasarrufun iptali kararı gereği, taşınmazın muvazaalı olarak müştekilere temlik edildiği saptandığından, iptaline karar verilen ve kesinleşen bu karar nedeniyle müştekilerin meskeniyet şikayetinde bulunma hakları bulunmadığı-
Davalı üçüncü kişinin davalı borçlu aleyhine yaptığı muvazaalı icra takibinin İİK. 277 vd. uyarınca iptali için açılan davanın, "kesinleşmiş icra takibinin yokluğu" nedeni ile reddedilmesi gerekirken, "davaya konu icra takibinin vazgeçme ve tahsilât nedeni ile sonlanmış olması" gerekçesiyle "davanın konusu kalmadığından" reddinin hatalı olduğu-
Tasarrufun iptali davalarında “takip konusu alacağın gerçek bir alacak olması” nın dava şartlarından birisi olduğu; borçlunun davacı alacaklı ve diğer cirantalar aleyhine “evrakta sahtekarlık ve bedelsiz senedin icraya konulması” suçlarından dolayı suç duyurusunda bulunması üzerine açılmış olan ceza davasının sonucunun, görülmekte olan tasarrufun iptali davasında bekletici mesele yapılması gerekeceği-
Dava konusu araca ilişkin satış sözleşmesinde borçlu şirket vekili olan kişinin, aracı satın alan kişinin oğlu olması, takip tarihinden kısa bir süre sonra bu satış işleminin yapılmış olması ve aynı aracın daha sonra davacı üçüncü kişiye satılmış olmasının muvazaalı işlem kabul edilerek mahkemece “istihkak davasının reddi” doğrultusunda karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı-
6183 sayılı Kanunun 28,29 ve 30. maddelerinde iptal edilebilecek bütün tasarrufların sınırlı olarak sayılmamış olduğu, iptale tabi bazı tasarrufların bu maddelerde genel bir tanımlaması yapılarak, hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayininin hâkimin takdirine bırakılmış olduğu-
Tasarrufun iptali davasının, aile hukukundan kaynaklanan bir dava olmaması nedeniyle, bu davanın "aile mahkemesi"nde değil, "genel mahkeme"de görülebileceği–
Davacı 3.k işi dava konusu aracı, hacizden önce noter satış sözleşmesiyle satın almış ise de, alacaklı tarafından, İİK. mad. 97/17 uyarınca, borçlu ile kardeşi davacı 3.kişi arasındaki borcun doğumundan sonra yapılan araç satış sözleşmesinin (tasarrufun) iptali talep edilmiş olduğundan ve bu davada aciz belgesi aranmaksızın yapılan tasarrufta tarafların kardeş olmaları nedeniyle İİK. mad. 278/III-1 gereğince bağışlama hükmünde olup iptale tabi olduğundan, ayrıca, İİK. mad. 280 /1. maddesi gereğince de, davacı 3. kişinin borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olması nedeniyle de tasarrufun iptali tabi gerekeceği anlaşıldığından, alacaklı tarafından karşı dava olarak açılan tasarrufun iptali davasının kabulüne, istihkak davasının reddine karar verilmesi gerektiği-