"Davalılar arasındaki takibin muvazaalı olduğu" gerekçesi ile İİİK 277 vd. uyarınca tasarrufun iptali davasının kabulüne karar verilmişse de, mahkemece davalı borçlunun aciz halini gösteren belgeler sunulmadan davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu-
5411 S.K'nun 138/11. Fıkrasında, bu Kanunun 107 nci maddesi uyarınca bir bankanın, borçlarının, taahhütlerinin yüklenilmesi veya alacaklarının devralınması hâlinde, bu borç, taahhüt ve alacaklarla ilgili olarak açılmış veya açılacak dava ve icra takiplerinde kanunlarda yazılı zamanaşımı ve hak düşürücü süreler dâhil her türlü sürenin, alacağın devralmadığı veya borcun, taahhüdün yüklenildiği tarihten itibaren Fon bakımından dokuz ay süre ile duracağı hükmüne yer verilmiş ve aynı Kanun'un Geçici 16. maddesinde de bu Kanun ile Fon alacağının tahsili bakımından yarar görülerek zamanaşımı ve diğer konularda Fon lehine getirilen hükümlerin makable şamil olacağı belirtilmiş olmasına göre mahkemece, davacının açtığı işbu dava açışından hak düşürücü sürenin 9 ay süre ile durup durmadığının tartışıldıktan sonra bir karar verilmesi gerektiği-
Borçlunun hakkında tasarrufun iptali davası açılmadan önce alacaklıya karşı açtığı menfi tespit davasının sonucunun, tasarrufun iptali davasına bakan mahkemece bekletici mesele yapılması gerekeceği-
Tasarrufun iptali davalarında tüketici mahkemelerinde bakılamayacağı-
İptale tâbi tasarruf konusu taşınmazın (taşınırın) davalı (borçlu ile işlemde bulunan üçüncü kişi) tarafından elden çıkarılmış olması ve alıcının da iyi niyetli bulunması halinde mahkemece “taşınmazın (taşınırın) satış tarihindeki değerinin -alacak ve ferileri ile sınırlı olarak- davalıdan tahsiline” karar verilmesi gerekeceği (Tasarrufun iptali davasının kabulü halinde dava konusu taşınmazı "taşınırı" borçludan satın alan kişinin kötü niyetli olduğunun davacı-idare tarafından kanıtlanamaması halinde, davanın “bedel”e dönüşeceği "6183 s. K. mad. 31", borçludan aldığı taşınmazı "taşınırı" elinden çıkarmış olan davalının, bunun elden çıkarıldığı tarihteki keşfen belirlenen gerçek bedelini -davacı alacaklının alacağı ve eklentileriyle sınırlı olarak-davacıya ödemekle yükümlü olacağı)-
Tasarrufun iptali davasının aynı ortak nedenle -örneğin; aciz vesikası sunulmamış olması (dava koşulunun yokluğu) nedeniyle- reddedilmiş olması halinde, davalılar yararına "tek vekalet ücreti" hükmedilmesi gerekeceği–
İnfazda tereddüt yaratarak hüküm kurulamayacağı- Hüküm fıkrasının "...İcra Müdürlüğünün ... sayılı icra dosyasındaki alacak ve ferileri ile sınırlı olacak şekilde cebri icra yetkisi tanınmasına..." şeklinde düzeltilmesi gerektiği-
Desteğin ölümü nedeniyle bundan zarar gören davacıların "bu nedenle doğan tazminat haklarının davalı tarafından sonuçsuz bırakılması amacıyla, hemen sonra sahip oldukları taşınmazın danışıklı olarak devredildiği"ni iddia ederek, gerek borçlular gerekse taşınmazı devralmış olan üçüncü kişiler hakkında muvazaa sebebiyle tasarrufun iptalini istemekte "hukuki yarar" sahibi sayılacakları-
Ticari işletmenin önemli bir kısmını teşkil eden davalı-borçlu şirkete ait araçların üçüncü kişilere satışı hakkında İİK. 280/son hükmünün uygulanması gerekeceği- Feragat nedeniyle davanın reddi halinde, davalılar yararına araç bedelleri üzerinden nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Mahkemece icra dosya numarası belirtilmeden sadece ‘tasarrufun iptaline’ şeklinde verilen kararın, uygulamada infaz sırasında tereddüt yaratacağından, “iptal kararının hangi alacak yönünden verildiği” nin kararda açık ve net şekilde belirtilmesi gerekeceği-