Davacı alacaklı tarafından borçlu davalı aleyhine yapılan icra takibine borçlu tarafından itiraz edildiği ve icra takibinin durduğu; itirazın iptali istemiyle alacaklı davacı tarafından açılan dava sonucunda itirazın iptaline karar verildiği, verilen kararın ise borçlu tarafından temyiz edildiği, bu durumda mahkemece itirazın iptali davasının sonucunun beklenileceği ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
İflasın açılmasından sonra davacı alacaklıya davayı takip yetkisi verilip verilmediğinin anlaşılamadığı, bu nedenle mahkemece ikinci alacaklılar toplantısının yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise dava takip yetkisinin davacı alacaklıya devredilip devredilmediğinin araştırılacağı, dava takip yetkisi alacaklı davacıya devredilmemiş ise iflas idaresinin usulüne uygun biçimde davaya dahil edileceği, daha sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Borçlunun, mal kaçırmak amacı ile muvazaalı olarak eşine tedbir nafakası bağlattığı ileri sürülerek nafakanın iptali veya indirilmesine ilişkin açılan tasarrufun iptali davasında aile mahkemesince görevsizlik kararı verilmesinin isabetli olduğu-
Dava konusu temlik işleminin protokol ve ibraname gereğince kayyum onayı ile yapılması ve üçüncü kişi şirketin borçlu şirketten doğan alacağı olduğunu ve temlik işleminin de bu alacağa mahsuben yapıldığını belirterek gösterdiği belgeler gözetildiğinde, "ihtiyati tedbirin kaldırılmasına" karar verilmesinin isabetli olduğu-
Hükmü temyiz eden davacının, temyiz isteğinden feragat ettiğini bildirdiği, bu durumda temyiz isteminin feragat nedeniyle reddi gerekeceği-
Tasarrufun iptali istemine ilişkin davalarda amacın; borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı bazı tasarrufların geçersiz yada iyiniyet kurallarına aykırılık nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalması ve dolayısıyla o mal üzerinde cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaya yönelik olduğu; ticaret mahkemesinin görevi içinde sayılan ticari davalardan olmadığı, davacının ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin itirazının İİK. mad. 281/1 gereğince görevli asliye hukuk mahkemesince incelenmesi gerektiği-
Dava konusu borcun doğumundan sonra kurulan ve adresini borçlu şirketin adresine naklettiği anlaşılan 3.kişi şirketin İİK. 97/a'daki mülkiyet karinesinin aksini ispata elverişli delil sunamadığı, karine borçlu dolayısı ile alacaklı yararına olup istihkak davasının reddi gerekeceği- Karşı dava olarak açılan tasarrufun iptali davası için gerekli olan dava harcının yatırılmadığı anlaşıldığından,usule uygun olarak açılmış bir  karşı dava da bulunmadığı-
İİK’nun 277 vd maddelerinde belirtilen şartların gerçekleşip gerçekleşmediğine ilişkin görevin, İİK 281. maddesine göre genel mahkemelere ait olduğu-
Tasarrufun iptali davalarının ayni hakka değil kişisel hakka dayanan davalar olduğu, bu nedenle davanın konusu taşınmaz olsa bile taşınmazlara ilişkin kesin yetki kurallarını düzenleyen HMK'nin 12. maddesi hükmünün bu davalarda uygulanmayacağı-
Kanun’un, iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayinini hakimin takdirine bıraktığı (İİK. mad. 281) bu yasal nedenle de davacı tarafından İİK.nin 278, 279 ve 280. maddelerden birine dayanılmış olsa dahi mahkemenin bununla bağlı olmayıp diğer maddelerden birine göre de iptal kararı verebileceği- Bedel karşılaştırılması yapılırken yapılan resmi ödemelerin de satış bedeline eklenmesi gerektiği; bu şekilde yapılan hesaplamada bedel farkının oluşmadığı gözetildiğinde, davalı üçüncü kişi ile borçlu arasında akrabalık, arkadaşlık, ticari ilişki gibi borçlunun mal kaçırma kastını üçüncü kişinin bildiği ya da bilebilecek durumda olduğunu gösterir bir yakınlığın da ispat edilemediğinden, bu davalı yönünden tasarrufun iptaline ilişkin davanın redddi gerektiği- Tasarrufun iptali davalarının dinlenebilmesi için borcun, iptali istenen tasarruftan önce doğması gerektiği ve bu önkoşulun mahkemece res'en araştırılmasının zorunlu olduğu- Davacı ile borçlu arasında yapılan sözleşme ile borçlunun davacıya karşı olan borçluluk halinin başlamış olacağı; borcun ödenip ödenmeyeceği ya da temerrüde düşülüp düşülmeyeceğinin borcun doğum tarihine etkisinin bulunmadığı- Davalı borçlunun borcundan dolayı dava konusu taşınmazlar üzerinde bulunan ipotek nedeniyle taşınmazların cebri icra yolu ile satılması halinde taşınmaz üçüncü kişinin kendi iradesi ile değil iradesi dışında elinden çıkmış olacağından, davalı üçüncü kişinin elinde bir bedel kalması ve davanın diğer koşullarının da bulunması halinde bedel ile sorumlu tutulacağı; taşınmazların satışından dolayı üçüncü kişinin elinde bir bedel kalmadığı durumda ise, “karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde hüküm tesisi ile yargılama giderlerinin haksız olan taraftan alınmasına karar verilmesi gerektiği-