Somut olayda 08.01.2020 tarihli bilirkişi raporu, 16.03.2020 tarihinde alacaklıya tebliğ edilmiş olup, HMK'nun 281/1 maddesinde öngörülen 2 haftalık süre, 7226 sayılı bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun geçici 1/b maddesi gereğince durma süresinin sona erdiği 15.06.2020 tarihini takip eden günden itibaren işlemeye başladığı halde mahkemece, yasal iki haftalık itiraz süresi beklenmeden 19.06.2020 günü davanın esası hakkında karar verildiği, O halde mahkemece; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 281/1 maddesi uyarınca; tarafların iki hafta içinde rapora itiraz edebileceklerine ilişkin hüküm gözardı edilerek ve HMK 27. maddeye aykırı olarak savunma hakkı kısıtlanarak karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Mahkemece yapılacak işin; 6100 sayılı HMK’nın 281/3. maddesi uyarınca maddi gerçeğin ortaya çıkması için konusunda uzman yeniden oluşturulacak teknik bilirkişi kurulundan yerinde keşif de yapılarak rapor alınıp davacı yüklenicinin sözleşme kapsamında edimlerini yerine getirip getirmediği, eksik ve ayıplı iş olup olmadığı, eksik ve ayıplı iş yok ve edim tam olarak yerine getirilmiş ise davanın kabulüne, eksik ve ayıplı iş olması halinde eksik ve ayıpların giderilip giderilemeyeceği ile giderilebilecek nitelikte ise hüküm tarihine en yakın tarihteki piyasa fiyatları ile giderim bedelinin tespit ettirilip depo ettirilmesi ve davalının cevap dilekçesindeki kira kaybı talebinin de değerlendirilerek birlikte ifa kurulu gereği sonucuna göre hüküm kurmaktan ibaret olduğu-
İmza itirazına ilişkin uyuşmazlıkta alınan üçüncü rapor kesin kanaat bildirmediğinden ve ilk iki rapor arasındaki çelişkiyi gidermediği gibi kendi içerisinde de çelişkili ifadeler içerdiğinden hüküm kurmaya elverişli olmayan bu rapora dayalı olarak sonuca gidilemeyeceği- Herhangi bir belgedeki imza ve yazının atfedildiği kişiye ait olup olmadığı hususunda yapılacak bilirkişi incelemesinin konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuvar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak, grafolojik ve grafometrik yöntemlerle yapılması, bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının, tersim, seyir, baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özelliklerin tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması, sonuçta, imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının, dayanakları gösterilmiş, tarafların, mahkemenin ve Yargıtay’ın denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması, gerektiğinde karşılaştırılan imza veya yazının hangi nedenle farklı veya aynı kişinin eli ürünü olduklarının fotoğraf ya da diğer uygun görüntü teknikleri ile de desteklenmesinin şart olduğu-
Fidelerde meydana gelen hastalığın neden kaynaklandığı, sorumluluğun taraflardan hangisinde olduğu ve oluşan zarar konusunda dosyada bulunan bilirkişi raporları da değerlendirilerek ve aralarındaki çelişki de giderilerek karar verilmesi gerektiği-
Dosyaya sunulan uzman görüşlerinde ve bilirkişi raporu ile tespit edilen görüşlerin aksine tespit ve görüşler ileri sürülmüş olup, bilirkişi raporu ile uzman görüşlerinin ciddi şekilde çelişmesi halinde, alınan bilirkişi raporu ile uzman görüşleri arasındaki çelişkinin giderilmesi yönünden de mahallinde keşif yapılıp yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınması yerine esaslı itiraza uğrayan rapora dayanılarak uzman görüşü kararda gerekçeli olarak değerlendirilip tartışılmadan karar verilmiş olmasının da doğru olmadığı- Davacı dava dilekçesinde ve ıslah dilekçesinde talep ettiği alacağın hangi kalemlerden kaynaklandığını belirtmediği gibi miktarlarını da göstermediği, bu durumda, mahkemece öncelikle davacıya dava dilekçesi ve ıslah dilekçesinde talep ettiği alacakları hangi kalemler için istediği ve miktarlarının ne olduğu açıklattırıldıktan sonra, gerçeğin ortaya çıkması için yeniden oluşturulacak konusunda uzman bilirkişi kurulu ile mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılarak, yüklenici tarafından inşa edilen 17 adet blokta yönteme uygun karot deneyleri ve beton test çekici deneyi yaptırmak ve numuneler alınmak suretiyle ve gerektiğinde inşaatın diğer teknik yöntemlerle incelemesi yapılarak, labaratuvar ortamında gerekli testler de yaptırılarak, yüklenici tarafından yapılan inşaatlardaki beton kalitesinin sözleşme ve tasdikli projesine, 1998 yılı deprem yönetmeliğine uygun olup olmadığı, binaların güçlendirilmesinin gerekip gerekmediği, güçlendirme yapılması suretiyle beton kalitesinin yükseltilmesinin mümkün olup olmadığı, güçlendirme gerekiyor ise yapılması gereken masrafların yine 1998 yılı deprem yönetmeliğindeki kriterler nazara alınarak hesaplattırılması, dosya kapsamındaki tüm belgelere göre davalı yüklenicinin bilirkişi kurulu raporuna karşı sunduğu itiraz dilekçesindeki ayrıntılı ve teknik nitelikli itirazları incelenerek ve yine yüklenici şirket vekilince sunulan iki ayrı uzman görüşü de tartışılıp, davadaki alacak kalemleri konusunda gerekçeli ve Yargıtay ve mahkeme denetimine elverişli rapor alınması, bu rapora esaslı ve hukuken geçerli itiraz olduğu takdirde ek rapor alınarak bu itirazların karşılanması ve sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği-
Mahkemece; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 281/1 maddesi uyarınca; tarafların iki hafta içinde rapora itiraz edebileceklerine ilişkin hüküm gözardı edilerek ve HMK 27. maddeye aykırı olarak savunma hakkı kısıtlanarak iki haftalık süre dolmadan karar verilmesini hatalı olduğu-
Bilirkişi raporunun davalıya 21/06/2017 tarihinde meşruhatla birlikte tebliğ edildiği ve iki haftalık kesin süre içerisinde beyanda bulunmaması halinde rapor içeriğini kabul etmiş sayılacağının kendisine ihtar olunduğu, itiraz etmediği, aradan uzunca bir süre geçtikten sonra 21/11/2017 tarihli duruşmada, bilirkişi incelemesinin eksik yapıldığının beyan edildiği anlaşılmakla, süresinden sonra rapora itiraz edilmesinin sonucunun doğurmayacağı-
Davacı sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen araç hasar bedelinin karşı araç sürücüsü, maliki ve trafik sigortacısından rücuen tahsili istemi-
Mahkemece raporlar arasındaki çelişki giderilmeden ve nedeni de izah edilmeden, .............. tarihli ikinci bilirkişi raporuna itibar olunarak karar verilmesinin usul ve yasaya uygun düşmediği, şu halde; mahkemece önceki raporlar arasındaki çelişki giderilmek üzere, önceki bilirkişi heyetinden farklı şekilde oluşturulacak yeni bir bilirkişi heyetinden, ayrıntılı, açık ve denetime elverişli rapor alınarak ve dosya kapsamındaki tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle karar verilmesi gerekeceği-
Bozma sonrasında mahkemece iki ayrı bilirkişi heyetinden rapor alındığı ve raporlar arasında çelişki bulunmasına rağmen çelişki giderilmeden karar verilmesinin hatalı olduğu-