Bilirkişi tarafından verilen raporun taraflara tebliğ edilmediği, davalı tarafın mazeret dilekçesi verdiği duruşmada rapora istinaden yazılı şekilde karar verilmesinin savunma hakkının kısıtlaması sonucunu doğuracağı-
Bilirkişi raporunda davacıların hisseleri oranında hesaplama yapılmış olmasına rağmen, hüküm fıkrasında her bir davacı için 1/3 oranında ibaresi kullanılmak suretiyle davacılar için daha az miktara hükmedilmesinin hatalı olduğu- "Aleyhe olan hususları kabul etmiyoruz’ demek suretiyle davacı bilirkişi raporuna karşı itirazda bulunduğundan, ilk bilirkişi raporundaki miktarın davalı yönünden bir kazanılmış hak oluşturduğunun kabul edilemeyeceği-
Ekspertiz raporu, değişik iş dosyasındaki rapor ve mahkemece alınan ek rapor arasında çelişki giderilmeden karar verilmesinin hatalı olduğu- Mahkemece; İTÜ veya Kara Yolları Fen Heyetinden oluşturulacak heyetten aracın kaza tarihindeki rayiç bedeli, hasar miktarı ile aracın perte ayrılmasının gerekmesi halinde aracın sovtaj değeri belirlenerek çelişki olması durumunda çelişki giderilerek ve kazanılmış haklar da gözetilmek suretiyle uzman bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
İtirazın iptali davasında, mahkemece davalıların bilirkişi raporuna yaptıkları itiraz dikkate alınmadan eksik tahkikatla hüküm kurulmasının hatalı olduğu-
Davalı şirket kıdem tazminatı ile ilgili olarak kendi çalıştırdığı dönem ile sorumlu olacağından dava dışı işçinin davalı şirket nezdinde çalıştığı süreye ilişkin konusunda uzman bir bilirkişiden açıklamalı gerekçeli bir rapor alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği- Yıllık izin ve ihbar tazminatı yönünden son alt işverenin sorumlu olduğu ve davalı şirkete rücu edilemeyeceği-
Sıra cetvelindeki sıraya şikayet davasında mahkemece, bilirkişi raporu taraf vekillerine usulüne uygun şekilde tebliğ edilip, iki haftalık beyan süresinin dolması da beklendikten sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerektiği-
Ayıplı araç satışından kaynaklanan alacağın tahsili istemi- Mahkemece iki bilirkişi kurulu raporunda açık çelişki bulunmasına rağmen raporlar arasındaki çelişki giderilmeksizin ve üçüncü bir bilirkişi raporu alınmaksızın karar verilmesinin hatalı olduğu-
Davalı tarafa tebliğ edilen bilirkişi raporuna itiraz süresinin dolması beklenilmeksizin alınan yetersiz ve denetime elverişli olmayan rapor hükme esas alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu- Davalı tarafa bilirkişi raporuna karşı itirazlarını sunması için imkânı tanınarak, davalı taraf itirazlarını sunmuşsa bu itirazlar doğrultusunda yeniden değerlendirme yapılarak oluşacak sonucu göre karar verilmesi gerektiği-
Davalının işlettiği tatil köyüne ilişkin olarak davacı ile kanalizasyon suyu abonesi olduğu,davacı tarafça davalı hakkında tutulan tutanaklar bulunduğu, bilgisine başvurulan tanıkların beyanlarından da anlaşıldığı üzere benzer nitelikteki diğer tatil köylerindeki su tüketimleri baz alınarak davaya konu edilen tahakkukların yapıldığı anlaşılmakta olup mahkemece alınan rapordaki hesaplamaların davaya konu edilen ve icra takibine de konu olan fatura döneminde yürürlükte olan tarife hükümlerini somut olay açısından yeterince irdelemediği ve davacı vekilince aşamalarda ileri sürülen itirazların yeterince karşılamadığı anlaşıldığından, raporun hükme esas alınamayacağı- Mahkemece, alanında uzman ayrı bir 3’lü bilirkişi heyetinden davaya konu edilen fatura döneminde yürürlükte olan tarife hükümleri de açık ve net bir şekilde irdelenerek, davacı vekilince aşamalarda ileri sürülen itirazlar da tam olarak karşılanmak suretiyle elverişli rapor alınması suretiyle sonucuna uygun hüküm tesisi gerektiği-
Menfi tespit davasında, mahkemece alınan bilirkişi raporu davalı vekiline 01.04.2016 tarihinde tebliğ edilmiş olup, HMK.nın 281. maddesi gereğince bilirkişi raporuna karşı 2 haftalık beyan süresi beklenilmeden 05.04.2016 tarihinde yapılan duruşmada davalı vekilinin mazereti reddedilerek dava hakkında karar verilmiş olup, ayrıca tahkikat tamamlandıktan sonra sözlü yargılama yapılarak hükmün tefhimi için HMK'nın 184. madde gereğince yeni bir duruşma günü de tayin edilmemiş olduğundan, davalının hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiği- Davacı M. Ö. davaya konu bonoda avalist olup TTK'nun 702/2. maddesi uyarınca avalistin bononun şekle aykırılık dışındaki sebepler nedeniyle borçlu olmadığını ileri süremeyeceği-