Tasarrufun iptali davası borçlu lehine sonuçlansa da kesinleşen ihale kararının etkilemeyeceği-
Tasarrufun iptali davalarında amacın; borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı bazı tasarrufların geçersiz yada iyiniyet kurallarına aykırılık nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalması ve dolayısıyla o mal üzerinde cebri icraya devamla alacağı tahsilini sağlamak olduğu ve bu niteliği itibarıyla ticaret mahkemesinin görevi içinde sayılan ticari davalardan olmadığı-
Borçlunun tebligat adresinde yapılan haciz tutanağının İİK 105 anlamında geçici aciz belgesi niteliğinde olduğu anlaşıldığından davanın esasına girilerek, tasarrufların iptale tabi olup olmadığı yönünden taraf delilleri toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği- Tasarrufun iptali davasının aynı hukuki gerekçeyle reddedilmesi halinde, kendisini vekille temsil ettiren davalılar yararına "ayrı ayrı" değil "tek" vekalet ücreti takdiri gerektiği- HMK'nun 448 maddesi uyarınca, bu kanun hükümlerinin tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanması gerektiği; HMK.'nun yürürlüğünden önce açılan davada, anılan yasa yürürlüğe girinceye kadar üç celse duruşma yapıldığından, 8.6.2012 tarihinde mahkemece ön inceleme tensip tutanağı düzenlemesinin ve tarafların yokluğunda dosya üzerinden karar verilmesinin hatalı olduğu-
Tasarrufun iptali hususunda mal kaçırdığı iddia edilen beşinci kişi davalının kötü niyetli olduğunun ispatlanması gerektiği, ispat aracı olarak da; davalı ile borçlu arasındaki akrabalık, arkadaşlık, ticari ilişkilerin varlığının araştırılması gerektiği, kötü niyeti ispatlanamayan davalının mal kaçırma kastını bildiği veya bilebilecek durumda olmadığı-
Davalı borçlu hakkında kesin veya geçici aciz belgesi ibraz edilemediğinden dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Borçlu ve onunla hukuku muamelede bulunan 3.kişi arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan her ikisinin de "davalı olarak" tasarrufun iptali davasında gösterilmesi gerekeceği- Davalı borçlu adına kaza tarihi itibarıyla kayıtlı taşınmaz bulunup bulunmadığı, taşınmazların devredilip devredilmediği, kazadan sonra devredilen taşınmaz var ise bu taşınmazların devir tarihleri ve devredilen kişileri de gösterir şekilde kayıtların istenmesi, kayıtlar geldikten sonra borçlunun devir yaptığı kişilerin davaya dahil edilerek dava dilekçesinin tebliği ile taraf teşkilinin sağlanması gerekeceği-
Mahkemece, davadan önce aciz halinin mevcut olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de karar sonrası kesin aciz belgesinin dosyaya ibraz edildiği ve böylece dava şartının gerçekleştiği anlaşıldığından hasıl olan yeni duruma göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Borçlunun ticaret sicil adresinde tutulan tutanakta borçlunun haczi kabil malının bulunmadığının belirlendiği anlaşıldığından, haciz tutanağının İİK. mad. 105 anlamında geçici aciz belgesi niteliğinde olduğu, bu durumda dava konusu tasarrufun iptale tabii olup olmadığının değerlendirilmesi gerekeceği-
Tasarrufun iptali davalarının dinlenebilmesi için, “davacının borçludaki alacağının gerçek olması”, “borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması” ,”iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması” ve “borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin bulunması” gerektiği, bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.’nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığının araştırılması gerekeceği-
Borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarruflarının kanunda sınırlı olarak sayılmadığı, hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayininin hakimin takdirine bırakıldığı- Tasarrufun iptali davasının dayanağı icra takibinde aciz halini gösteren tutanak ve kesin aciz belgesi dosyaya sunulduğundan, davanın diğer şartlarının tek tek değerlendirilmesi ile karar verilmesi gerekirken, "temlik işleminin, davacı takibinin kesinleşmesinden sonra ve haciz işleminden önce gerçekleştiği, aciz belgesinin sonradan alındığı" gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-