TÜRK BORÇLAR KANUNU > - Genel Hükümler > - Borç İlişkisinin Kaynakları > - Haksız Fiillerden Doğan Borç İlişkileri > - A. Sorumluluk > - IV. Özel durumlar > - 1. Ölüm ve bedensel zarar > Madde 54 - b. Bedensel zarar
İtiraz Hakem Heyetince; kurulan ara kararda doğru mevzuatın belirtilmediği gözetilerek davacının kazaya ilişkin tüm tedavi evrakı eklenip (eksik varsa temini ile) dosyada bulunan sağlık kurulu raporları da irdelenmek ve gerektiği takdirde bizzat muayene edilmek suretiyle kaza tarihinde yürürlükte olan 30.03.2013 tarihli Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik ile ekindeki cetvellere uygun biçimde bağlı oldukları mevzuat uyarınca sağlık kurulu raporu vermeye yetkili hastaneler veya sağlık kuruluşları tarafından çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden rapor alınması için taraflara süre verilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik ve AAÜT bir bütün olarak yorumlandığında tarafların avukat ile temsil edildiği hâllerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücretinin, her iki taraf için de AAÜT’de yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biri olarak hükmolunması gerektiği-
Kaza tarihinin 11.03.2013 olduğu ancak davanın 03.03.2022 tarihinde açılmış olduğu, 8 yıllık zamanaşımı süresinin dolmuş olduğu gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verildiği-
Alınan kusur raporu ile davacının kazada kusurunun olmamasına, Anayasa Mahkemesi 26.07.2023 tarihinde 2023/43 Esas, 2023/141 Karar numaralı kararı ile “Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz;…” bölümünün Anayasa’ya aykırı olduğundan iptaline karar verilmiş olmasına, ıslah dilekçesi ile müştereken ve müteselsilen sorumluluk esasına dayanılmış olmasına göre karar usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenlerin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediği- Adli Tıp Kurumundan alınan rapor ile davalı araç sürücüsünün olayda %20 oranında, köpeklerin ise %80 oranında kusurlu olduğunun belirlendiği, bilirkişi raporunda belirtilen olayın oluş şeklinin, mevcut durum ve dosya kapsamı ile uyumlu olduğu, araç sürücüsüne verilen kusurun belirlenmesinde köpeklerin eyleminin değerlendirildiği ve araç sürücüsünün, mahalde bulunan çocukları ve bu çocuklara saldıran köpekleri gördüğünde seyrini müteyakkız bir şekilde sürdürüp mevcut hızını azaltarak emniyetle durabilecek şekilde seyrini sürdürmemiş olması nedeniyle kendisine kusur verildiği, zarardan sürücünün kusuru ile sorumlu tutulması gerektiğine ilişkin itirazı yönünden ise, kazanın meydana gelmesinde davacının kusurunun olmaması, davacının zararının kusura dayalı olarak talep etmemiş olması, yola çıkan köpeğe kusur izafe edilmesi halinde dahi zararın karşılanmasının müştereken ve müteselsilen davalıdan talep edebileceği, uzlaştırmanın varlığı nedeni ile davanın reddinin talep edildiği ancak 02.12.2014 tarihli uzlaştırma raporunda yalnızca davacı küçüğün babasının imzasının bulunması, evlilik birliği devam ettiği ve velayet müşterek kullanıldığı halde annenin uzlaşma tutanağının tanziminde hazır bulunmadığı ve imzasının yer almadığının anlaşılmasına göre usulüne uygun gerçekleştirilmiş bir uzlaşmadan söz edilemeyeceği-
Kusur raporu ve kaza tespit tutanağına göre davalıya sigortalı sürücünün kazada tam kusurlu olmasına, kaza tarihi itibari ile geçerli yönetmelik hükümlerine göre maluliyet raporu alınmış olmasına, hesaplamada TRH 2010 Yaşam Tablosu ve progresif rant yönteminin kullanılmasının usul ve yasaya uygun olmasına, davalıya 11.01.2021 tarihli dilekçe ile başvuru yapılmış olmasına, davalı şirketin geçici iş göremezlik tazminatı ve bakıcı giderinden sorumlu olmasına, kaza tarihinin kaza tespit tutanağı ve tedavi evraklarına göre 30.04.2019 olmasına rağmen dava dilekçesi ve karar içeriğinde 30.04.2018 olarak yazılmasının mahallinde düzeltilebilir hata olup bozma nedeni yapılmamış olmasına göre, karar usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenlerin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediği-
Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru biçimde belirlenmesinin gerekli olduğu; belirlemenin ise, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerektiği-
Seyir halinde olan otomobilin çarpmasına maruz kaldığı olayda dikkatsiz, tedbirsiz ve kurallara aykırı davranışları nedeni ile asli kusurlu olduğu, araç sürücüsü C. Ö.'in ise herhangi bir kural ihlali bulunmadığı” şeklinde rapor verildiği, davacının tazminat talep edebilmesi için davalı tarafın az da olsa bir kusurunun olması gerektiği, kaza tespit tutanağı ile uyumlu bilirkişi raporu ve Adli Tıp Kurumu raporunda davalı sürücünün kusursuz olduğu, davacının ise %100 oranında kusurlu olduğu" gerekçesi ile usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Kaza tarihi itibariyle uygulanması gereken yönetmeliğin Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik olduğu ve bu yönetmelik hükümlerine göre yapılan maluliyet tespitinin ve aktüer hesabının mevzuata uygun olduğu, ancak davacı vekili lehine tam vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunların müteselsil olarak sorumlu tutulacağı-