Belgenin sadece örneğinin mahkemeye verildiği durumlarda, mahkeme kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine belgenin aslının verilmesini de isteyebilir. Belgenin aslını elinde bulunduran taraf, üçüncü kişi veya resmi makamlar, istenmesi halinde bunu mahkemeye vermek zorundadır.
Dosya arasında yer alan ............. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin ......... sayılı kök muris ... oğlu .....'in mirasçılık belgesi nazara alınarak dava konusu harici satış senetlerinde (miras payının devri senetlerinde) miras payını devredenler ile miras payını devralanlar ve kadastro tespit tutanağında adı geçen mirasçılar arasında bağlantı kurulması, daha sonra bu bağlantının mevcut mirasçılar açısından denetlenmesi gerekeceği, söz konusu mirasçılık belgesiyle bu bağlantı sağlanamaz ise, taraf teşkilinin sağlıklı bir şekilde denetlenebilmesi için mahkemece öncelikle kök muris .......’e ait güncel mirasçılık belgesinin ilgilisinden temini ile kök murisin mirasçıları arasında taraf teşkilinin sağlanması gerekeceği- Yargılama sırasında bir kısım davalılar miras payının devrine ilişkin sözleşmelerdeki imza, mühür ve parmak izlerinin murislerine ait olmadığını iddia ettiğinden bu iddianın tüm deliller toplanarak, gerekirse imza incelemesi yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği- Mülga 766 sayılı Tapulama Mahkemesi'nin 31. maddesinin 2. fıkrası ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesine göre, “Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz” hükmü uyarınca kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptal ve tescil davalarının kadastro tutanağının kesinleştiği tarihten sonraki 10 yıl içinde açılması zorunluluğunun olduğu, hükümde sözü edilen 10 yıllık hak düşürücü sürenin kamu düzenine ilişkin olduğu-
Davalının ............. tarihli dilekçedeki davanın kabulüne ilişkin beyanının, davaya son veren taraf işlemi olduğu ve HMK'nın 311. maddesi gözetildiğinde kesin hükmün hukuki sonuçlarını doğuracağı-
Miras payının devrine ilişkin sözleşmeye değer verilebilmesi için terekenin kısmen veya tamamen tasfiye edilmemiş (paylaşılmamış) olmasının gerekli olduğu, ancak; Daire'nin eksiklik talebi uyarınca dosya içerisine alınan tedavüllü tapu kayıtları ve dayanaklarının incelenmesinde, temyize konu davaların açıldığı ........... ve ........... tarihlerinden önce .......... yılında davacıların ve...’ın da katılımıyla tapuda yapılan intikal işlemi ile, taşınmazın paylı mülkiyete dönüştürüldüğü; böylece miras ortaklığının bu taşınmaz yönünden sona erdiği, bu işlemin tarafların oybirliğiyle miras payının devrine ilişkin .............. tarihli sözleşmeden dönme niteliğinde olduğu, buna göre miras payının devri sözleşmesinin bozulduğunun ve artık hukuki sonuç doğurma özelliğini kaybetmiş olduğunun kabulü gerekeceği, bu nedenle bu sözleşmeye dayanılarak hak istenemeyeceği, hal böyle olunca, Bölge Adliye Mahkemesince ............ tarihli sözleşmeye dayanılarak açılan davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı-
Mirasçılar arasındaki miras payının yazılı sözleşme ile devrinin, kural olarak elbirliği şeklinde mülkiyet devam ettiği sürece olanaklı olduğu, TMK'nin 677.maddesinin paylı mülkiyete uygulanması mümkün olmayıp, paylı mülkiyet esasında devrin resmi şekilde yapılması gerekeceği, bu durumda, davacıların miras payı devri sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulünün doğru olmadığı- Hukuken geçersiz sözleşmeler tasfiye edilirken, denkleştirici adalet kuralının gözardı edilmemesi gerekeceği, hal böyle olunca, satış senedinde yer alan bedelin, denkleştirici adalet kuralları gereğince TEFE-ÜFE endeksleri, altın-döviz kurlarındaki artışlar, memur ve işçi ücretlerindeki artışlar gözetilerek dava tarihine kadar ulaştığı değerin saptanması ondan sonra davacılar vekilinin bedel isteği konusunda oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Davacıların "mirasçılıktan ivaz karşılığı feragat" sözleşmesine istinaden eldeki davayı açarak, davalıların dava konusu taşınmazda hakları kalmadığından bahisle hisseler oranında tapu iptal ve tescil ile yine kendi hisseleri oranında tapuya kayıt ve tescili istedikleri, mahkemece; davalıların babası ...’nın dava konusu taşınmazdaki payı yönünden dava konusu taşınmazdaki hissesinin iptal edilerek, davacıların murisi ...’ın veraset ilamında davacıların payına göre tapu iptal ve tescil kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde dava konusu taşınmazların tapusunun tümden iptal edilerek, dava dışı kişiler hakkında da hüküm kurulmuş olmasının bozmayı gerektirdiği-
Davanın; TMK'nin 677.maddesi uyarınca mirasçılar arasındaki pay devrine ilişkin olduğu, dava konusu taşınmazda iştirak halindeki mülkiyetin paylı mülkiyete dönüştürülmesi işleminin tüm mirasçıların katılımıyla yapılmış olmasının, miras payına ilişkin sözleşmelerden dönme niteliğinde ve bu sözleşmelerin artık hukuki sonuç doğurma özelliğini kaybetmiş olduğu sonucuna varıldığından, bölge adliye mahkemesince bu gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, dava konusu olmayan bu payı da kapsar şekilde (davacı lehine) iptal ve tescil kararı verildiğinin anlaşıldığı, bu şekli ile hükmü temyiz eden (ve esasen ... ... mirasçıları olan) bir kısım davalılar ... ve arkadaşlarının bizatihi murislerinden kendilerine intikal eden (ve dava konusu olmayıp) akabinde devir ettikleri 1/8 paya yönelik temyizde hukuki yararlarının bulunduğu, o halde mahkemece, ... ... ait 1/8 miras payı oranında hissenin dahili davalı şirket uhdesinde bırakılmasına karar verilmesi gerekirken (dava konusu edilmeyen) bu hisse de dahil edilerek dahili davalı şirketin tüm paylarının iptaline yönelik hüküm tesis edilmesinin doğru olmadığı-
Dava konusu taşınmazlar için açılmış bir ortaklığın giderilmesi davası olduğu, bu şekilde artık mirasçılar arasında harici bir taksim sözleşmesinden veya fiili kullanım biçiminden söz edilemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmişse de; davacının dava konusu taşınmazı kullanamadığının ispat külfetinin davacıya ait olduğu, dava dışı diğer paydaşların tanık olarak dinlendiği, beyanlarında da her paydaşın hissesi oranında taşınmazı ektiğini ve davacının da kendi hissesi oranında dava konusu taşınmazı kullandığını belirttiği, bu durumda; davacının hissesine karşılık az veya çok kullanabileceği bir kısım bulunduğuna göre davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
TMK. 677/1 gereğince terekenin tamamı veya bir kısmı hakkında mirasçılar arasında miras payının devri konusunda yapılan sözleşmelerin yazılı olmak kaydıyla geçerli olması ve anılan yasa maddesi gereğince sözleşmenin geçerliliği için adi yazılı şeklin yeterli olduğu-