Takip talebinde adı yazılı olmayan (hakkında usulüne göre -«takip talebi» ile veya «icra tutanağında, harcı ödenip beyanda bulunmak suretiyle»- takip açılmamış olan) borçluya ödeme emri gönderilmesi işleminin, süresiz şikayete neden olacağı–
Kesinleşmiş dispeç raporunun tasdiki hakkındaki kararın kesinleştikten sonra «ilâm niteliğinde» sayılacağı–
Türkiye’de ikametgâhı bulunmayan yabancı uyruklu kişinin mensup olduğu devlet ile aramızda ikili adli yardım sözleşmesi bulunması halinde, o yabancı uyruklu kişinin teminat göstermeden, Türkiye’de bir Türk vatandaşı hakkında takip yapabileceği–
İpotek alacağının eklentisi olan faizin, ayrı takip konusu yapılamayacağı–
Borçlu tarafından açılan olumsuz tesbit davasında, «paraya çevrilmemesi» koşuluyla verilen teminat mektubunun, alacaklının icra takibine devam etmesini (teminat mektubunun paraya çevrilmesini) engellemeyeceği–
Bilirkişi incelemesi sonucunda, «inkâr edilen imzanın davacıların murisine ait olduğu» tesbit edilerek, borçtan kurtulma davasının reddi halinde, davacı aleyhine % 40’dan aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesi gerekeceği–
Bozma’dan önceki ilâmla, bozma’dan sonraki ilâmda aynı alacağın hüküm altına alınmış olması halinde, alacaklının bozmadan önceki ilâm (takip) tarihinden itibaren faiz isteyebileceği–
İflâs idaresinin hatalı kararlarının da, şikâyet yolu ile düzeltilmesi için icra mahkemesine (tetkik merciine) bildirilebileceği–
İflâs alacaklısının, iflâs idaresinin kararlarına karşı şikayet yoluna başvurabileceği–
İcra kefilinin sorumluluğunun, kesinleşen takipteki asıl alacak ve eklentilerinin miktarı (limiti) ile sınırlı olduğu–