Borçlunun daha önce ipotek ettiği taşınmazı hakkında sonradan haczedilmezlik şikayetinde bulunabilmesi için ipoteğin mesken kredisi, esnaf kredisi, zirai kredi gibi zorunlu olarak kurulmuş ipoteklerden olması gerektiği- Zira zorunlu olarak kurulan ipoteğin meskeniyet şikayetine engel teşkil etmeyeceği ilkesi, bu ipoteğin sosyal amaçlı olarak verilen kredinin teminatını oluşturmasından kaynaklanmakta olduğu- Bunun dışında, borçlunun serbest iradesi ile kurduğu ipotekler, adı geçenin daha sonra bu yerle ilgili olarak meskeniyet iddiasında bulunmasını engeller ise de, haciz tarihi itibariyle ipotek konusu borcun ödenmiş olması halinde, ipotekle yükümlü bulunmayan taşınmaz hakkında meskeniyet şikayetinde bulunulabileceği-
Ticaret şirketlerinde ortaklıktan çıkmaya ilişkin ilamların kesinleşmesinin sadece Kooperatifler Kanunu mad. 16/son gereği arandığı, bunun dışında ortaklıktan çıkma, pay bedelinin ödenmesi ve pay mülkiyet değişikliği sonucu doğuran ilamların kesinleşmeden takibe konulabileceği-
Şikayetçi borçlunun geçerli bir mazeret bildirmemiş ve duruşmaya gelmemiş olması, HMK'nun 150/1. maddesine göre dosyanın işlemden kaldırılmasını ve sonuçta 150/4. maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesini gerektirmeyeceği-
Somut olayda; istihkak davasına bakan mahkemece verilen ve dava sonuçlanana kadar paranın alacaklıya ödenmemesine ilişkin tedbir kararı, paranın alacaklıya ödenmesinden sonra verilmiş olup, sonuca etkili olmayacağı- Dolayısıyla icra dosyasında ödeme tarihi itibariyle herhangi bir yanlış veya fazla ödeme olmadığından İİK.'nın 361. maddesinin(fazla verilen paranın geri alınması) uygulama yeri bulunmadığı-
Diğer tarafın istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından aleyhine yeniden esas hakkında karar verilmesi halinde ilgilinin temyiz yoluna başvurulabileceği- Şikayetin tarafı olmayan aleyhine para cezası, vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmeyeceği-
Borçlunun vekili olmadığı halde lehine vekalet ücreti takdirinin isabetsiz olduğu-
Kesinleşen ödeme emri tebligat tarihinin düzeltilmesi kararı ile birlikte geçerli bir haczin varlığından söz edilemeyeceğinden, "haczin İİK. 99 uyarınca yapılması talebine" ilişkin şikayetin ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği-
Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere kıymet takdirinin konusunun haczedilen mallar olduğu- Haczedilmezlik şikâyetinin süresinin, haczin tebliği ile başlayacağına ilişkin İİK.’de özel bir hüküm bulunmadığından meskeniyet şikâyetinin İİK.’nin 16. maddesinin 1. fıkrasına göre öğrenme tarihinden itibaren yedi gün içinde yapılması gerekeceği- Haciz safhasından sonra taşınmazın tapuda kayıtlı ada ve parsel bilgilerini içeren kıymet takdirine ilişkin raporun İİK.’nin 128. maddesine göre borçluya tebliği ile borçlunun taşınmaz haczini de öğrendiğinin kabulü gerekeceği-
Davacının ihalesinin feshini talep ettiği taşınmazın kesinleşen muhammen bedelinin 450.000,00 TL. olup, bu taşınmazın 481.000,00 TL. bedel ile ihale olunduğu, bu taşınmaz yönünden de kıymet takdirine veya ihaleye fesat karıştığına yönelik herhangi bir şikayette bulunulmadığı gibi, zarar unsurunun gerçekleşmediği, bu taşınmazla ilgili olarak da şikayetçinin ihalenin feshini istemekte hukuki yararının bulunmadığı-
Davadaki haklılığın, davanın açıldığı tarihteki koşullara göre değerlendirilmek zorunda olduğu, şikayete konu ilk icra emri (maddi hata ile de olsa) ilama aykırı düzenlendiğinden davacı/borçlu dava tarihi itibarı ile şikayetinde haklı olup, davacının yaptığı yargılama giderleri ile vekalet ücretinin ve karar-ilam harcının davalıya yükletilmesi gerekirken, mahkemece gerekçesi dahi açıklanmadan, kanaate dayalı olarak davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılması ve davacının davalının yaptığı yargılama giderlerinden sorumlu tutulup, davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğu-