İİK’nun 82/12. maddesi uyarınca mesken üzerindeki haczin kaldırılmasına yönelik başvurunun “şikayet” niteliğinde olduğu; bu şikayet, kamu düzeni ile ilgili bulunmadığından, aynı Kanun’un 16/I maddesi gereğince; “bu işlemin öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün içinde” icra mahkemesine bildirilmesi gerekeceği- Meskeniyet şikayetine konu taşınmaz hakkında verilen tasarrufun iptali kararı gereği, taşınmazın muvazaalı olarak müştekilere temlik edildiği saptandığından, iptaline karar verilen ve kesinleşen bu karar nedeniyle müştekilerin meskeniyet şikayetinde bulunma hakları bulunmadığı-
Söz konusu kararın, alacağın tespitine yönelik olması sebebiyle kesinleşmeden takibe konulamayacağı-
Takipte taraf olmayan üçüncü kişinin, taraf olmadığı icra takibinin ve bu dosyada yapılan takip işlemlerinin (borçlunun maaşına ve diğer gelirlerine konulan haciz işleminin) iptalini isteme hakkının bulunmadığı-
Alacakları üzerine haciz konulan adi ortaklığın diğer ortağının, bu haciz işlemi nedeniyle hakları haleldar olduğu için şikayette bulunabileceği-
Açıkça takipteki hakkın özünden vazgeçilmediği sürece, dosya borcuna ilişkin olarak haricen düzenlenip henüz takip dosyasına sunulmayan ibranamenin, icra mahkemesince yapılmış olan şikayetin/itirazın incelenmesine ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesine engel teşkil etmeyeceği-
Borçlunun usulsüz tebligatı öğrendiği tarihten itibaren 7 gün içinde tebliğ tarihinin düzeltilmesi için icra mahkemesine başvurması gerekeceği-
Alacaklı vekilinin ahzu kabz yetkisinin bulunmadığı görüldüğünden ve yasa maddesi, takip konusu yapılan ve ilamda hüküm altına alınan vekalet ücreti ve yargılama giderini de kapsayacağından, yetkisi bulunmayan vekile yapılan ödemenin alacaklıya yapılmış bir ödeme olarak kabul edilemeyeceği-
Sıra cetveline yönelik şikayetler, İİK' nun 16-18. maddelerinde düzenlenen şikâyet niteliğinde olup, doğru hasmın yargılama aşamasında belirlenmesi ve şikâyetin bunlara sonradan yöneltilmesi de mümkün olacağından doğru hasmın dilekçede gösterilmemesinin şikâyetin sırf bu nedenle reddini gerektirmeyeceği-
Tüketici kredisinin teminatı olarak şahsi teminat verilen hallerde, kredi verenin (bankanın), “asıl borçlu aleyhine takip yapıp, takip semeresiz kalmadıkça” kefilden borcun ödenmesini isteyemeyeceği; bu konuda yapılacak başvurunun şikayet niteliğinde olup, yasanın amir hükmüne dayandığından, süresiz olarak yapılabileceği-
Menfi tesbit davası sonucunda verilen ilamların kesinleşmeden takip konusu yapılamayacağı-