Davalının davacı kooperatifin yönetim kurulunda görev yaptığı dönemle sorumlu olduğu, davalının sorumluğuna ilişkin diğer alacak kalemlerine yönelik yapılan hesaplamada bir yanlışlık yok ise de adı geçenin görev yaptığı döneminde salt Vergi Dairesi ve SSK’ya fazladan yapılmak zorunda kalınan ödemeler nedeniyle oluşan zararın davalının görev yaptığı dönemden kaynaklanıp kaynaklanmadığının, kaynaklanıyorsa davalının sorumluluğunu gerektirir miktarın, Vergi Dairesi ve SSK’dan getirtilecek kayıtlarla tereddütsüz biçimde belirlenmesi için araştırılmamasının bozma sebebi olduğu-
Belgeyi tanzim ve imza eden kişinin acente çalışanı olduğu, bu belgeleri kendisine fiilen tanınan prim tahsil yetkisiyle acente adına düzenleyip imzaladığı, acentenin prim ilk taksitine ve prim borçlarına mahsuben 265.000.000.-TL yi davacıdan tahsil ettiği, böylece davalının sorumluluğunun da başladığı, müteakip taksit için TTK. 1297 maddesi (şimdi; Yeni TTK. mad. 1434) uyarınca davacıyı temerrüde düşürüp sigorta sözleşmesini feshetmediğine göre sorumluluğunun devam ettiği-
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun 24.03.2005 tarih ve 188 sayılı kararının 11.maddesinde Asliye Ticaret Mahkemeleri konusunda düzenleme yapıldığı ve anılan kararın 11/I-B-a bendinde” Büyükşehir Belediyesinin sınırları içerisindeki merkez ilçe ile diğer ilçelerin adı ile kurulu ağır ceza merkezlerinde oluşturulan müstakil ticaret mahkemelerinin yargı çevresinin, yalnız Büyükşehir Belediyesi sınırları içerisinde kalan ilçeleri kapsamına alacak biçimde, ağır ceza mahkemesinin yargı çevresi olarak tespitine” yer verildiği; bu nedenle K.paşa Asliye Hukuk Mahkemesinin Ticaret Mahkemesi sıfatı ile davalara bakma yetkisinin ortadan kaldırılarak bu yetki İzmir Ticaret Mahkemesine verildiği - İflas davaları borçlunun muamele merkezinde açılması gereken kesin yetkiyi haiz davalardan olduğu-
D.cilik İhtisas Mahkemesi kurulmayan yerlerde deniz ticaret hukukunun uygulama alanına giren davalara bakmakla görevlendirilen 1 numaralı ticaret mahkemesinin, görevlendirilme tarihinden önce açılmış bulunan davalara bakması ve aynı yerde bulunan diğer Asliye Ticaret Mahkemelerinde açılmış davaların, istek üzerine veya doğrudan doğruya, görevsizlik ya da gönderme kararıyla 1 numaralı ticaret mahkemesine gönderilmesinin yasal olarak mümkün olmadığı-
Çeklerin davanın açılmasından sonra iade edilmesinin davacının dava açmakta haklı olduğunu gösterdiği; dava dilekçesinin tebliğinden önce çeklerin iade edildiği ve dolayısı ile davacının davanın açılmasına sebebiyet verdiği gerekçesi ile davacının yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı-
Davalı/karşı davacı bankanın, piyasadan para toplayabilmek, hesaplarındaki paraların çekilmesini önlemek ve günlük ödemelerini karşılamak için, bunlara normalin çok üzerinde faiz uygulamak zorunda kaldığı, müzayaka halinde bulunduğu bir dönemde, bankanın yönetim ve denetiminin, mali zaafiyetten dolayı TMSF’na devredilmiş olmasının da bunun bir sonucu olduğu, kendisi de tacir olan ve Kanun gereği basiretli davranmakla yükümlü bulunan davacı/karşı davalının; ülkemizde yaşanan ve belirtileri önceden ortaya çıkmış ekonomik krizin sonuçlarını öngörememiş olabileceğinin ve bankanın ve benzeri durumdaki başka bazı bankaların, kamuoyuna da yansıyan mali durumlarından, nakit sıkıntılarından haberdar olmayabileceğinin kabulünün mümkün olmadığı- Müzayaka halinin oluşmasında davalının kusurunun bulunmasının, davacının bu durumdan yararlanma isteğini hukuken meşru kılmayacağı-
5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’nun 44. maddesi dikkate alındığında görevli mahkemenin açıkça Genel Mahkemeler olduğu, Ticaret Mahkemesi ile Genel Mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi arasındaki ilişkinin ise işbölümü ilişkisi olduğu, usulünce yapılmış bir işbölümü itirazı bulunmadığından eldeki davaya Ticaret Mahkemesince bakılacağı-
TTK'nun 117.ve 119/2. maddeleri hükümlerine göre, ülkemiz içinde merkez ya da şubesi bulunmayan yabancı ticari işletmeler nam ve hesabına ülke içinde arızi de olsa işlemlerde bulunanlar hakkında dahi, vekil edeni adına dava açılabilmesinin olanaklı olduğu-
Bir kişinin ticari vekil mi, yoksa ticari mümessil mi olduğunun çekişmeli bulunduğu hallerde öncelikle o kişiye işletme sahibi (veya işletmeyi temsile yetkili kişi) tarafından verilen yetkilerin içerik ve kapsamları dikkate alınarak bir değerlendirme yapılması gerekeceği-
Uyuşmazlık konusunu teşkil eden her olayın, meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabi olup, olayın meydana geldiği zamanda mevcut olan mahkemeler tarafından çözülmesi gerekeceği, yasa koyucu, D. İhtisas Mahkemelerinin kuruluşunu sağlayan 5136 sayılı Yasada, bu mahkemelerin faaliyete geçmesinden önce meydana gelen hadiselere(olaylara), D. İhtisas Mahkemelerinin bakacağına dair bir düzenlemeye yer vermemiştir. O halde, D. İhtisas Mahkemelerinin faaliyete geçirildiği tarihten önceki olaylarla ilgili olarak Asliye Ticaret Mahkemesinde açılmış olup, derdest bulunan davaların, istek üzerine veya doğrudan doğruya, görevsizlik ya da gönderme kararı ile D.cilik İhtisas Mahkemelerine gönderilmesine olanak bulunmayacağı-