TMK'nun 194. maddesi hükmü uyarınca taşınmazın sicil kaydı üzerine konulan şerhin evlilik birliğinin devamı süresince hukuki netice doğuracağı, evliliğin zevali ( son bulması ) ile şerhin sağladığı hakların ortadan kalkacağı tartışmasızdır. Boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren, Türk Medeni Kanunun 683. ve Anayasanın 35. maddesinden kaynaklanan davacının mülkiyet hakkı karşısında, şerhin şeklen var olması hüküm ifade etmeyeceğinden işin esasına girilerek, iddia ve savunma doğrultusunda tarafların tüm delillerinin toplanması, toplanan ve toplanacak delillerin birlikte değerlendirilmesi, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesinin gerekeceği-
Çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil; birleştirilen dava faydalı ve zaruri masraflar ile birlikte bekçilik ve kapıcılık hizmetlerinden kaynaklanan ücret ve tazminat istekleri-
Tapu iptal ve tescil davalarının kayıt maliki ya da malikleri aleyhine karşı açılacağı; bu şekilde açılan dava sonucu verilecek hükmün infaz kabiliyeti taşıyacağı-
Mahkemece çekişmeli taşınmazların temlikine ilişkin akit tablosunun celp edilmemesi, davaya konu taşınmazlara ilişkin payların temlik tarihindeki gerçek değerinin tespit edilmemesi, mirasbırakanın temlik dışı mal varlığının, icra takibi sonucu satılan taşınmazların mirasbırakanın borçlarını kapatıp kapatmadığının, murisin başka borcu bulunup bulunmadığının, temlikte ödeme yapıldığına ilişkin belge bulunup bulunmadığının araştırılması gerekeceği-
Dava konusu bağımsız bölümleri kullanan davalılara karşı açılan ecrimisil davasında, davacı ve davalı tarafların imzaladıkları 'Sözleşme' başlıklı tutanaktan davaya konu taşınmazın 15/1 numaralı dairesinden elde edilecek gelirin mirasçılar arasında paylaşılacağı kararlaştırılmaktadır; bu sözleşme taraflar arasında taksim sözleşmesi yapıldığını kanıtlar nitelikte olmayıp kira gelirinin mirasçılar arasında paylaşımına ilişkindir; ayrıca, yapıldığı iddia edilen kura çekme işlemi sonucu davacının kendisine düşen daireyi beğenmediği, hiç kullanmadığı, tarafların bu konuda uzlaşamadıkları anlaşıldığından taraflar arasında rızai taksim sözleşmesinin baştan itibaren kurulamadığı-
Çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istekleri-
Gerek davacılar tanıkları, gerekse davalının tanıklarının (eşi ve oğlu) ifadelerine göre Avarız Köyünde bulunan 6 adet taşınmazın dava konusu 2007- 2008 ve 2010 yıllarında davalı tarafından çeltik ekilmek suretiyle kullanıldığı ispatlanmasına rağmen, mahkemece; bu taşınmazlar yönünden davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Öncelikle tüm paydaşları kapsar şekilde paydaşlar arasında harici bir taksim olgusu olup olmadığı üzerinde durulması, böyle bir taksim olgusu kanıtlanamaz ise dışarıda kalmayacak şekilde tüm paydaşların uzun zamandan beri taşınmazı kullanımı açısından fiili bir durumun yaratılıp yaratılmadığının tespit edilmesi, böyle bir fiili durumun olmadığının anlaşılması halinde ise davacıların taşınmazda payından az veya çok kullandığı veya kullanabilecekleri bir yerin olup olmadığının saptanması, bir başka ifade ile davacılar yönünden intifadan men olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesi ve ondan sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Dava konusu taşınmaz bölümünün, 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararıyla belirlenen veya belirlenecek olan kıyı kenar çizgisine göre değerlendirilmesinin ve ayrıca 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 16. maddesiyle 3402 sayılı Yasa’nın 36. maddesine bazı ilaveler getiren 36/A maddesi hükmüne göre kadastro işlemleri sebebiyle açılan davalar nedeniyle yargılama giderlerinden ve avukatlık ücretinden davalı tarafın sorumlu tutulamayacağı hususunun da gözetilmesinin gerekeceği-