TMK.'nın paylı mülkiyete ilişkin 693/son maddesinde “Paydaşlardan her biri, bölünemeyen ortak menfaatlerin korunmasını diğer paydaşları temsilen sağlayabilir.” hükmü ile aynı Kanunun elbirliği mülkiyeti ile ilgili 702/son maddesinde “Ortaklardan her biri, topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabilir. Bu korumadan bütün ortaklar yararlanır.” hükmüne göre, her iki mülkiyet türünde de davacının, üçüncü kişi konumundaki davalıya karşı tek başına dava açabileceği ve ileri sürülen isteklerde bulunabileceği-
Müvekkilin ölümüyle vekalet son bulunduğundan müvekkilin sağlığında düzenlediği vekaletname ile yetkili kıldığı vekil, müvekkilin ölümünden sonra onun adına dava açamayacağından; mahkemece, müvekkil dava açmadan önce ölmüş olduğundan "taraf ehliyeti" yokluğu yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
El atmanın önlenmesi, kal ve eski hale getirme istemlerine ilişkin davada taşınmazdan geçirilen su kanalının yıkılarak yenisinin yapıldığı ileri sürüldüğünden; taşınmaza el atma olup olmadığı, el atma varsa, bu kanalın hangi idare tarafından yapıldığı, kal ve eski hale getirme bedelinin tespiti için taşınmaz başında yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu eşliğinde keşif yapılarak sonucuna göre karar verilmesinin gerekeceği-
Paydaşlar arasında el atmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkin davada, öncelikle, davacının eldeki dava açılana kadar taşınmazda çekişmesiz olarak tasarrufunda bulundurduğu kısımların tespit edilmesi; bunun yanında, Adana 3. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2010/1842 esas sayılı dava dosyası getirtilerek davacı ile davalı arasındaki kira ilişkisinin kapsamının tayin edilmesi, bu kapsam bakımından taraflar arasında oluşan "ahde vefa" ilkesi çerçevesinde somut olayın değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi hükmüne göre, kadastro ile oluşan tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamayacağı ve dava açılamayacağı; ancak bu maddenin uygulanabilmesi için kadastro ile oluşan bir tutanağın bulunmasının gerekeceği-
Ölüm tarihi itibariyle tereke elbirliği mülkiyetine tabi olup, elbirliği mülkiyetinde ise iştirakçilerin birlikte hareket etmeleri zorunlu olduğundan; davacının mülkiyet hakkı karşısında, davalının harici satış bedelinden kaynaklanan kişisel hakkına da üstünlük tanınmaması gerekeceği-
Tapulu taşınmazların kadastro tespitinden sonra harici satışı, Medeni Kanunun 706., Borçlar Kanunun 213. ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarını taşımaması nedeniyle geçerli sayılamayacağı ve geçersiz sözleşme karşısında kayıt malikinin mülkiyet hakkının üstün kılınması gerekeceği-
Davalı idarenin karayoluna yanlış yaptığı büz ve menfez yapma şeklindeki işlem ve eylemi sonucu zarar gördüğünü ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve kal ile tazminata karar verilmesini talep ettiğinden, davacının talebi İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesi anlamında idari yargının görevi alanına giren idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakkının muhtel olması niteliğinde olduğundan davanın görülme yerinin idari yargı olması gerektiğinden yargı yolu uyuşmazlığı sebebi ile görevsizlik kararı verilmesinin gerekeceği-
Çaplı taşınmazlara el atmanın önlenmesi ve ecrimisil istemine ilişkin davada, alınan fen bilirkişi raporunda dava konusu olmayan 17 nolu parsel yönünden de rapor düzenlendiği, buna bağlı olarak alınan zirai bilirkişi raporunda ise hangi taşınmazlar için ecrimisil hesabının yapıldığının açıkça belirtilmediği görülmekte olup, bilirkişilerden denetime elverişli rapor alınması gerekirse tekrar keşif yapılması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Mülkiyet hakkına dayalı elatmanın önlenmesi, ecrimisil ve yıkım isteğine ilişkin davada, diğer davalı tarafından gerek reklam tabelası dikmek, gerekse kiraya vermek suretiyle davacıların paydaş olduğu taşınmaza elattığı sabit olduğundan, davalı hakkında açılan davanın da kabulüne karar verilmesi gerekeceği-