Davacı, mirasbırakandan alacaklı olduğunu, mirasçı davalının mirasbırakanın ölümünden sonra terekedeki malvarlığını kendi adına intikal ettirdiğini ve taşınmazları üçüncü kişilere sattığını, bu suretle tereke malını benimsediğini ileri sürerek, mirasçı tarafından “hasımlı” olarak açılan dava sonucunda alınan “mirasın hükmen reddine ilişkin kararın iptalini talep ettiğine göre; isteğin, Türk Medeni Kanununun 617. maddesinde yer alan “reddin iptali” değil, terekenin borca batık olduğunun tespitine ilişkin kesinleşmiş kararın yargılamanın iadesi yoluyla kaldırılması niteliğinde olduğu- Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 378. maddesi uyarınca, kararı veren mahkemenin, yargılamanın iadesi davasında görevli olduğu, o halde, görev kamu düzeni ile ilgili dava şartı olduğundan (HMK m. 114/c) iddia ve savunma olarak ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemece resen göz önünde bulundurulması (HMK m. 115/1) gerektiğinden bölge adliye mahkemesince HMK'nın 353 (1)-3 maddesi gereğince karar verilmesi gerekirken esasa yönelik istinaf itirazlarının incelenerek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 12/07/2013 tarihinde verilen dilekçe ile mirası reddin iptali talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 13/03/2020 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davalı vekili tarafınd ...