Arabulculuk görüşmelerinde takip konusu alacağın fer'ilerinin, icra inkar tazminatının, icra masraflarının da talep edilmesi ve eldeki davanın konusunun itirazın iptali davası olmayıp müstakil alacak davası olması karşısında dava açılmadan önce davacı tarafça arabuluculuk başvuru şartının yerine getirilmediği- Davalılya yönelik olarak başlatılmış Ferizli İcra Müdürlüğünün 2024/27 Esas sayılı takip dosyasının fer'ilerinin(iş bu dava konusu olmayan başkaca alacak kalemleri) arabuluculuk dosyasında talep edilmesi sebebiyle 2024/62463 başvuru nolu tutanağın iş bu davadaki alacak istemi yönünden davalının arabuluculuk müzakere iradesini yansıtmayacağı-
Ticari dava olduğu düşünülen Alanya, İzmir Asliye Ticaret Mahkemesi veya Muğla Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan bir davanın ticari dava olmadığı anlaşıldığında, usul ekonomisi de gözetilerek; mahkemece, ilgisine göre Alanya, İzmir veya Muğla Asliye Ticaret Mahkemesinin yargı çevresindeki başka bir bir mahkemeye görevsizlik kararı verilebileceği-
İlk Derece Mahkemesince İİK'nın 134. maddesinde belirtilen ilgililerden olmayan davacının açtığı davada nispi harç ve teminat yatırtmaya yönelik olarak 492 sayılı Harçlar Kanununun 30 vd. maddeleri ile HMK'nın 114 ve 115. maddelerinin değerlendirilmemesinin hatalı olduğu- Nispi harç ve teminat hususunu gerekçede değerlendiren Bölge Adliye Mahkemesinin "...süre verilmesine gerek yoktur." şeklindeki gerekçesinin yerinde olmayıp, Harçlar Kanunu'nun 30. maddesine aykırı olduğu, süre verilmemesinin adil yargılanma ve hukuki dinlenilme hakkının ihlali sonucunu doğuracağı- İİK'nın değişik 134. maddesindeki ilgisiz kişilerden alınacak teminatın da HMK'nın 84. maddesindeki "yargılama giderlerine" yönelik teminat olmayıp, HMK'nın 114/2. maddesindeki dava şartı niteliğindeki teminat olduğu- İlk Derece Mahkemesince öncelikle davacıya nispi harcı yatırması için Harçlar Kanunu'nun 30. maddesine uygun şekilde süre verilmesi, harç tamamlanır ise teminata ilişkin işlem yapılması, harç yatırılmaz ise Harçlar Kanunu'nun 30. maddesindeki düzenlemeye uygun olarak karar verilmesi gerekirken bu hususlar hiç değerlendirilmeden karar verilmesinin ve Bölge Adliye Mahkemesince yazılı gerekçe ile istinaf talebinin esastan reddine karar verilmesinin hatalı olduğu- İİK'nın 134. maddesine 7343 sayılı Kanunun 27. maddesi ile eklenen 3. ek fıkra uyarınca ilgisiz kişinin/kişilerin davasının reddi halinde para cezasına hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesinin isabetsiz olduğu-
Uyap üzerinden açılan icra takibinde, davalı borçluların icra takibine sonradan eklendiği, takip talebinde davalıların borçlu olarak görünmemelerinin Uyap sistemindeki bir hatadan kaynaklandığına yönelik bir verinin de olmadığı anlaşıldığından, takibe sonradan taraf eklenemeyeceği gözetilerek davacı tarafından davalılar aleyhine usulüne uygun şekilde başlatılmış bir icra takibi bulunmadığı ve itirazın iptali davası için bu husus bir dava şartı olduğundan davanın reddi gerektiği- Alacaklı vekilinin "UYAP üzerinden icra müdürlüğüne gönderdikleri XML formatındaki elektronik takip talebinde, takibin tüm borçlularının isimlerinin yer aldığını, takibin başlatıldığı dönemde icra takibine kefil olarak eklenen borçluların taraf sıfatları kefil olarak göründüğünden UYAP'a kayıt sırasında borçlu olarak görünmediğini, kefil sıfatı taşıyan kişilerin UYAP'a kaydında sorun yaşandığını, bunu fark etmeleri üzerine XML formatındaki elektronik takipte borçlu olarak görünen kişilerin UYAP'a borçlu olarak eklenmesi takip tarihindeki talepleri ile talepte bulunulduğunu ve borçlulara ödeme emri gönderildiğine.." ilişkin itirazlarının yerinde görülmediği-
tahkime başvurulmadan önce usulüne uygun yapılmış başvuru bulunmasının tamamlanabilir dava şartı olduğu- Davanın esasına girilmesine engel olacak nitelikteki dava şartı eksiğinin giderilmesinin her zaman mümkün olduğu durumlarda, eksikliğin giderilmesi için kesin süre verilmesi gerektiği-
Davada haklı çıkmış olan tarafın da hukuki menfaati bulunmak kaydıyla hükmü temyiz etmesinin mümkün olduğu- İlk hükmü temyiz eden ancak tüm temyiz itirazları reddedilen ve ayrıca direnme kararı verilmesini talep eden davalı vekilinin temyizinin direnme konusu uyuşmazlığa yönelik olmayıp bozma kapsamı dışında kalan hususlara ilişkin olduğu da dikkate alındığında direnme kararını temyiz etmekte hukuki yararının bulunmadığı-
5434 sayılı Kanun kapsamında geçen hizmetler gözetilerek anılan Kanun hükümleri uyarınca bağlanan emekli aylığının yersiz olduğundan bahisle istirdadı istemli yapılan icra takibine itiraz istemli uyuşmazlığın çözümünde; 506 sayılı Kanun veya 5510 sayılı Kanun’un uygulama yeri bulunmadığı, bu durumda 5510 sayılı Kanun'un 101. madde hükümlerine göre sınırlı yetki ile donatılmış İş Mahkemesi'nin görevli olmadığı; uyuşmazlığın çözümünde genel mahkemelerin görevli olduğu- 2577 sayılı Kanunu’nun 2. maddesine göre kimler aleyhine idari yargıda dava açılabileceği açıklanmış olup, gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişileri hakkında idari yargı yerinde dava açılamayacağı-
İcra takip dosyasında, şikayetçi hakkında hali hazırda düzenlenmiş iki ayrı takip talebi bulunmakta olup, Bölge Adliye Mahkemesinin ilk takip talebindeki eksikliklerin yeni takip talebi ile giderildiğinden bahisle şikayete konu ilk takip talebinin hükmü kalmadığı gerekçesinin aksine, şikayete konu ilk takibin iptal edilmediği sürece ayakta ve geçerli olduğu, dolayısıyla şikayetçinin takibe dayanak bonoda isim ve imzası bulunmadığı halde şahsen borçlu sıfatı ile gösterildiği takip talebinin iptalini istemekte hukuki yararının bulunduğu, o halde Bölge Adliye Mahkemesince, şikayete konu takip talebi hakkında inceleme yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle şikayetin hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Mahkemece, ................. tarihli tensip zaptının 11. bendinde nispi harç ile ilgili olarak bir sonraki duruşma gününe kadar yasaya uygun şekilde süre verildiği ve harcın yatırılmaması halinde “dosyanın işlemden kaldırılacağı ve devamında davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine” yönelik usulüne uygun ihtar yapıldığı ve verilen süre içerisinde harcın yatırılmadığı görüldüğünden, mahkemece, nispi harcın yatırılmaması nedeniyle “dosyanın işlemden kaldırılmasına” karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde, teminatın yatırılmadığından bahisle “şikayetin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine” hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
Takipte ve ödeme emrinde borcun sebebi olarak " genel kredi sözleşmesi ve ihtarnameler"in gösterildiği ve bu belgelerin takip talebi ekinde icra müdürlüğüne tevdi edildiği, borçlulara tebliğ edilen ödeme emri tebliğ zarfı üzerinde ise, “ bu zarf örnek 7 ödeme emri ihtiva eder” ibaresinin yazılı olduğu, borcun sebebi olarak gösterilen dayanak belgelerin, ödeme emri ile birlikte borçlulara tebliğ edilmediği anlaşıldığından, Dairemizin yerleşik içtihatlarına göre ödeme emrinin iptaline karar verilmesi gerekip, icra müdürlüğünce yeni ödeme emri hazırlanarak borçluya tebliğ edileceği ve bu yeni ödeme emrinin yeniden itiraz / şikayet hakkı vereceği, hal böyle olunca; her ne kadar İlk Derece Mahkemesinin ödeme emrinin iptaline yönelik kararı yerinde ise de, mükerrerlik şikayetinin esasının incelenmesi hatalı olduğundan, Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulmak suretiyle, borçluların İİK’nın 58 ve 61. maddelerine dayalı şikayetlerinin kabulü ile ödeme emrinin iptaline, ödeme emrinin iptali sebebiyle sair şikayet nedenlerinin incelenmesine yer olmadığına şeklinde karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde öncelikle mükerrerlik iddiası incelenerek takibin iptali yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-