7. HD. 19.12.2024 T. E: 856, K: 5842
7. HD. 12.12.2024 T. E: 851, K: 5651
7. HD. 03.12.2024 T. E: 51, K: 5407
7. HD. 28.11.2024 T. E: 4342, K: 5372
7. HD. 20.11.2024 T. E: 181, K: 5093
Dilekçenin ilk verildiği yerdeki havale tarihinin dava tarihi olarak esas alınması gerektiği- Aleniyet ilkesi uyarınca, mirasın reddi beyanının tespiti ile özel kütüğe tesciline karar verilmediği sürece mirasın reddine ilişkin beyanın aleniyet kazanamayacağı- Alacaklı için mirasın reddedildiğinin bilinebilme imkanı ancak tüzüğe bu hususların yazılması ile mümkün olduğu- Hak düşürücü sürenin, mirasın reddinin özel kütüğe kaydedilmesi tarihinden itibaren başlayacağı gözetilmeksizin, mirasın reddi davasının açıldığı tarih esas alınarak, hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olmasının doğru görülmediği-
Mirasçının alacaklısı tarafından açılabilecek mirası reddin iptali davasının da aynen tasarrufun iptali davasında olduğu gibi “borçlu mirasçının malvarlığını yeniden tesisi” amacını taşıyacağı- Mirası reddin iptali davası ile tasarrufun iptali davası arasındaki farkın, her iki dava sonucunda elde edilecek hükmün niteliği noktasında olduğu- Mirası reddin iptali davasında “mirasın reddinden faydalanan” kişilerin, iptali talep eden alacaklı tarafından yürütülecek takip işlemlerine katlanması gerekmeyeceği ve davalı bakımından yaptırımının resmî tasfiye olduğu- Tasarrufun iptali davasında ise işlem lehtarı üçüncü kişi veya kişilerin yükümlülüğünün cebri icra işleminden ibaret olduğu- “Mirasın reddinin iptali” istemiyle açılan davanın, “tasarrufun iptali” davası olarak ıslah edilebileceği-
Davacı, mirasbırakandan alacaklı olduğunu, mirasçı davalının mirasbırakanın ölümünden sonra terekedeki malvarlığını kendi adına intikal ettirdiğini ve taşınmazları üçüncü kişilere sattığını, bu suretle tereke malını benimsediğini ileri sürerek, mirasçı tarafından “hasımlı” olarak açılan dava sonucunda alınan “mirasın hükmen reddine ilişkin kararın iptalini talep ettiğine göre; isteğin, Türk Medeni Kanununun 617. maddesinde yer alan “reddin iptali” değil, terekenin borca batık olduğunun tespitine ilişkin kesinleşmiş kararın yargılamanın iadesi yoluyla kaldırılması niteliğinde olduğu- Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 378. maddesi uyarınca, kararı veren mahkemenin, yargılamanın iadesi davasında görevli olduğu, o halde, görev kamu düzeni ile ilgili dava şartı olduğundan (HMK m. 114/c) iddia ve savunma olarak ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemece resen göz önünde bulundurulması (HMK m. 115/1) gerektiğinden bölge adliye mahkemesince HMK'nın 353 (1)-3 maddesi gereğince karar verilmesi gerekirken esasa yönelik istinaf itirazlarının incelenerek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davacı tarafından borçlu mirasçı hakkında “aciz vesikası” alınmamış olduğuna göre, mahkemece, davalının şahsi malvarlığının ret tarihindeki değeri tespit edilip, bu malvarlığının borcunu karşılamaya yeterli olup olmadığının usulünce araştırılıp saptanması; yeterli olması halinde veya yeterli olmamasına karşın davalının yeterli güvence göstermesi halinde talebin reddine karar verilmesi gerekeceği- Mirasçının, mirası reddetmesinin nedenini, alacaklılarına zarar verme amacıyla mirası reddedip etmediğini tespit edebilmek için terekenin aktif ve pasifinin mirasbırakanın ölüm tarihi itibari ile belirlenmesi gerekeceği-
Mirası reddin iptalinin, bir tespit davası niteliğinde olup maktu karar harcına tabi olduğu-