İşçilik alacakları bakımından, dava konusu edilen alacağın belirli olup olmadığı ile ilgili olarak davanın açıldığı tarihte alacağın miktarının yahut değerinin tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin davacıdan beklenememesi kriteri ile açıkça karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktar ve değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olması kriterini birlikte değerlendirilmesi gerektiği- İşçilik alacaklarının belirsiz alacak olup olmadığı ve buna bağlı olarak belirsiz alacak davası açılıp açılamayacağının her somut olayın özelliğine göre kendi özelinde değerlendirilmesi gerektiği- Davacı vekili, "davalı işyerinde uluslararası tır şoförü olarak çalışan müvekkilinin, ayda ortalama bir kez komple, iki kez de dorse seferi ücreti olmak üzere aylık ücretinin asgari ücret+1.100 Euro olarak ödendiğini" belirterek "davacı işçinin ayda kaç kez yurt dışı seferi yaptığı, bu seferlerin niteliği ile her sefer başına alınan ücret belirtilmek suretiyle kıdem tazminatı ile yıllık izin ve ödenmeyen ücret alacaklarının tahsilini" talep etmiş olup dava dilekçesindeki açıklamalar dikkate alındığında "hizmet süresinin davacı tarafça kesin olarak bilindiği", bu hususta bir "belirsizliğin bulunmadığı", ayrıca davacının aylık ücretinin tespiti için gerekli olan sefer sayısı da belli olduğu, davacının kıdem tazminatı yönünden giydirilmiş ücretin kıdem tazminatı tavanını aşması nedeniyle ancak tavan miktar üzerinden hesaplanması gerektiği görüldüğünden, kıdem tazminatı, yıllık izin alacakları bakımından bir belirsizlikten söz edilemeyeceği- Davacı hizmet süresini ve ücret miktarını bildiğine göre alacağın tam ve kesin olarak hesaplanmasının kendisinden beklenemeyeceğinden söz edilemeyeceği- "Davacının dava açmakta hukuki yararının bulunduğu ancak davanın belirsiz alacak davası olup olmadığı yönünde nitelemenin hâkime ait olacağı; davalı işverenin sefer başı alınan harcırahın ücrete eklenemeyeceği savunmasında bulunduğu ve resmî kayıtlarda davacının gerçek ücretinin gösterilmediğini, bu nedenle alacakların belirsiz olduğu, hukuki yararın ise tamamlanabilir bir dava şartı olduğu; taraflarca ileri sürülmeyen bir hususun re'sen tek başına bozma nedeni yapılmasının mümkün olmadığı, ancak başka bozma nedenleri ile varsa bunun da bozma nedeni yapılabileceği" şeklindeki görüşlerin HGK. çoğunluğunca benimsenmediği-

Taraflar arasındaki “işçilik alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İzmir 9. İş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 04.04.2013 gün ve 2012/110 E., 2013/174 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından temyizi üzerine Yargıta ...