Bozma ilamına uyulmamasına, eski kararda direnilmesine” denilmekle yetinilmiş, dosya kapsamı dikkate alınarak taraflara yüklenen borç ve tanınan hakkın sıra numarası altında belirtildiği açık, infazda şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde, usulün aradığı niteliklere haiz kısa karar kurulmadığı-
Borçlu Belediye'nin ............. Defterdarlığındaki payları üzerine haciz konulmuş olup, 4706 sayılı Kanun'un 5. maddesine istinaden Hazine taşınmazlarının satışından elde edilen paralardan bu Kanuna istinaden belediyeye ayrılan payların haczinin mümkün olmadığı- Şikayetçi borçlunun, icra mahkemesine başvurusunda, icra vekalet ücreti ve tahsil harcının maktu alınmasına yönelik talebin müdürlük kararı ile reddedildiğini ileri sürerek şikayet dilekçesinin sonuç kısmında müdürlük işleminin iptali ile icra vekalet ücreti ve tahsil harcının maktu olarak hesaplanmasına karar verilmesini talep ettiğinin, mahkemece anılan şikayet hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmediğinin anlaşıldığı, o halde, mahkemece, anılan şikayet sebebi hakkında daha önce olumlu veya olumsuz bir hüküm tesis edilmemesi sebebiyle önceki bozma ilâmı kapsamında yazılı şekilde karar verilmesi alacaklı lehine usuli kazanılmış hak oluşturmayacağından, HMK'nın 297/2 maddesi uyarınca borçlunun bu şikayeti hakkında bir karar verilmemesinin isabetsiz olduğu- Alacaklılardan ............'ın ........... tarihinde vefat ettiği anlaşılmış olup, buna rağmen mirasçılarından ......... ve ................ yargılamaya dahil edilmeksizin şikayetin incelenerek sonuçlandırılmasının doğru olmadığı-
Tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat istemli davaya konu taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde kalması, davacının öncesinde aynı nedenlere dayalı olarak açtığı tapu iptali ve tescil talepli davanın reddedilerek kararın temyiz incelemesinden geçerek kesinleşmesi nedeniyle davacı adına tescilinin mümkün olmaması dikkate alındığında, davacının ödemiş olduğu bedelin iadesini istemekte haklı olduğu-  Tapu tahsis belgesi, zilyetliği gösteren belge niteliğinde olduğundan davacı tarafından ödenen bedelin güncel değerine hükmedilmesi gerektiği- Dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan bina yönünden TMK 723 uyarınca ödenecek olan tazminat miktarının ise malzeme malikinin iyiniyetli olup olmamasına göre değişeceği- Mahkemece 2981 s. K. uyarınca, davacı adına düzenlenen tahsis belgesinin iptali nedeniyle davacının ödediği bedelin güncellenmiş değerine hükmedilmesi, taşınmaz üzerinde bulunan yapı yönünden ise davacının gecekonduyu yaptığı tarihte iyiniyetli olduğundan söz edilemeyeceğinden, TMK 723 dikkate alınmak suretiyle yapının asgari levazım bedeli belirlenerek bu bedelin davalıdan tahsiline karar verilmesi gerektiği- "Arsa tahsis sözleşmelerinin geçerliliği için Kanun’da şekil şartının öngörülmediği, davalının gecekondu sahiplerine arsa tahsis edileceği yönünde güven aşılamak suretiyle arsa karşılığında para aldığı ancak edimini yerine getirmediği, ifanın davalının kusuru ile imkânsız hâle geldiği, bu durumda tazminat miktarı belirlenirken davacının gerçek zararının esas alınacağı" ve "tahsis kararının iptal edilmesiyle davacının ödediği bedelin güncellenmiş değerine, taşınmaz üzerindeki yapı yönünden ise dava tarihi itibariyle rayiç değerine hükmedilmesi gerektiği" şeklindeki görüşlerin HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
İlk Derece Mahkemesince, davada birden fazla davalı olup, vekalet ücretinin ise "Bir kısım davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen 72.221,81 TL üzerinden takdir edilen 11.555,49 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekil ile temsil ettiren davalılara verilmesine,..." şeklinde, isim belirtilmeden hüküm kurulmasının HMK'nın 297/2. maddesine aykırı olup, infazda tereddüde yol açacağının düşünülmemesi bozma sebebi ise de, bu yanlışlığın düzeltilmesinin yeniden yargılamayı gerektirmediği-
Anayasa Mahkemesi kanun yolu süresinin hatalı gösterildiği durumlarda; temyiz istemini süre yönünden reddeden uygulamanın öngörülebilirlik sınırları içinde olduğunun kabul edilemeyeceğini, mahkeme kararında gösterilen süre içinde temyiz yoluna başvurulduğu dikkate alınmadan temyiz talebini süre yönünden reddeden kararın mahkemeye erişim hakkının özünü zedelediğini ve Anayasanın 36 ncı maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamında mahkemeye erişim hakkının ihlâl edildiğini kabul etmek gerektiği- Hâkimin uyuşmazlıkta uygulanacak kanun hükmünü tespit ederek resen uygulama ve bu çerçevede kanun yolu süresini de taraflara doğru gösterme yükümlülüğünün kamu düzenine ilişkin olduğu- Mahkemece hatalı şekilde kanun yolu süresinin yanlış gösterilmesi nedeniyle kanunda belirtilen süre içerisinde kanun yollarına başvurma hakkının kullanılamaması lehine olan taraf için usule ilişkin kazanılmış bir hakkın doğduğunun kabul edilemeyeceği, zira usule ait kazanılmış hak esasının bir istisnası olarak kamu düzeni ile ilgili konularda da usuli kazanılmış haktan söz edilemeyeceği-
Birleştirilen dava ile asıl davanın birbirinden bağımsız olduğu, bağımsızlığını koruyan her bir dava hakkında ayrı ayrı hüküm kurulması gerektiği- Asıl ve birleştirilen davaların bağımsızlıklarını korudukları gözetilerek her bir dava hakkında HMK'nın 297 nci maddesine uygun bir hüküm kurulması gerektiği-
Uyuşmazlık; somut olayda, uyuşmazlığa uygulanacak Illionis Business Act isimli Kanun’un 7.10 uncu maddesi uyarınca taraflar arasında imzalanan ..Şirketinin 1/3 hissesinin davalıdan davacıya devrini öngören 28.11.2006 tarihli sözleşmenin geçersiz olduğunu taraflarca da kabul edildiği eldeki davada, hisselerin tekrar davacı tarafından davalıya devrini öngören 13.10.2007 tarihli ikinci sözleşmenin de geçersiz olduğunun kabul edilip edilemeyeceği, geçersiz kabul edilmesi durumunda geçersiz ilk sözleşmeden dolayı davacının sözleşmede yer alan 666.000USD şirket borçlarından, davalının da davacıya geçersiz ikinci sözleşmeden kaynaklanan 106.000USD borçtan sorumlu tutulup tutulamayacakları, buradan varılacak sonuca göre mahkemece geçersiz ilk sözleşme ilişkisi çerçevesinde dosyadaki ödeme belgelerine göre davacının davalıya ödediği meblağ tespit edilerek ve davalının da bu uğurda ödeme savunması üzerinde durularak henüz istirdadı gerçekleşmeyen miktara hükmedilmesinin gerekip gerekmediği-
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda ........... tarihli karar ile aynen; "Davacının iş bu ........... esas sayılı dosyası ile açtığı davası ile birleştirilen dava dosyası ................ esas sayılı dosyadaki davasının reddine, Davacının ihale konusu bedelin %10'u oranında para cezasına mahkumiyetine” karar verildiğinin görüldüğü, ihalenin feshi şikayetinde asıl ve birleşen dosyalarda şikayetin reddine karar verilmiş olmakla asıl dosya bakımından ve birleşen dosya bakımından taleplerin tek tek değerlendirilmediği ve hükmolunan para cezasının hangi ihale için olduğu açık bir şekilde anlaşılmadığından, ilk derece mahkemesinin hükmünün, bu açılardan HMK’nın 297/2. Maddesinde belirtildiği üzere açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak nitelikte olmayıp, infazda tereddüde yol açacağı anlaşıldığından, kamu düzeni yönünden yapılan incelemede mahkeme kararının bozulması gerekeceği-
Dava, ihraç kararının iptali istemine ilişkindir...
Sıra cetveline ilişkin şikayet üzerine, icra mahkemesince sıra cetvelinin iptaline karar verilmekle yetinilmesi gerektiği, yeniden sıra cetveli düzenlenerek karar verilmesinin hatalı olduğu- Şikayetçi, şikâyet dilekçesinde yalnızca yapılan sıra cetvelinde "garameye dâhil edilmeyi" istediği hâlde, talep aşılarak, şikâyet olunan garameden çıkarılarak karar verilmesinin doğru olmadığı- İcra mahkemesince, sıra cetvelinin hangi ilkelere göre düzenleneceği, alacaklıların ne miktar için hangi sıralarda yer alması gerektiği belirlenirken, şikâyetçinin "garameden pay almış olanların garameye girmemesi gerektiğine" dair iddiasının bulunmadığının dikkate alınması, ayrıca şikâyet olunanlar garame dışı bırakacak şekilde verilen kararın, bu şikâyet olunanlar tarafından temyiz edilmemesi nedeniyle diğer alacaklılar lehine usuli kazanılmış hak doğduğunun gözetilmesi, mahkemece verilecek kararın gerekçesinde, düzenlenecek yeni sıra cetvelinde bu ilkelere de yer verilmesi, iptal nedenleri hükmün sonuç kısmında ayrıca belirtilmeden sıra cetvelinin sadece iptaline karar verilmesi gerektiği-