HMK’nın 94. maddesi ile HUMK’nın 163. maddesi uyarınca mahkemece kesin süreye ilişkin ara kararda; yapılması gereken işlerin neler olduğunun ve her bir iş için ne miktar ücret yatırılacağının hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde açıklanması, özellikle tanınan sürenin yeterli ve elverişli olması, kesin süreye uymamanın doğuracağı hukukî sonucun açık olarak anlatılması ve anlatılanların tutanağa geçirilmesi, bunlara uyulmaması durumunda mevcut delillere göre karar verilip, gerektiğinde ret kararı verilebileceğinin açıkça bildirilmesi suretiyle ilgili tarafın uyarılması gerektiğinin her türlü duraksamadan uzak olduğu- Mahkemenin 29.05.2013 tarihli duruşmasında verilen ara karar incelendiğinde; bilirkişi incelemesinin belirli bir şekilde hangi konuda yapılacağı anlaşılamadığı gibi tayin edilecek bilirkişilerin ve heyetin kaç kişiden teşekkül edeceği, hangi uzmanlık alanına sahip kişilerden oluşacağı ve her bir bilirkişiye ödenecek ücretin ne kadar olduğunun ayrı ayrı belirtilmediği- Zira çözümü; uzmanlığı, özel veya teknik bilgiyi gerektiren sorun açıkça belirtilmeden ve inceleme yaptırılacak konunun kapsamı ile sınırları açıkça gösterilmeden bilirkişinin görevlendirilemeyeceği- Ayrıca ara kararda verilen süreye uyulmaması durumunda davacı tarafın bu istekten vazgeçmiş sayılacağının ihtar edilmesine karşın, mahkemece diğer deliller incelenmeden ispat edilemeyen davanın reddine karar verildiği- Dolayısıyla mahkemenin bilirkişi ücretinin süresi içerisinde yatırılmaması durumunda uygulanacak olan yaptırıma ilişkin ihtarının dahi isabetsiz olduğu- Eş söyleyişle, davacıya verilen kesin sürenin HMK’nın 94. maddesi ile yargısal uygulamada öngörülen şartları taşımadığından hukukî bir sonuç doğurmayacağı- O hâlde, Mahkemece yukarıda açıklandığı şekilde HMK’nın 94. maddesinde belirtildiği gibi usulüne uygun olarak bilirkişi incelemesi amacıyla ara karar kurulup, müteakip işlemler de tamamlanmak suretiyle varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, usulüne uygun olmayan kesin süreye sonuç bağlamak suretiyle davanın ispatlanamadığından bahisle reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Davacıya verilen kesin sürenin HMK’nın 94. maddesi ile yargısal uygulamada öngörülen şartları taşımadığından hukukî bir sonuç doğurmayacağı, o hâlde, mahkemece HMK’nın 94. maddesinde belirtildiği gibi usulüne uygun olarak bilirkişi incelemesi amacıyla ara karar kurulup, müteakip işlemler de tamamlanmak suretiyle varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, usulüne uygun olmayan kesin süreye sonuç bağlamak suretiyle davanın ispatlanamadığından bahisle reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Somut olayda davacı, nüfus kayıtlarından anlaşıldığı üzere mirasbırakan ...’in ölü kızı ...’in ölü oğlu ...’in kızı olup, mirasbırakan ile soybağı ilişkisini ve miras hakkını kanıtlamıştır; miras bırakanın diğer mirasçılarını ve miras paylarını belirlemek hakimin görevidir. Mahkemenin kendi görevine giren bir konuda davacı vekiline kesin süre vererek, sonuçlarını da açıkça hatırlatmadan kesin süre gereklerinin yerine getirilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar vermiş olmasının doğru görülmediği-
Tahkikatın HMK'nın 143 vd. maddelerinde düzenlenen usul hükümlerine göre yapılmaması, anılan Kanunun 184 ve 186. maddelerinin açık ve emredici hükümlerine rağmen davalıların savunma hakkını sınırlar mahiyette, tahkikatın tümü hakkında taraflara açıklama yapma hakkı tanınmaksızın ve sözlü yargılamaya geçildiği, davalılara usulüne uygun şekilde bildirilmeden karar verilmesinin doğru bulunmadığı- Mahkemece, davacılar vekiline 10/05/2012 tarihinde gelecek tapu kayıt maliklerinden davaya dahil edilmeyenler varsa tespit edilerek davaya dahil edilmesi, ölü olan varsa veraset ilamlarının temin edilerek mirasçılarının davaya dahil edilmesi, davalıların tam isim ve adreslerini bildirmesi için kesin süre verilmiş ise de, taraf teşkili kamu düzeniyle ilgili olup mahkemece re'sen gözetilmesi gerektiğinden; güncel tapu kayıtları getirtilerek davaya paydaş sıfatıyla dahil edilmesi gereken kişiler ve ölü olan kişilerin belirlenip bu kişilerin mirasçılık belgelerinin çıkartılması ve davaya dahil edilmesi için davacılar vekiline yetki ve süre verilmesi gerekirken, yazılı şekilde genel bir ifade ile süre verilmesinin doğru görülmediği-
Celsede davacı vekiline gider avansı yatırılması için süre verildiği anlaşılmakta ise de; mahkemece verilen sürenin kesin olduğunun açık bir şekilde belirtilmediği, davacı tarafından yatırılacak tüm keşif giderleri kalem kalem açıklanarak belirli hale getirilmediğinden, usul ve yasaya uygun olarak verilmemiş bir kesin mehil sonucunda davanın reddine karar verilmesinin doğru görülmedği-
Keşif ve bilirkişi için ücretinin istenen avans delil ikamesi avansı niteliğinde olduğu, süresinde yatırılmaması halinde delile dayanan tarafın o delilden vazgeçmiş sayılacağı- Kesin süreye ilişkin ara kararın her türlü yanlış anlaşılmayı önleyecek biçimde açık ve eksiksiz yazılması, yapılacak işler teker teker belirtilmesi gerektiği-  Mahkemece, "Keşif ve bilirkişi ücretini yatırmak üzere iki haftalık süre verildiği, yatırmadığı takdirde keşif deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağının ihtar edildiği, belirlenen süre içerisinde gerekli avans ve giderler yatırılmadığı" gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verilmesinin hatalı olduğu- Mahkemece, hesap edilecek bilirkişi ve keşif giderleri "tek tek belirlenmek suretiyle" ara karar oluşturulması, bu ara karar doğrultusunda keşif giderlerinin yatırılması için "kesin süre" verilmesi, belirlenen kesin sürenin sonuçları hakkında tarafların uyarılması, kesin sürenin gereğinin yerine getirilmemesi halinde ise, (delilden vazgeçmiş sayılmaya ilişkin) HMK. 324 gereğince işlem yapılması gerektiği-
Hakem heyetince Dairemizce gerekçeli karar ile bilirkişi raporu ve gerekçeli karar arasındaki çelişkinin giderilmesi için üçlü makine mühendisinden alınacak rapora göre hüküm kurulması için gerektiğini belirten bozma ilamı üzerine itiraz hakem heyetince mail yoluyla verilen ara kararı üzerine davacıya bilirkişi ücreti yatırması için verilen üç gün sürenin yasada aranan koşullara uygun olmadığı-
Davacı vekilince ara karar gereğinin yerine getirilmemesi nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmişse de, yeterli açıkta olmayan ve usulüne uygun ihtar içermeyen ara kararlar gereğince davanın reddinin hatalı olduğu-
Sulh hukuk mahkemesi kararlarına karşı temyiz süresi "8 gün" olduğu halde, hüküm sonucunda hatalı şekilde kararın "2 hafta" içinde temyiz edilebileceğinin belirtilmesi durumunda, hükmün iki hafta içinde temyiz edilebileceği-
İcra müdürü tarafından kendisine istihkak davası açması için 7 gün süre tanınan alacaklının, bu 7 günlük hak düşürücü süre içinde İİK'nun 99. maddesine göre icra mahkemesinde istihkak davası açması gerekeceği- Yasal 7 günlük sürede istihkak davası açılmaması halinde, üçüncü kişinin istihkak iddiasının kabul etmiş sayılacağı ve alacaklı tarafından konunmuş hacizlerin kalkacağı- Alacaklı tarafından şikâyet yoluna başvurulmuş olmasının, istihkak davası açma süresini etkilemeyeceği, yani bu süreyi durdurmayacağı-