Trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemi- Ara kararında davanın reddedileceği hususunun ihtar edilmemesine karşın red kararı verilmesi isabetli olmadığı gibi, yapılması istenen işler için verilen süre HMK'un 90. maddesine uygun olmadığından, davacıyı bağlayıcı özelliği olmadığı- Mahkemece, kazayla ilgili dosyaya getirtilen hastane kayıtları ve ekleri Adli Tıp Kurumuna gönderilmek suretiyle konusunda uzman bilirkişilerden kaza tarihi gözetilerek geçici ve/veya sürekli işgöremezliğin bulunup bulunmadığına dair rapor alınması, muayene için davacının sevkinin istenilmesi halinde sevkedilmesi, davacı vekiline davacının muayeneye müracaatı için yeterli ve makul kesin süre verilerek, kesin süreye uyulmamasının sonuçları da açıkça ihtar edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Haksız ihtiyati tedbir nedeniyle uğranıldığı iddia edilen zararların tazmini talebine ilişkin davada, davacı tarafa verilen süre için "kesin" ibaresi kullanılmış ise de, söz konusu ara kararlarda verilen sürenin kesin olduğu belirtilmemiş, bu süre içinde masraf yatırılmaması halinde ne gibi sonuçlar doğacağı da usulünce açıklanıp ihtar edilmemiş ayrıca yatırılacak masrafın ne miktarda olduğu ve kalem kalem hangi işlemler için alınması gerektiği de ayrı ayrı gösterilmemiş olup HMK'nın 94. maddesindeki unsurların yerine getirildiğinden bahsedilemeyeceğinden verilen süre içinde öngörülen masrafın yatırılmadığından bahisle davanın açılamamış sayılmasına karar verilmesinin doğru olmadığı-
Mahkemece 5. celsede 2 ve 3 no'lu ara kararların yerine getirilmesi için davacı tarafa iki hafta süre verildiği, 6 celsede harcın yatırılmadığı gerekçesiyle dosyanın işlemden kaldırılmasına, daha sonra da HMK’nin 150. maddesi gereğince yasal üç aylık sürede yenilenmediği anlaşıldığından davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, mahkemece, 5. celsede sürenin kesin olduğu hususunda bir ihtarda bulunulmamasının hatalı olduğu-
Mahkemece, kazayla ilgili dosyaya getirtilen hastane kayıtları ve ekleri Adli Tıp Kurumuna gönderilmek suretiyle konusunda uzman bilirkişilerden kaza tarihi gözetilerek geçici ve/veya sürekli işgöremezliğin bulunup bulunmadığına dair rapor alınması, muayene için davacının sevkinin istenilmesi halinde sevkedilmesi bu halde, davacı vekiline davacının muayeneye müracaatı için yeterli ve makul kesin süre verilerek, kesin süreye uyulmamasının sonuçları da açıkça ihtar edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
HMK mad. 90/1 uyarınca kanunda belirtilen istisnai durumlar dışında kanundaki süreleri hakimin artırıp düşüremeyeceği- İlk derece mahkemesinin karar tarihinde yürürlükte olan 5521 s. İş Mahkemeleri K. mad. 8/3 uyarınca, temyiz süresinin Bölge Adliye Mahkemesi gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 8 gün olduğu- İstinaf dairesince yanılgılı olarak sekiz gün yerine iki haftalık kanun yolu süresi verilmesi halinde de, 8 günlük temyiz süresinin geçerli olacağı-
Hakkın zayi olması gibi ağır bir müeyyideye bağlanan kesin sürenin, hukuki sonuç doğurabilmesi için, yapılması gereken işlemlerin ve ne kadarlık sürede yapılacağının açık ve tam olarak belirtilmesi gerektiği gibi, bunların yapılmamasının doğuracağı sonuçların da açıklanması ve tarafların uyarılması gerekeceği-
Kesin süreyi düzenleyen 6100 sayılı HMK'nun 94/3. maddesinde; kesin süre içinde yapılması gereken işlemi, süresinde yapmayan tarafın, o işlemi yapma hakkının ortadan kalkacağı hususunun düzenlendiği, o halde, mahkemece, borçlu vekilinin süresi içinde bildirdiği bankaların faiz oranları esas alınarak düzenlenen 20.05.2015 tarihli ek rapora göre karar verilmesi gerekirken, kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesine yasal olanak bulunmadığı halde, alacaklı vekilinin kesin süreden sonra bildirdiği bankaların faiz oranları esas alınarak düzenlenen bilirkişi raporuna göre hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Sürenin kesin olduğuna karar verilmiş ise, tanınan süre içerisinde yapılması istenilen işlerin ne olduğu hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde açıklanıp kesin süreye uyulmamasının doğuracağı sonucun açık olarak anlatılması, uyulmaması durumunda yemin delilinden vazgeçmiş sayılacağının açıkça bildirilmek suretiyle ilgili tarafın uyarılması ve bildirim ve uyarıların tutanağa geçirilmesi gerektiğinden, olayda geçerli bir kesin süre bildirimi yapılmadığı-
Ticaret mahkemelerinin iflas hukukuna ilişkin kararlarına karşı istinaf başvuru süresinin; gerekçeli kararın tebliğinden itibaren on günlük kesin süreye tabi olduğu; sürenin aşılması halinde başvurunun usulden red edileceği- Somut olayda, ilk derece mahkemesinin kararında süre iki hafta olarak belirtilse de HMK.m.94 gereği kanun tarafından belirlenen on günlük kesin sürenin, artmayacağı veya eksilmeyeceği-
İş sözleşmesinin tarafları arasında ücret miktarı konusunda çıkabilecek ihtilaflarda gerçek ücretin her türlü delille ispatının mümkün olduğu- Ücretin mevcut delillerle şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi mümkün bulunmadığı durumlarda, yapılan iş, hizmet süresi ve diğer belirleyici özellikler belirtilmek suretiyle ilgili meslek örgütlerinden sorulmak suretiyle de ücretin belirlenebileceği- İster kanun, ister hâkim tarafından tayin edilmiş olsun, kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesi olanaklı olmadığı- Emsal ücret araştırması yapılması bakımından oluşturulan ve kesin süre ihtiva eden ara kararlarının, ödenmesi gereken müzekkere masrafı miktarının açıkça ara kararda yer almaması nedeni ile usulüne uygun olmadığı- İşçilik alacağına ilişkin davada, mahkemece emsal ücret araştırması için usuli işlemlerin ikmali ile dosya içindeki deliller ile birlikte değerlendirme yapılarak karar verilmesi gerektiği- "Tarafların davacı işçiye ödenecek ücretin miktarı konusunda sözlü olarak anlaştıkları, ücret belgesinin davacı işçiye bankadan kredi çekmesi için verildiği, davacının aldığı ücret miktarına ilişkin tanık beyanı bulunmadığı ve bu durumda emsal ücret araştırması yapılmasının gerekmediği"ne ilişkin görüşün HGK. tarafından kabul edilmediği-