Şikayete konu takibin, 19.06.2021 Tarihli ve 31516 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 7327 Sayılı İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik yapılmasına dair Kanunun 21.Maddesi ile 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanunu'na eklenen Geçici 16.Maddesi'nin yürürlük tarihi olan 19.06.2021 tarihinden önce olmakla, anılan madde doğrultusunda takibin durdurulmasına karar verildiği- Anayasa Mahkemesi’nin 30.06.2022 tarih ve 2021/127 E.-2022/85 K. sayılı kararı ile; 7327 Sayılı İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik yapılmasına dair Kanunun 21.Maddesi ile 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanunu'na eklenen Geçici 16.Maddesinin iptaline karar verdiği- Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için, bir davada ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerektiği- Görev, hak düşürücü süre, kesin hüküm itirazı, harç ve maddi hataya dayanan bozma kararlarına uyulmasında olduğu gibi kamu düzeni ile ilgili konularda da usuli kazanılmış haktan söz edilemeyeceği-
Davacı vekili hem bozma öncesi verdiği beyan dilekçesinde hem bozma sonrası alınan bilirkişi raporu sonrası verdiği dilekçesinde fazla çalışma alacağı yönünden toplam taleplerinin bilirkişi tarafından tespit edilen ve fazla çalışma alacağından mahsubu gereken miktarın üzerinden değerlendirilmesi gerektiği- Bozma kararından önceki yargılama sonucunda fazla çalışma alacağından %20 oranında indirim yapıldığı, bozma ilâmında ise indirim oranı bozma sebebi yapılmadığı gibi, Mahkemece indirim oranının yeniden belirlenmesini gerektirecek nitelikte bir bozma sebebine de yer verilmediği gibi, bozma sonrası yargılamada Mahkemece usuli kazanılmış hak ilkesi dikkate alınmadan hüküm altına alınan fazla çalışma alacağından indirim yapılmasının hatalı olacağı- Bozma sonrası hükümde nasıl ve ne şekilde tespit edildiği dosya kapsamından anlaşılamayan bir vekâlet ücretine hükmedilemeyeceği-
İtiraz Hakem Heyetince verilen ara karar ile başvuranın 5 günlük kesin süre içinde ........... TL bilirkişi ücreti yatırması, ücretin yatırıldığına dair dekontun naip hakeme gönderilmesi, sistem hata vermediği takdirde taraflara tebligatın yapılmış sayılmasına, verilen süre içinde ücretin yatırılmaması halinde mevcut delillere göre karar verileceği hususunun davacı tarafa ihtar edildiği yönünde karar verildiği, ancak söz konusu ihtarın davacıya ihtar edilip edilmediği dosya kapsamından anlaşılamamakla birlikte yapılan ihtarın da usulüne uygun olmadığının anlaşıldığı, İtiraz Hakem Heyeti tarafından başvurana gerekli bilirkişi ücretini yatırması için usulüne uygun ihtarda bulunularak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken itirazın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davalı şirket tarafından yapılan viyadük ve yol çalışması sırasında, dinamitleme ve çakıl üretme makinelerinin çıkardığı tozların, rüzgarın da etkisi ile kendisine ait zeytin ağaçlarının üzerinde biriktiğini bu suretle, ağaçların yeni filizler çıkarmasına, büyümesine, çiçek açmasına ve döllenmesine mani olarak ürün kaybının oluşmasına sebebiyet verildiğini belirterek, bu zararın davalıdan tazminine-
Mahkemece, davalıya HMK'nın 222/3. maddesi uyarınca kanuna uygun olarak tutulmuş defterlerini ibraz etmesi, etmediği takdirde davacının defterlerindeki kayıtların davacı yararına delil olarak kabul edileceği ihtarına havi aynı Yasa'nın 94. maddesi gereğince kesin süre verilip süreye uyulmamasının hukuki sonuçlarının da HMK'nın 222/3. maddesi gereğince bildirilerek ihtar edilmesi, davalıya bu yönde bir ihtar tebliğ edilmesi gerekeceği-
Mahkemece, verilen kesin süre içerisinde önalım bedelinin davacı tarafından depo edilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de, mahkemenin depo edilmesi gereken önalım bedeli açıkça belirtilmeden ve kesin sürede önalım bedelinin depo edilmemesinin sonuçları açıklanmadan kesin süreye ilişkin ara kararının usule uygun olmadığı- Davacı tarafa usulüne uygun şekilde süre verilerek önalım bedelinin depo edilmesi halinde yargılamaya devam edilmesi ve işin esasına yönelik kararın verilmesinin gerekli olduğu-
Ortaklığın giderilmesi davalarında, davacının, dava konusu taşınmazların paydaşlarını her zaman bilmek ve tanımak zorunda olmadığından, dava dilekçesinde bilebildiği bilgiler ve tapu kayıtlarını esas alarak tarafları göstermek dışında bir yükümlülüğe zorlanamayacağı- Mahkemece, mirasçılık belgelerini temin etmek üzere mirasçılara verilen yetki belgesinin, sürenin bitimine yakın düzenlenmiş olması nedeniyle davacı vekilinin ara karar doğrultusunda işlem yapması oldukça zor olmakla beraber, mirasçılık belgesi alınacak kişilerin sayıca fazla oluşu ve dava açma hazırlıkları gözetildiğinde de verilen süre yetersiz olduğu- Usulüne uygun olmayan ara karar sonucu davanın reddine karar verilmesi doğru görülmediği-
Davayı açan mirasçı, kendisine verilen kesin süreye rağmen diğer mirasçıların davaya katılmalarını veya muvafakat etmelerini sağlayamaz ve terekeye temsilci de tayin ettiremez veya terekeye atanan temsilci davaya icazet vermezse davanın reddine karar verileceği, tereke alacağı üzerinde mirasçıların elbirliği mülkiyeti söz konusu olduğundan diğer mirasçının davaya iştiraki ya da muvafakati sağlanmak suretiyle yargılama yapılarak bir karar verilmesi gerekirken, mahkemece, taraf teşkili sağlanmadan işin esasına girilerek, yazılı şekilde hüküm tesisinin doğru olmadığı, bu eksiklik kamu düzenine ilişkin olup, HMK’nun 369/1. maddesi uyarınca kanunun açık hükmüne aykırılık oluşturmakla kararın re’sen bozulması gerektiği-
Akaryakıt istasyonunda meydana gelen patlamada yaralanan davacının maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin eldeki dava kusursuz sorumluluğa dayalı olup, dosya kapsamı ve ceza dosyası incelendiğinde davacıya atfı kabil kusur bulunmamasına göre delil avansını yatırma yükümlülüğünün davacı tarafa yükletilmesinin hatalı olduğu- Mahkemece verilen 1 nolu ara karar incelendiğinde; kesin süre içinde delil avansının yatırılmaması halinde bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacaklarının ihtarına demekle yetinildiği, açıkça mevcut delillere göre karar verilip, gerektiğinde ret kararı verilebileceğinin ihtar edilmediği, dolayısıyla mahkemenin bilirkişi ücretinin süresi içerisinde yatırılmaması durumunda uygulanacak olan yaptırıma ilişkin ihtarının doğru olmadığı-
Bilirkişi incelemesi, bir delil türü olup davacıya verilen kesin sürede delil avansının yatırılmaması sebebiyle ancak delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağı ihtarının yapılması gerekliliği yanında bilirkişi için takdir edilen ücret bakımından dosyada ne kadar eksik delil avansının olduğu hususunda açık, net ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde bir belirlemenin yapılmadığı, şu halde; mahkemece, usule aykırı ara karara rağmen davacı tarafından yargılamanın gecikmesine sebebiyet verilmeksizin bir sonraki duruşma gününden önce delil avansını yatırmış olması dikkate alınarak bilirkişiden rapor alındıktan sonra tüm delillere göre sonuca gidilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisinin doğru olmadığı-