Mahkemenin davanın reddine dayanak aldığı davacı vekiline verilen kesin süreye ilişkin ara kararda hangi iş için ne miktar avans yatırılacağının ayrı ayrı açıkça belirtilmemesi, ara kararın bilirkişi ücreti genel gider avansında mevcut ise gider avansından karşılanmasına, yok ise davacı vekiline yatırması üzere 2 haftalık kesin süre verilmesine şeklinde tereddüte yer vermeyecek şekilde açık olmamasının doğru olmadığı, kesin sürenin sonuç doğurabilmesi için usulünce ve eksiksiz olması gerekeceği, bu durumda mahkemece, soyut ve kesin süre verilerek bilirkişi ücreti iki haftalık kesin süreden sonra yatırıldığından bahisle davanın ispatlanamadığından reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Eski hale getirme ve tazminat istemine ilişkin davada, önceki hükmün "eksik araştırma"ya yönelik olarak bozulması ve bozmadan sonra yapılan yargılamada, ticaret defterlerin dışında tüm delillerin dosyaya celbedildiği, ticaret defterlerinin ise bir başka mahkeme dosyası içerisinde bulunduğu ve mahkemece bilirkişilere yerinde inceleme yetkisinin verildiği anlaşılması karşısında, mevcut ve tamamlanan deliller üzerinde bilirkişiler vasıtasıyla inceleme yapılarak bir karar verilmesi gerekirken, belgelerin eksik olduğu iddiasına dayalı olarak celbedilmesi hususunda kesin süre verilerek hüküm kurulmasının isabet olduğu-
Uyuşmazlığa konu davanın HUMK zamanında açılmış bulunması ve olayda dilekçelerin teati aşamasının geçip, tahkikat aşamasına geçilmiş bulunduğu gözetilerek, bu aşamada, sadece HMK’nun 324. maddesi uyarınca delil avansı istenebileceği gözden kaçırılarak, gider avansı istenmesinin yerinde olmadığı; bu ara kararı yerine getirilmediğnde sadece bu delile dayanmaktan vazgeçilmiş olup mevcut duruma göre karar verilmesi gerektiği- Davalı borçlunun adresi için davacıdan bilgi vermesi İçin ihtar çıkarıldığında, davacı vekili dilekçe ile ABD adresinin tesbit edilemediğini ancak Tapu Müdürlüğü'nde yer alan adresine tebligatın yapılması istenilmişse de bu adrese bir tebligat yapılmamış olup, davalının Mernis adresinin tesbit edilememesi halinde, Tebligat Yasası'nın 35/2 maddesine göre "Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır. "belirtildiğinden, Tapu Müdürlüğü'nde olan adresine tebligat yapılmaması halinde mernis adres de tesbit edilmediğinden bu yasaya göre tebligat yapılması gerektiği-
Kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla açılan alacak davasında, bilirkişinin emeğine karşılık ödenmesi gereken miktarın davacının gider avansından yatırılması gerektiği hususu davacıya açıklanmışsa ve davacı vekilince 1 aylık kesin süre sonrasında bu miktar yatırılmış, davacı vekili celsenin ertelenmesine ve yargılamanın uzamasına sebebiyet verilmediğinden mahkemece, kesin süre içinde gerekli masrafların yatırılmadığı gerekçesiyle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesinin yerinde görülmediği-
Davalı kendi muvazaasına dayanamayacağından bedelinin tapudaki belirtilen bedel ve harçlar ve masraflar üzerinden depo ettirilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Davalı vekilinin kararın usulünce tebliğ edilmediği yönündeki itirazları üzerine davacı vekiline kararın diplomatik yolla tebliğine dair belgeleri sunması için kesin süre ihtaratlı tebligat çıkartılmış, davacı vekilinin kesin süre içerisinde kararın tebliğine dair belgeleri sunmadığı, karar tarihi ile kesinleşme tarihinin yakın olması nedeniyle kararın adi posta yoluyla tebliğ edilmiş kabul edilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de, davacı vekiline, kararın tebliğine ilişkin belgeleri ibraz etmesi için ve yabancı mahkemeye ait kararın tebliğine dair belgelerin sunulması zaman alacağı için verilen iki haftalık kesin sürenin makul olmadığı- Davacı vekilince bu tebligat belgelerinin sunulması imkanı yoksa, davacının nezaretindeki bir belge olmadığı gözetilerek, mahkemece, resmi makamlardan araştırılması mümkün bulunan dava konusu kararın tebliğine ilişkin belgelerin T.C. Adalet Bakanlığı’ndan ya da uluslararası usul kuralları gereği tenfizi istenen kararı veren yabancı mahkemeden getirtilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği (HMK. mad. 221)-
Kanunun tayin ettiği sürelerin hakim tarafından azaltılıp çoğaltılamayacağı, hakimin belirlediği sürelerin ise kural olarak kesin olmadığı, hakimin tayin ettiği süreyi henüz dolmadan azaltıp çoğaltacağı gibi, süre geçtikten sonra da tarafın isteği üzerine yeni bir süre tanıma yoluna da gidebileceği, bu takdirde verilen ikinci sürenin kesin olduğu, ancak, hakimin kendi belirlediği sürenin kesin olduğuna da karar verebileceği, kesin sürenin tayin edilmesi halinde, karşı taraf yararına usulü kazanılmış hak doğacağı-
Mahkemece, tensip zaptındaki ara kararı ile taraflara delillerin ibrazı için 1 haftalık kesin süre verildiği, ancak ne tensip zaptında ne de duruşma tutanaklarında, şikayetçiye keşif giderini yatırmak üzere, uygun şekilde, yatırılması gerekli miktarın açıkça belirtildiği ve kesin süreye uymamanın sonuçlarının da açık olarak gösterildiği bir kesin süre verilmediği anlaşıldığından hükmün bozulması gerektiği-
Davalı her ne kadar bedelde muvazaa iddiasında bulunmuş ise de tapudaki resmi işlemin tarafı olduğundan üçüncü kişi konumundaki davacıya karşı kendi muvazaasına dayanamayacağı, kaldı ki sırf keşifle saptanan bedelle bedelde muvazaa iddiasının da kanıtlanamayacağı-
Mahkemece, davacı tarafa "önceki celse ara kararı gereğince iki haftalık kesin süre verilmesine, aksi takdirde davanın taraf teşkili sağlanmadığından reddine karar verileceği"nin ihtarına şeklinde ara kararı oluşturulmuş ise de, kesin sürenin verildiği ara kararında bir önceki ara kararına atıfta bulunularak verilen sürede yapılacak işin açık ve net olarak belirtilmemesinin usulüne aykırı olduğu-