İİK. mad. 285/3 uyarınca, konkordato başvurusunda yetkili mahkemenin iflasa tabi olmayan borçlu için yerleşim yerindeki asliye ticaret mahkemesi olduğu-
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerine ilişkin uyuşmazlığın çözümünde, görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu-
Mahkemece, "davacı şirket hakkında iflas davası açılmış olduğu, bu davada verilen tedbir kararları gereği bu temliknamenin geçerli kabul edilemeyeceği" kanaatine varılmış ise de, davacı şirketle ilgili açılan iflas davasında ve öncesinde şirket temsilcilerinin alacaklarını temlik edemeyeceğine dair bir tedbir kararı verilmediği, dosya alacağının temlik edildiği tarihte henüz 2. alacaklılar toplantısı yapılmadığı ve iflas kararı da verilmediği anlaşıldığından, temliknamenin geçerli ve bağlayıcı nitelikte olduğu-  Temlik alanın davacı olarak kabul edilmesi ve davacı yönünden hüküm kurulması gerektiği-
Davacı tarafa verilen 1 haftalık kesin süre içerisinde ayrı kalemlerle hesaplanmış konkordato gider avansı ve iflas avansının ikmal edilmemiş olduğundan, HMK. mad. 120, 114/2 ve 115/2  gereğince davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği-
İstinaf aşamasında ise talebin değiştirilemeyeceği (HMK. mad. 357/1)- İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların istinafta dinlenmeyeceği (HMK. mad. 357). İİK. mad. 287 uyarınca, davacı şirket lehine düzenlenen teminat mektuplarının, geçici mühlet kararının verilmesinden sonra muhatap bankaya ibraz eden taraflara ödenmesinin tedbiren önlenmesine karar verilmesi  gerektiği- Tacir olmayanların da "malvarlığının durumunu gösterir belgeleri" konkordato talep dilekçesi ve ön projeyle birlikte mahkemeye sunmaları gerektiği- İİK. mad. 286'da sayılan belgelerin dava şartı olduğu- Konkordato talep eden gerçek kişinin de karşılaştırma belgesinin (konkordato ön projesinde yer alan teklife göre alacaklıların eline geçmesi öngörülen miktar ile borçlunun iflâsı hâlinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktarı karşılaştırmalı olarak gösteren tablonun) sunulması gerektiği- Davacı şahıslara HMK. mad. 115/2 gereğince süre verilerek sonucuna göre işlem yapılması gerektiği-
Dava dilekçesinde iddiaların ileri sürülüş biçimi itibariyle davacı, TMK. mad. 185/3 fıkrasında belirtilen "sadakat yükümlülüğüne" aykırı davranmaktan dolayı, kişilik haklarının saldırıya uğradığı iddiasıyla davalı eşinden manevi tazminat isteminde bulunmuş olduğundan, davanın yasal dayanağının, bu hâliyle dava aile hukukundan kaynaklandığı ve davaya bakmakla aile mahkemesinin görevli olduğu- "Davanın hukuki dayanağının Türk Borçlar Kanunu’nun haksız fiile ilişkin hükümleri olduğu, boşanmaya sebep olan olay nedeniyle kişilik hakları zedelenen tarafın manevi tazminatı boşanma davasıyla birlikte isteyebileceği gibi, boşanmaya bağlı olmaksızın 'hakların yarışması' çerçevesinde genel hükümlere dayanarak da isteyebileceği, bir kişinin sorumluluğu birden çok sebebe dayandırılabiliyorsa, hâkimin zarar gören aksini istemiş olmadıkça veya kanunda aksi öngörülmedikçe, zarar görene en iyi giderim imkânı sağlayan sorumluluk sebebine göre karar vereceği, somut davada davacının manevi tazminat talebi boşanmadan bağımsız olarak haksız fiile ilişkin hükümlerden kaynaklandığından asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu, bu nedenle direnme kararının bozulması gerektiği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Konkordato talep eden şirket adresinin olduğu yer mahkemelerinin kesin yetkili olduğu- Kesin yetkinin dava şartı olduğu-
Yediemin ücretinin Adalet Bakanlığına Ait Depo ve Garajlarda Muhafaza Edilen Mahcuz Mallar İçin Alınacak Ücret Tarifesi Hakkında Tebliğ'e göre hesaplanmadığına ilişkin başvurunun, alacağın esas ve miktarına ilişkin olmayıp sıraya ilişkin olduğundan icra hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği-
Uyuşmazlığın esası D. Ticareti Hukuku'nu ilgilendirdiğinden sıra cetveline itiraza ilişkin davanın TTK. mad. 5/2 uyarınca deniz ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiği-
Eldeki davanın açıldığı tarihte, diğer dosyada verilen karar henüz taraflara tebliğ edilmediği ve bu nedenle karar henüz kesinleşmediği anlaşıldığından, davalı tarafın dava şartı noksanlığı yönündeki derdestlik ve kesin hüküm yönünden savunmaları değerlendirilmeden karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-