Davada, davacının ruhsal rahatsızlığı ileri sürülmüş ve bu iddia dosya arasındaki bir kısım delille de doğrulanmış bulunması halinde,mahkemece, Türk Medeni Kanununun 405. ve HMK.nun 56/1. maddeleri uyarınca davacının vesayet altına alınmasının gerekip gerekmediğinin araştırılması ve bu hususun bir ön sorun sayılması, gerekirse Türk Medeni Kanununun 462/8. maddesi uyarınca işlem yapılması ve sonucuna kadar yargılamanın bekletilmesi gerekeceği-
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca işin eksik ve geç teslim edildiği iddiasına dayalı olarak açılan tespit ve kal, olmadığı takdirde tazminat istemine ilişkin davada, meydana getirilen eserdeki herhangi bir bağımsız bölümün yükleniciye ait olmaması, yüklenicinin sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağından, somut olayda husumetin yükleniciye yöneltilmesinde usule aykırılık olmadığı gibi, bu hususun esasen bir zorunluluk olduğu-
Hem şikayet hem de istihkak iddiası şeklindeki istem karşısında, mahkemece usulüne uygun duruşma açılarak alacaklıya tebligat yapılarak şikayet istemi hakkında bir karar verilmesi gerektiği- Borçlu veya alacaklının hasım olarak gösterilip gösterilmemesinin şikayetçinin istemi hakkında karar verilmesine engel teşkil etmeyeceği-
Maddi bir hakkın muhtelif bölümlerinin bölünerek ayrı ayrı davalarda istenmesi halinde, mükerrer bir istek bulunmadığı, diğer anlatımla derdestlik koşullarının ilke olarak oluşmadığı gözetilmesi gerekeceğinden, mahkemece, her bir davaya konu depoların yeri, talep edilen hizmet bedellerinin başlangıç ve bitiş tarihleri konusunda taraf vekillerinden açıklama alınarak, derdest olmadığı belirlenen bölümler yönünden uyuşmazlığın esası incelenip, gerekirse 2012/489 Esas sayılı dosyanın sonuçlanması da beklendikten sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, talep sonucu ve tarafların aynı olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddinin doğru olmadığı-
Dava, tapu kayıt maliki ile aynı kişi olduğunun tespiti istemine ilişkin davanın çekişmesiz yargı işi olup görevli mahkemenin sulh hukuk mahkemesi olduğu-
Süresinde "ilk itiraz" olarak mahkemenin yetkisiz olduğu ileri sürülmediğinden ve kesin yetki de bulunmadığından, mahkemenin, HMK'nın 19. maddesi uyarınca yetkili hale geldiği gözetilerek, davaya bakmakla yetkili olduğunun kabulü ile davanın esası incelenip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı olarak HMK'nın 17. maddesindeki münhasır yetki kuralına "kesin yetki" anlamı verilerek, sonuca ulaşılmasının yerinde olmadığı-
Yükleniciden daire satın alan birlikte dava açan bir kısım davacıların dosyası tefrik edilerek, davacıların dava konusu bağımsız bölümleri arsa sahibinden aldıkları, davalı ile aralarında akdi ilişki bulunmadığı, davacıların ancak satış akdinden dolayı ayıba karşı tekeffül borcu olan satıcılarına karşı talepte bulunabilecekleri, davalı yükleniciye husumet yöneltilemeyeceği-
Tapu kayıt maliki ile miras bırakanın aynı kişi olduğunun tespiti istemine ilişkin davanın çekişmesiz yargı işi olduğu ve sulh hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği-
Davalı hakkında birden fazla icra takibi ve itiraz üzerine icra mahkemesine davaların açılmış olduğu anlaşılmakta ise de, her bir takibin farklı kira dönemlerine ait olduğu ve eldeki dava tarihi itibariyle açılan davalardan hiç birinin henüz kesinleşmemiş oldukları anlaşıldığından, mahkemece işin esasının incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Bağımsız bölüme elatmanın önlenmesi isteğine ilişkin açılan davada, HMK. mad. 115 uyarınca, dava şartlarından olan görev konusunda yargılamanın her aşamasında karar verilebilecek ise de, HMK. mad. 27 ve 122 uyarınca taraflara dava dilekçesi ve duruşma gününü içerir tebligat çıkartılmadan, bir başka deyişle taraflar davadan haberdar edilmeden yazılı şekilde karar verilmesinin isabetsiz olduğu-