Tüzel kişiliği olmayan, ancak 4857 sayılı İş Kanununun 2 nci maddesi anlamında işveren sıfatını taşıyan kamu kurum ve kuruluşları adına çıkarılan tebligatın, kurumun yetkili temsilcisine yapılması gerektiği- . Vekil ile takip edilen davada, asil duruşmada bizzat bulunsa dahi tebliğin vekiline yapılmasının zorunlu olduğu, ancak isticvap, yemin gibi şahsa bağlı işlemlerde, tebligatın vekile değil, bizzat bu işlemi yapacak asile yapılmasının yasal zorunluluk olduğu- Hakkında icra takibi yapılan borçlu, vekili aracılığıyla takibe itiraz etmiş olsa dahi, alacaklının açtığı “itirazın iptali davası” bakımından, borçlunun takibe itiraz aşamasında tayin ettiği vekilin, bu davada da yetkili bulunup bulunmadığı davanın açılması sırasında belirli olmadığından, dava dilekçesinin vekil yerine asile tebliğinin gerektiği- Adres niteliğinde bulunmayan yerlerde, örneğin inşaat halindeki binalarda tebligat yapılamayacağı-
Takip öncesinde icra dairesi dışında başka bir merci tarafından yapılan ihtarname tebliğinin, Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre tebligat çıkarılmasına esas alınamayacağı- Taşınmaz satışlarında, borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu-
Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığı veya bu adrese tebligat yapılamadığı hususu tespit edilmeden doğrudan mernis adresine TK.'nun 21/2. maddesine göre çıkartılan tebligatın usulsüz olduğu- Beyanı alınan komşunun isminin tespit edilmediği veya o komşunun tesbitine elverişli hangi dairede oturduğu, bayan mı erkek mi olduğu gibi hususların tespit edilmediği yani komşunun kim olduğuna dair hiçbir bilgi bulunmadığı anlaşıldığından, TK.'nun 21/1. maddesine göre de tebligatın usulsüz olduğu- Tebliğ tarihi itibariyle borçlunun tebligat yapılan adresinde oturmadığı kolluk memurlarınca tutulan tutanakla tespit edilmiş olduğundan ve Nüfus Müdürlüğünün yazısından borçlunun adresinin başka bir yer olduğu anlaşıldığından, borçluya gönderilen satış ilanı tebligatının birlikte sakin kaydıyla yengesine tebliğ edilmesinin TK' nun 16 . maddesine aykırı olduğu- Borçluya satış ilanının usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu-
Borçlunun ipotek konulan takip ve ihale konusu taşınmazına ait adrese çıkartılan icra emrine dair tebligatın, borçlunun yurt dışında olması sebebi ile iade edildiği, borçlunun tapu müdürlüğünden adresinin sorulduğu, verilen cevapta da aynı adresin bildirildiği, bunun üzerine icra emri, kıymet takdiri ve satış ilanına dair tebligatların, Tebligat Kanunu'nda yapılan 19.01.2011 tarihli değişiklikten sonra aynı adreste Tebligat Kanunu'nun 35. maddesi uyarınca yapıldığının anlaşıldığı, takip dosyasında borçlu, gerçek şahıs olup, borçlunun adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresinin bulunmadığı, kaldı ki tapuda, ihale konusu taşınmazla ilgili ipoteğin tesciline dair resmi senette borçlunun adresinin “Pulse Medical Clinic 60 Agmash Enebeli Tbilisi” olarak görüldüğü, bu durumda borçlunun bilinen yurt dışı adresi bulunmasına rağmen, daha önce usulüne uygun bir tebligat yapılmadan doğrudan Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre yapılan tebliğ işleminin usulsüz olduğu-
Şikayet konusu yapılan tebligatın TK.'nun 10/2. maddesi gözardı edilerek borçluya önceden hiçbir tebligat çıkarılmadan ve yasal şartları oluşmadan doğrudan TK.'nun 21/2 maddesine göre çıkartıldığı ve posta memurunca tebliğ evrakına " Tebligat Kanunu’nun 21/2 maddesi (mernis) gereğince mah. muhtarına tebliğ edilerek adres kapısına iki nolu haber kağıdı yapıştırılarak tebliğ edildi” şerhinin işlendiği, tebligatın bu hali ile usulsüz olduğu-
Davalı kadının cevap dilekçesinde adresini bildirdiği, mahkemece yargılama sırasında bu tarihten sonra yapılacak tebligatların davalı kadının bizzat mahkemeye bildirdiği adres dikkate alınarak yapılması gerekirken, davacı kocanın da yerleşim yeri adresi olduğu anlaşılan adrese Tebligat Kanununun 21/2. maddesi gereğince yapılan tebligatların usulsüz olduğu-
Ödeme emri tebligatının üzerine menıis adresi şerhi verilerek çıkarıldığı, dağıtıcı tarafından, mazbataya muhtarın imzasının alınmadığı, dağıtıcının isminin ve soyisminin yazılmadığı, şikayet konusu yapılan tebligatın TK.'nun 10/2.'ncı maddesi göz ardı edilerek borçluya önceden hiçbir tebligat çıkarılmadan ve yasal şartlan oluşmadan doğrudan doğruya TK.'nun 21/2. maddesine göre çıkartıldığı ve bu tebligatın usule aykırı bir tebligat olduğu bu nedenle mahkemece TK.'nun 32. maddesi gereğince tebliğ tarihinin borçlunun öğrenme tarihi olarak bildirdiği tarih olarak düzeltilmesi gerektiği- Takip talebinde borçlu ve alacaklı olarak gösterilen kimselerin o takipte gerçekten alacaklı ve borçlu sıfatına haiz olması gerekeceği-
Kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi kural olarak mümkün olmadığı- Tapudan gelen adresle yetinilerek, davalının payını devrederek ilişiğini kestiği anlaşılan dava konusu taşınmazdaki adresine tebligat yapılmasının isabetsiz olduğu- Ecrimsil talepli davada, emsal araştırması yapılmadan, soyut ve genel verilere dayanarak ecrimisil hesabı yapılmasının hatalı olduğu ve ecrimisilin haksız kullanım tazminatı olduğu dikkate alınmaksızın davalıların kullanım durumları ve süreleri tespit edilmeden belirlenen ecrimisilin pay oranına göre dağıtılmış olmasının hatalı olduğu-
Borçluya satış ilanının usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu- Satış ilanı tebligatının şikayetçiye, tebligat zarfı üzerine kalemle ''Tebligat Kanunun 21.maddesi'' şerhi verilerek çıkarıldığı, bu adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğu ve TK.'nun 21/2.maddesine göre tebligat yapılması gerektiğine ilişkin şerhin yazılmamış olduğu, dağıtıcı tarafından "gösterilen adreste hane kapalı isimden imtina eden güvenlik, muhatabı tanımadığını burada böyle birinin oturmadığını sözlü beyan edip imzadan imtina etmiştir ancak merci adresin AKS olduğunu belirtmiştir. İlgili 6099 Sayılı Kanunun 5.bendi gereğince evrak ilgili mahalle muhtarına tebliğ edildi. Muhatabın kapısına 2 nolu haber kağıdı asıldı'' şerhi verilerek tebliğ işleminin tamamlandığı, takip talebinde ve şikayet dilekçesi ekindeki vekaletnamede de aynı adresin yazılı olduğu, daha önce bu adrese çıkarılan tebligatın bila tebliğ döndüğüne ilişkin bir tebligat parçasına rastlanmadığı, şikayetçiye çıkarılan satış ilanı tebligatının bu haliyle TK.'nun 10/2.maddesine ve Tebligat Yönetmeliğinin 16/2.maddesine aykırı olduğu ve bu haliyle TK.'nun 21/2.maddesine uygun bir tebligatın bulunmadığı- Muhatabın tevziat saatlerinden sonra adrese döneceği TK.'nun 21/1 ve Tebligat Yönetmeliğinin 30.maddesi gereğince araştırılmadığından ve tebligatın muhtara teslim edildiğinin muhataba haber verilmek üzere komşuya yöneticiye veya kapıcıya bildirilmediği anlaşıldığından, tebligatın TK.'nun 21/1, 23/7. ve Tebligat Yönetmeliğinin 30 ve 35/1-f maddelerine göre usulsüz olduğu-
Şikayetçi şirketin bilinen adresi ipotek akit tablosunda belirtilen '…. 182/2 … Ankara'' adresi olmasına rağmen başta icra emri olmak üzere diğer bütün tebligatların borçlu şirketle ilgisi bulunmayan ''... 18/2 … Ankara” adresine çıkarılması ve bila tebliğ iade edilmesi üzerine aynı adrese Teb. K.'nun 35. maddesine göre tebligat yapılması yasaya aykırı olduğu- Satış ilanı tebligatının tebliğ edildiği 11.09.2012 tarihinde İİK. mad. 127’de - 6352 s. K. mad. 30 ile- yapılan değişiklik yürürlüğe girmesine ve borçlu şirketin adresi Ticaret Sicilinde yer almasına rağmen, oradan sorularak bildirilecek adrese Teb. K. mad. 35/4. gereğince tebligat çıkarılması gerekirken, satış ilanının borçlu ile ilgisi bulunmayan adrese tebliğe çıkarılmasının yasaya aykırı olduğu- Şikayetçi vekilinin dilekçesi ekinde borçlu şirketin ticaret sicilinde kayıtlı bulunan adresini bildirip buna ilişkin takipten önceki tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi suretini ibraz etmesi göz önüne alınarak mahkemece şikayetin İİK. mad. 18/3 kapsamında incelenmesi gerekeceği- Taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya tebliğ edilmesi gerekeceği (İİK. mad. 127), borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu- Şikayetçinin bildirdiği öğrenme tarihinin kabul edilmesi gerekeceği ve aksinin karşı tarafça ancak yazılı belge ile ispatlanabileceği-