Satış ilanının ilk olarak borçlunun bilinen adresine tebliğe çıkarıldığı, tebligatın iade edilmesi üzerine aynı adres olan mernis adresine tebliğ yapıldığı, tebligat evrakında sadece adresin başında “mernis adresi” ibaresinin yazılı olduğu, bu şerh dışında tebligat mazbatasını çıkaran mercii tarafından TK. mad. 23/1-8. ve Yönetmeliğin 16/2. maddesi kapsamında “adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek bu adrese TK. mad. 21/2 uyarınca tebligat yapılacağına dair meşruhat” verilmediğinden tebligatın TK. mad. 23/1-8. ve Tebligat Yönetmeliği mad. 16/2 'ye aykırı olduğu- İİK. mad. 127 gereğince, satış ilanının borçluya tebliği zorunlu olup, borçluya satış ilanının tebliğ edilmemesi veya usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu-
Tebligatın, muhatabın bilinen en son adresinde yapılacağı- Tebligat kanununun 10/1 fıkrasına aykırı olan borçlunun ipotek senedinde yazılı olan bilinen son adresine tebligat çıkartılmadan, adrese dayalı kayıt sistemindeki adresine ve ardından bu adresin silindiği gerekçesiyle aynı adrese tebligat kanununun 35. maddesi uyarınca tebligat yapılmak suretiyle satış ilamının tebliğ edilmesinin usulsüz olduğu-
Paydaşlığın giderilmesi davasını paydaşlardan biri veya birkaçı diğer paydaşlara karşı açabileceği ve HMK. mad. 27 uyarınca davada bütün paydaşların yer alması zorunlu olduğu- Paydaşlardan veya ortaklardan birinin ölümü halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerektiğii- Dava dilekçesi ve gerekçeli kararın davalı A.K.'a Tebligat Kanununun 10, 21 ve 25. maddelerine uygun olarak tebliğ edilmesi, taraf teşkili tamamlandıktan sonra davanın esasının karara bağlanması gerektiği-
Tebligatın muhattabın en son adresinde yapılacağı; “bilinen en son adres”in tebigata elverişli olmadığının anlaşılması ve tebligat yapılamaması halinde, muhattabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yerinin bilinen en son adresi olarak kabul edilip tebligatın bu adrese yapılacağı-
Ödeme emrinin ilk olarak borçlunun bilinen adresine tebliğe çıkarılması, tebligatın iade edilmesi üzerine aynı adres olan mernis adresine tebligatın yapılması, tebliğ evrakında sadece adresin başında mernis adresi ibarelerinin yazılı olması, bu şerh dışında tebligat mazbatasını çıkaran merci tarafından Tebligat Kanunu’nun 23/I-8 ve Yönetmeliğin 16/2 maddesi kapsamında “adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu” belirtilerek, bu adrese Tebligat Kanunu’nun 21/2 maddesi uyarınca tebligat yapılacağına dair meşruhat verilmeden yapılan tebligatın tebligat kanun ve yönetmeliğin adı geçen hükümlerine aykırı sayılacağı-
Davacının mernis kayıtlarına göre ikamet ettiği adresin olduğu bilinerek, daha öncesinde ise kayıtlı olduğu başka bir adresin olduğu ve Kuruma intikal eden işe giriş bildirgelerine göre de Kurum tarafından davacının adresinin bilinen adresi olmasına rağmen, davacının anne-babasının ikamet ettiği farklı bir adreste, “birlikte sakin babasına” şerhi ile yapılan ödeme emri tebligatının usulsüz olduğu ve öğrenme tarihinden bir gün sonra açılan işbu davanın süresinde olduğu-
Tebligat Kanununun mad. 21/2 uyarınca yapılacak tebligatların "açık mavi" renkli zarfla yapılması zorunlu olup davalıya usule uygun olarak dava dilekçesi tebliğ edilerek, duruşmaya katılma ve savunma hakkını kullanma imkanı tanınmadan yargılama yapılamayacağı-
Dosya içindeki bilgi ve belgelerden borçlunun satış tarihinden haberdar olduğu anlaşılmakta ise de bu bilgilenmenin, sözü edilen hazırlıkları yapmaya yetecek bir süre önce gerçekleşmesinin şart olduğu- İhale, alacaklı ile borçlu arasındaki temel borç ilişkisine yabancı olup asıl borcun sona ermesi, önceden yapılmış ihalenin sıhhatine etki etmediğinden takip konusu borç tamamen ödense ve icra dosyası infazen kapansa bile derdest olan ihalenin feshine ilişkin şikâyetin incelenip sonuçlandırılması gerektiği-
Şikayetçinin “ödeme emri tebligatının boşandığı eşine ait adresine tebliğ edildiği, eski eşi ile birlikte oturmadığı için usulsüz olduğunu” iddia ettiği mahkemece “borçlunun haciz nedeniyle takipten haberdar olduğu ve şikayetin süresinde olmadığı” gerekçesiyle verdiği ret kararının isabetli olmadığı, borçlunun beyan ettiği öğrenme tarihinden önce tebligattan haberdar olduğuna ilişkin dosyada bir işlem bulunmadığından, mahkemece tebliğ tarihinde tebligatı alan şahsın borçlu ile aynı konutta oturup oturmadığının kolluk marifetiyle araştırılması gerekeceği-
Müteveffa davalı mahkemenin gerekçeli kararı ile davacı idarenin temyiz dilekçesinin usule ve kanuna uygun tebliğ edilmesi gerektiği-